Grado traducir español
7,238 traducción paralela
Dördüncü sınıfta herkes bana böyle diyordu çünkü göğüsleri ilk büyümeye başlayan bendim..
Desde cuarto grado cuando todos eran malos conmigo porque fui la primera a la que le crecieron las tetas.
Dördüncü derece kömür gibi.
Quemaduras de cuarto grado.
Ya diğer şeyleri de, mesela Uygulamalı Bilimler'deki askeri teknolojiyi alıp küçültebilseydik?
¿ Qué pasa si pudieran coger otras cosas, como, por ejemplo, toda la tecnología de grado militar en Ciencias Aplicadas, y hacerlas más pequeñas también?
Andrew ve Stu... Dördüncü sınıftan beri kendilerine has ürtükücü gelenekleri vardı.
Andrew y Stu... tenían su propia tradición espeluznante desde el cuarto grado.
Daha ikinci sınıftasın.
Solo eres un estudiante en segundo grado.
Lisa Elliot'a sorun isterseniz, 1. sınıf öğrencisi Joelle Brandt'ı nasıl çekip çıkardığını ve onları güvenli bir yere taşırken, yapabildiği tek şeyin Red Hawk İlkokulu'na atılan 102 mermiye rağmen onların ölüşünü izlediğini sorun.
Solo pregunten a Lisa Elliot, quien recogió a una niña de primer grado llamada Joelle Brandt... y se la llevó a un lugar seguro, solo para verla morir... de una de las 102 rondas no se cargó a la red halcón elemental.
# mekanımız. # insta... 3. sınıftan beri yakın arkadaştık.
# firstplace. # insta... Besties desde tercer grado.
Bildirgede kamyonun yüksek kalitede motor yağı taşıdığını söylüyordu.
¿ Gas? El manifiesto decía que el camión cargaba aceite de alto grado.
Bildirgede kamyonun yüksek kalitede akciğerlere zarar vermeyecek motor yağı taşıdığı söyleniyordu.
El manifiesto decía que el camión llevaba aceite de motor de alto grado, lo cual no produciría daño en los pulmones.
Doku üzerindeki kahverengileşmenin derecesi ölüm zamanının 2-2,5 gün önce olduğuna işaret ediyor.
El grado de coloración marrón en el tejido sitúa la hora de la muerte hace dos días o dos días y medio.
Hasarın miktarı, bir süredir çok fazla kullandığını gösteriyor.
El grado de daño sugiere que había estado consumiendo mucho y desde hace tiempo.
Birinci derece yanıkları var.
Quemaduras de primer grado.
Projemiz teröristleri mi yakalayacak yoksa 5. sınıf matematiğinde mi başarılı olacak?
¿ Nuestro pequeño proyecto va a atrapar a terroristas o a arrasar con las matemáticas de quinto grado?
Cesedi, iki gün önce çekilen bu uydu görüntüsüyle kıyaslarsak midedeki sertleşmeye göre, altı gün önce ölmüş diyebiliriz.
Comparando los restos con esta imagen satelital que fue tomada hace dos días, el grado de coloración del abdomen sitúa el momento de la muerte hará unos seis días.
Kasıtlı cinayete suç ortaklığı.
Conspiración para cometer asesinato en primer grado.
Mass General'da ihtisas yapmaya başladı. Ben de birinci sınıfa başladım.
Y entonces ella empezó su comunidad en el mapa del genoma humano y yo comencé primer grado.
Öpmek için izin istiyor, 6. sınıf çocuğu gibi.
Pidiendo un beso, es como sexto grado.
- Altıncı sınıftan Tanya olabilir.
- Podría ser Tanya del sexto grado.
Kaçıncı sınıflara ders veriyor?
¿ En qué grado enseña?
Reid cinayeti sırasındaki yeri belli oldu kızının dördüncü sınıfa uyarlanmış Paul Revere'nin Midnight Ride oyununu izlemiş.
Su coartada del homicidio de Reid... él estaba en una adaptación de su hija de cuarto grado del "Paseo a medianoche de Paul Riviere."
Kasten adam öldürmek mi?
¿ Asesinato en primer grado?
Lise son sınıfta Sam'le uğraşırdık.
Cuando estábamos el último grado del Instituto, solíamos meternos con Sam.
Sanırım o derece detaylı olayları etkileyebileceğimi düşündüğün için teşekkür etmeliyim.
Supongo que debería estar halagado de que pienses que soy capaz de manipular eventos a ese grado de detalle.
Suçları aynı şekilde cezalandırma... güzel fikir, ama kimse bunun için teşekkür etmeyecektir.
Castigar crímenes similares en el mismo grado... Es una hermosa idea, pero nadie te agradecerá por ello.
- Ah, o birinci dereceden cinayet.
Es homicidio en primer grado.
Orası 34 derece.
Afuera está a un grado.
Ama VX laboratuvarı en yüksek güvenlik girişine sahip olduğundan makineler üst kattaki başka personelce boşaltılıp güvenli bölgeye yerleştirilecek.
Pero debido a que el laboratorio VX tiene el más alto grado de seguridad, las máquinas serán descargadas por otro personal en el piso de arriba y posicionado en una zona segura.
Bu üçüncü dereceden bir saldırı, en az.
Esto es un ataque de tercer grado, como mínimo.
Temizlediğini umalım Jack, Çünkü hala eski kayınbiraderinin yaşattıklarını atlatmaya çalışıyorum.
Esperemos que lo hiciera, Jack porque sigo recuperándome del primer grado al que me sometió tu querido suegro.
Yaklaşık ikinci sınıf seviyesinde, evet.
A un nivel de segundo grado, sí. ¿ Por qué?
Emma yine de Stroh'un, özel durumları ekli olan birinci dereceden cinayet nedeniyle duruşmaya çıkması gerektiğini düşünüyor.
Emma aún cree que Stroh debería ir a juicio... por homicidio en primer grado con circunstancias especiales.
Asla ilkokulu bir daha yaşamak istemiyorum.
Nunca quiero revivir la escuela de grado.
Bahsi geçen eylemde, jüri olarak, sanık Luis Navarro'yu birinci derece cinayetten, suçsuz bulduk.
En lo referido a la acusación, nosotros, el jurado, hallamos a Luís Navarro... por el cargo de homicidio en primer grado... inocente.
İsimsiz bir telefon ihbarına dayanarak Maurice'e ikinci dereceden cinayet mi öneriyorsun?
¿ Le ofreces homicidio en segundo grado a Maurice por una llamada anónima?
İkinci dereceden cinayet, 17 yıldan müebbete kadar.
Homicidio en segundo grado, 17 años a de por vida.
Kaynama derecesine bakılırsa bu kırıklar en az iki yıllık olmalı.
A juzgar por el grado de curación, estas lesiones parecen tener un par de años.
11. sınıfta mezuniyet balosuna beni davet eden üst sınıftan bir kızla gitmiştim.
MacKaye : Cuando estaba en el 11º grado, Fui a una fiesta de egresados, con un...
Ama illa bir yerli olduğumuzu söylemek gerekirse belli bir dereceye kadar Washington DC diyebiliriz.
Pero si hay algún lugar de donde podemos decir que venimos, con un grado de certeza podría ser aquí, posiblemente.
"Bu çocuk okulu 11. sınıfta bırakmış." dediler.
Decidieron, "Mira, este chico renunció al colegio en el 11vo grado"
9. sınıftayken okul değiştirmek zorunda kalmıştım.
Estaba en noveno grado y tuve que cambiarme de escuela.
8. sınıftaydım.
Estaba en octavo grado.
Demek istediğim görünmez olduğunu düşündüğünüz bütün yıldızlardan takımyıldızlarını ayırt etmenin çok zor olduğu noktaya geldik.
Cada estrella en la que hayas pensado estaba visible al grado de que era difícil distinguir las constelaciones.
Cadılar Bayramı'nı hatırlıyor musun, sekizinci sınıftaki?
¿ Te acuerdas de Halloween, octavo grado?
Altıncı sınıftan sonraki yaz tatili miydi?
¿ El verano luego de sexto grado?
Oyuk miktarı, maktule uyuyor.
El grado de degradación de las marcas coincide con los huesos de la víctima.
Kaynaması, iki ay önce olduğunu gösteriyor.
El grado de curación sugiere - que ocurrió hace dos meses.
Benim biyoloji notlarımın da değişmesi lazım. - Ne?
- tenemos que cambiar mi grado de biología.
O zaman senin notlarını da değiştirmemiz gerekiyor.
- sólo tendremos que cambiar su grado, entonces.
Suçun kendisi bir ölçüde ayırt etme işi gerektiriyor. Belirli uzmanlıktaki bir hırsız için bile.
Mientras que, el delito en sí mismo exhibe... cierto grado de discriminación... el ladrón ha mostrado cierta pericia.
Gerçekten mi? Neyse... Bugün için pes etmek yok.
No es mentira.Él realmente parece ser una buena persona, al grado que quiero conocerlo.
Ne yani, bir kız burada sorgulanmadan kaykaylayamayacak mı?
sin conseguir un tercer grado?