Gecerli traducir español
7,323 traducción paralela
Senin için geçerli değil.
No en tu caso.
Herkes için geçerli bu.
Es igual para todos.
Ancak bu sadece evli insanlar için geçerli öyle değil mi?
Pero eso es para gente casada, ¿ no?
Ama Ronda ile yemek hâlâ geçerli.
Pero cenaré con Ronda.
- Bu onun için de geçerli Beeze.
- Se va a trabajar para Beeze.
Ama teklifim hala geçerli.
Pero mi oferta está aún en pie.
Bu bile başlı başına Hellfire kullanmamız için geçerli bir sebep.
Eso debería justificar el uso de un Hellfire.
Angajman kuralları geçerli.
Reglas de enfrentamiento pendientes.
Kurallarım senin için geçerli.
Mis reglas todavía se aplican.
Aynısı senin için de geçerli.
Al igual que tú.
Güvenlik protokolünün bütün çalışanlar için geçerli olduğunu biliyorsun.
El protocolo de seguridad se aplica a todo el personal.
İyi madem, aynısı senin için de geçerli.
Sí, lo haré. Y... lo mismo tú.
Aynısı senin için de geçerli mi?
¿ Lo mismo tú?
Senin için yazılmış ve söylemen gerekiyor. Bugün de bazıları için geçerli.
Alguien te lo escribía y tú lo cantabas, aún hoy pasa.
- Bu ikimiz için de geçerli.
- Ya somos dos.
O sürtükleri aramak için hiçbir geçerli sebebim yok benim.
De ninguna manera voy a arruinarlas buscando a ese idiota.
Evet, bu senin kürkün için de geçerli Miles.
Tu pelaje también, Miles.
Daha öncekiyle aynı kurallar geçerli beyler.
Mismas reglas que antes, muchachos.
Bak, hala geçerli, değil mi?
¿ Ves que es válido?
- Elbette geçerli.
- Sí, es válido.
Aynısı insanlar için de geçerli.
Lo mismo va para la gente.
Ama bu gecikme için geçerli bir savunması var sonuçta.
Pero en su defensa, tiene una buena razón para tardarse.
Filmin iyi taraflarından biri nesiller arası bakış açısının hala geçerli oluşu.
Lo que es realmente genial es que el aspecto generacional sigue vigente.
Telefon teklifi de hala geçerli.
Sigue la oferta del teléfono.
Sadece bir yıllığına geçerli ama evine gitmeni sağlayacaktır.
Sólo tiene validez por un año, pero te llevará a casa.
El sıkmıştık. Bu benim âlemimde kutsal ve geçerli bir anlaşmadır.
Estrechamos manos. ¡ Eso es un contrato vinculante, sagrado en mi mundo!
Tüm stüdyolar, oy birliğiyle Hollywood 10'lusunu işten çıkarmaya karar verdi. Tazminatsız, hemen geçerli olmak üzere.
Todos los estudios acuerdan despedir a los Diez de Hollywood sin indemnización con efecto inmediato.
Öldürmek için de aynısı geçerli.
Lo mismo va al matar.
Bu grup için de geçerli.
Y también lo decimos por los de la banda.
Aynısı Cody ve benim için de geçerli.
Así es como es entre Cody y yo.
Ve bu her konuda geçerli.
Y eso es cierto en todos los ámbitos.
Bu sırada, fakirler için pazar prensipleri geçerli olsun.
Mientras tanto, para los pobres, deja que predominen los principios de mercado.
Ama bu sadece şu an için geçerli olan tek seferlik bir anlaşma.
Pero esto es un ahora mismo, un trato de una sola vez, amigo.
Bu senin için geçerli değil tabii.
Pero eso no es para ustedes los finlandeses.
Ve bu büyük bir şirketten tek bir bireye kadar geçerli.
Y eso va desde una gran corporación hasta un individuo.
Adem Qasim için aramalar yoğunlaşırken Birleşik Krallığın ulusal ray hattında seyahat eden herkes geçerli kimlik göstermek ve valiz kontrolüne girmek zorunda.
Como el cacería humana para Adem Qasim se intensifica, todos los pasajeros que viajan en la red ferroviaria nacional del Reino Unido tendrán que mostrar una identificación válida y la cara cheques bolsa de a bordo.
Bu hem Filistin toplumu hem de İsrail toplumu için geçerli.
Esto es verdad para la sociedad palestina y esto también es cierto para la sociedad israelí.
Sarılma teklifin hala geçerli mi acaba, bana sarılabilirsin mesela.
Si la oferta de un abrazo todavía está sobre la mesa, creo que estoy necesitando uno.
Bir sürüş testi yapmak istiyorsanız geçerli bir sürücü lisansı görmem gerekecek.
Necesito su licencia si lo quiere manejar.
Yine de geçerli bir sürücü lisansı görmem gerek.
Necesita una licencia válida.
Bayağı bir geçerli, değil mi?
Es bastante válido, ¿ no?
Arabada yaptığımız anlaşma hâlâ geçerli mi?
¿ Aún tenemos el trato del que hablamos en el carruaje?
Evet, geçerli.
- Somos dos.
Korkarım aynı şey sizin için de geçerli Bay...
Me temo que igual aplica para usted, señor...
Anlaşma hâlâ geçerli Chris.
El trato aún está en pie, Chris.
Teklifim hâlâ geçerli.
La oferta sigue abierta.
Aynısı senin için de geçerli Zoltan.
Igual contigo Zoltan.
Hadi ama. Evimizi aramaları için geçerli bir sebepleri yok.
No hay ninguna razón para registrar mi casa.
$ 20 altında banka kartı geçerli değil.
No tarjeta de débito por comprar menos de $ 20.
Anlaşmamız hala geçerli, değil mi?
Todavía tenemos nuestro trato, ¿ verdad?
Ve bu hepimiz için geçerli.
Y el recorte se aplica a todos por igual.