Gidiyorlar traducir español
3,758 traducción paralela
Diğer insanlar da senin yaptığını yapıyor ; bıraktıklarımı yıkımı sarmalamadan gidiyorlar.
Otra gente hace lo mismo que tú sin dejar un camino de destrucción detrás.
Belli değil mi? Sopasıyla nereyi gösterirse oraya gidiyorlar.
¡ Es obvio, van hacia donde apunta la Vara!
Şu an oraya doğru gidiyorlar.
Y, señora...
Rosenthal'ler Eylülün ilk haftası gidiyorlar, Hector da ikinci haftası gidiyor.
Los Rosenthal van la primera semana de setiembre, el tío Héctor, la segunda.
- Biz konuşurken gidiyorlar.
En ruta mientras hablamos.
- Otogara. Meksika'ya otobüsle gidiyorlar.
Están en un autobús hacía Méjico.
Doğru, onları sonraki yakalayışımızda hâlâ yoldalar ve güneye gidiyorlar.
Así es, y la próxima vez lo agarramos ellos todavía están en la carretera y el aún va hacia el sur
Reeves'in evine doğru gidiyorlar.
Se dirigen a lo de Reeves.
- Nereye gidiyorlar?
¿ Adónde van?
Galya onlarla konuştum, gidiyorlar.
Galya, hablé con ellos. Se están yendo.
Onlar başına doğru gidiyorlar. Yenilmezler, Uyuyanlara her şeyinizle saldırın.
Van directos a la cabeza. ¡ Avengers, ataquen con todo su poder!
- Jenna'nın evine mi gidiyorlar?
- ¿ Van a casa de Jenna?
Doğu'ya gidiyorlar.
Se dirigen al este.
Evet, Leblebi gibi gidiyorlar.
Sí. Se venden como panes.
İnsanlar bu çaydan almak isteseler nereye gidiyorlar?
¿ Dónde alguien puede comprar una lata de ese té maloliente si lo necesita?
Pickard'ın güneyine gidiyorlar.
Van al sur por Pickard.
Küçük odaya değil, alt odaya gidiyorlar.
No era de las celdas, sino del metro de Nueva York.
- Nereye gidiyorlar yani?
- ¿ Adónde van? - Al depósito.
Gece, eve gidiyorlar.
Se van a casa. Es de noche.
Tüm hikaye kafamda şöyle canlanıyor. İnsanlar bir bale gösterisine gidiyorlar ve goril de mesaj atmaya çalışıyor göz göze gelmekten kaçınıyor.
Toda la historia está en mi cabeza de la gente que va al ballet y el gorila intentando enviar un mensaje de texto y de no hacer contacto visual, como...
Yılanların gerçek olmadığını biliyorum ama onları görüyorum. Korkuyorum ve bağırmaya başlıyorum, sonra ellerimi kesiyorum çünkü kafamdalar. Ama o hapları alınca gidiyorlar.
Y sé que las serpientes no son reales, pero las veo y me asustan y empiezo a gritar y me corto en las manos, porque están en mis manos, pero si tomo eso, se van.
- Nereye gidiyorlar?
- ¿ Qué están tramando?
Onlar düğünü mahvetmeye gidiyorlar!
¡ Van a colarse en una boda!
Peki küçülmeye mi gidiyorlar?
¿ Y están buscando reducir plantilla?
Nereye gidiyorlar?
¿ Adónde van?
Adamlarım kasabaya gidiyorlar.
Mis hombres se dirigen al poblado ahora mismo.
- Gidiyorlar, neyse ki.
- Se van, afortunadamente.
Şehrin diğer tarafına gidiyorlar.
Se dirigen hacia el otro lado de la ciudad.
Hollywood Polisini eleştirmek istemem ama neden kurbanı bırakıp üst kattaki banyoya gidiyorlar?
No pretendo criticar a la división Hollywood, pero ¿ por qué dejaron a la víctima y fueron al baño de arriba?
Şehrin diğer tarafına gidiyorlar.
Se dirigen al otro lado de la ciudad.
- Sevişmeye gidiyorlar.
- ¿ Qué están haciendo?
Bu kuşlar bunu nasıl başarıyor bilmem. Kaybolmadan, pencerelere çarpmadan kedilere yem olmadan binlerce kilometre gidiyorlar.
No sé cómo lo hacen estos pájaros... recorrer miles de kilómetros sin perderse...
- Ambara gidiyorlar.
Esa carretera lleva a los muelles.
Yükleme alanlarına doğru gidiyorlar.
Se dirigen a los muelles de carga.
Tamam, Miami'ye gidiyorlar, Río Duque vadisi boyunca kuzey batı yönüne Las Minas ve Colon'daki radar kulelerinden uzak kalıyorlar.
Bien, iban rumbo a Miami, por el noroeste subiendo el valle del Rio Duque, evitando las torres de radar en Las Minas y Colón.
Evet, sence neden o aptal kızlar işi bırakıp gidiyorlar?
Sí, me pregunto por qué esas idiotas dejaron este trabajo.
Yen'in evine onu tutuklamaya gidiyorlar.
Camino de la casa de Yen para arrestarla.
İsimsiz bir 911 çağrısına cevap vererek adamlarımıza doğru gidiyorlar.
Responden a una llamada anónima reportando un cadáver en ese lugar.
Doğruca kıyamete gidiyorlar.
Directo a la boca de la perdición.
Kendilerinden birini kurtarmaya gidiyorlar.
Van a llevarse una en su propia espalda.
Çocuklarına birkaç kuruş para kazanmak için her yere gidiyorlar. Bu arada çocuklar anasız babasız kendi başlarına büyüyorlar ve sözle anlatılamayacak şeylerin nasıl olduğunu merak ediyoruz.
Van donde puedan conseguir un poco de dinero... para los niños, y mientras tanto los niños crecen por sí solos, sin madre, sin padre... y nos preguntamos porque ocurren tantas cosas horribles.
Gelip seni darmadağın edip gidiyorlar bazen.
Algunas veces salen al escenario y te apartan, y creo que ella tiene la lección de la semana.
Ve gidiyorlar.
Y aquí se van.
Yanlış tarafa gidiyorlar.
Van por camino equivocado.
Takip cihazına göre güney çıkışına gidiyorlar.
El rastreador lo pone en la salida sur.
Şehir merkezine gidiyorlar.
Van directos al centro.
Trenler muntazaman çalışıyor kuzeye, İsviçre'ye bile gidiyorlar.
Los trenes salen regularmente. También los que van al Norte... hacia Suiza.
Şimdi gidiyorlar.
Escucha, ellos ya se marchan.
bu yüzden onlar Lu Chan'in ailesinin evine gidiyorlar.
Por lo que se va a casa de los padres de Lu Chan'
İstediklerini alıyorlar ve gidiyorlar.
Cogen lo que quieren, y se van.
Önce gidiyorlar.
Se estan alejando.
gidiyorum 1257
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyor mu 22
gidiyor muyuz 99
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyor mu 22
gidiyor muyuz 99