Gidersin traducir español
3,026 traducción paralela
Portakal suyu içersen gidersin.
Usted se toma un poco de jugo de naranja, Usted golpeará eso sin rodeos.
Sonra da okula gidersin.
Y luego, vas a la escuela.
Peki, seni trene bindiririm Paris'e dönersin. Ben buradaki işleri hallederken sen de okula gidersin.
Entonces, te pondré en el tren... y te irás a París solo, para ir para a la escuela.
İş tekliflerine, yanında hep silahla mı gidersin?
¿ Siempre llevas una pistola a las ofertas de trabajo?
Ya Snoopy kostümüyle gidersin, ya da hiç gitmezsin.
Irás de Snoopy o de nada.
Öyleyse hapse gitmeyi tercih ederim. Hapse gidersin, tabi.
Prefiero ir a la cárcel
Bak, ya bana dün gece nerede olduğunu kanıtlarsın, ya da hapse gidersin.
Mira, o me demuestras donde estuviste anoche, o vas a la cárcel.
Fransa'ya gidersin, salyangoz yersin.
Vas a Francia, comes caracoles.
Aynı gün evine gidersin.
Te enviaría a casa el mismo día.
Bir adamla tanıştım. Bilirsin hani bir bara gidersin, adam adını sorar ve sen de eğlence olsun diye Wendy adında bir hostes olduğunu söylersin.
Ya sabes, cuando... vas a un bar, un hombre te pregunta tu nombre... y por diversión, les dices que eres una azafata llamada Wendy.
Bir telefonumla buradan çıkar ve çok rahat bir hapishaneye gidersin hiçbir şey için endişe etmene gerek kalmayacak bir yere.
Una llamada mía y saldrás brincando de aquí mañana a una prisión de mínima seguridad, en la cual no tendrás que preocuparte de que se te caiga el jabón.
Onunla gidersin ama.
Pero ¿ sí con ella?
Bir çocuk kaybetmek, kolayca unutur gidersin.
Pierdes un niño, y lo superas como si nada.
Onun Mantid olduğunu ispat ettikten sonra gidersin.
Después de que probemos que él es la Mantis.
İstediğin zaman gidersin.
Puedes marcharte cuando quieras.
Birini takip ettiğinde o nereye giderse, sen de oraya gidersin.
Cuando estés siguiendo a alguien, a dónde sea que ellos vayan, tú vas.
Ona krep hazırlarım sen de koşuna gidersin.
Le haré tortitas. Tú puedes ir a correr.
Ya bizimle olursun ya da s.ktir olup gidersin.
Pero puedes subir a bordo o puedes retirarte!
Eğer iyi bir ebeveynsen ayda bir falan bunlar lazım. Okula gidersin ve molada çocukları izlersin.
Alrededor de una vez al mes, vas a la escuela... y te quedas ahí, miras el recreo, te masturbas...
Gu Hong Sil! Ne olursa olsun yine de tek kelime etmeden nasıl gidersin serseri? !
¿ Por qué te fuiste así?
Öyleyse, sen de kardeşinin yanına gidersin.
Si ese es el caso, pronto te veras como él.
Sonra sen de mısır tarlasına gidersin.
Así es como se termina en un campo de maíz.
- Yanına gidersin, Milks.
Llegará, Milks.
Senden neden hoşlandığımı anlayamasam da sana git dediğim zaman gidersin.
Si no puedo encontrar la razón por la que me gustabas... tendrás que irte cuando te lo pida.
Kaybedersen yalnız gidersin.
Si usted pierde, usted va solo.
Önce kaybolan insanları bulmalıyız. Sonra altınının peşinden gidersin.
Encontremos a esa gente primero y luego puede tratar de cobrar.
Eşyalarını bırak, ben onları ebay'de satarım... sen de mutlu yolunda gidersin.
Deja tus cosas, las venderé en eBay y lárgate por tu camino feliz.
- Ya da gidersin. Başka bir yerde bencil hayatına yetecek kadar bir parayla.
O te vas con el dinero suficiente para vivir tu ladrona y egoísta vida a otra parte.
Birspor oyunu üzerine bahse girmek istediğinde onlara gidersin.
Un corredor de deportes es a quien acudes para apostar en un juego.
O gün o kadar harika olmasa bile işe gidersin ve ince eleyip sık dokursun. Eğer prodüksiyon büyükse bir makyöz de olur. Ve işe dikkat çekme vardır.
Incluso si no es particularmente glamuroso ese día, vas al trabajo y te preocupas y si es una producción grande, hay un maquillador allí, y hay atención para las personas que les gusta la atención.
"Gemiyi dalgalardan ve köpüklerden uzak tut yoksa yok oluşa gidersin."
"Mantén la nave alejada de esa rompiente y ese oleaje o nos enviarás a la destrucción".
Peki, ne kadar ileri gidersin?
Pues, ¿ qué tan lejos llegarías?
Bu halde nasıl gidersin?
¿ Cómo puedes salir con ese aspecto?
sanki sende birşey varmış gibi. Oh, ve sen çarşıya gidersin.
Luego está este otro - como si tuviera raciones.
Sen Polonya'da çalışmaya gidersin, ben de Rusya sınırına giderim.
Usted a trabajar a Polonia, yo a la frontera en Rusia.
Belki sabah gidersin ; fakat şimdi burası olabileceğin en iyi yer.
Tal vez por la mañana, hasta entonces es el mejor lugar donde puedes estar.
Sen doktora gidersin,
Vas a ver a un médico,
Biz seni yerine gideriz, sen bizim yerimize gidersin.
Vas a nuestro sitio, nosotros al tuyo.
Anca gidersin.
Estás despedida.
- Sen... sen mi... sen mi gidersin?
- ¿ Tú... tú te vas?
Ivan'la düzeltiriz, sonra sende yatağına gidersin.
Lo arreglaremos con Ivan, y luego te vas a la cama.
Ben söylediğim zaman gidersin.
- Irás cuando te de permiso para hacerlo.
Ben söylediğim zaman gidersin.
Irás cuando yo te lo diga.
- Sen de kendi yoluna gidersin.
- Puedes seguir tu camino.
Tam bir dakika içinde ya bana birşey anlatırsın ya da anlaşma bozulur ve doğru şu koridordan aşağı tutuklanmaya gidersin.
Tienes un minuto para darme algo o sino el trato se cancela Y tu te vas por ese corredor para que te presenten los cargos en tu contra
Yürüyüp gidersin.
Tú sólo sal caminando.
Bensiz daha hızlı gidersin.
Mira, irás más rápido sin mí.
Geri zekalılığı yüzünden okunan bir tipe nasıl polis rozeti verdiler bilmiyorum ama beni tutuklamaya gelmediysen diğerleri gibi kuyruğunu kıstırıp gidersin.
Y no sé cómo una persona con deficiencia tiene una placa de policía pero si no ha venido a detenerme, puede irse dando saltos como los pajaritos.
Genelde okula kaçta gidersin?
¿ Normalmente, a que hora vas?
Mezarlığa sonra gidersin.
Más tarde irás al cementerio.
Gidersin sanmıştım.
Pensé que te irías.