Greek traducir español
201 traducción paralela
Bekle bir dakika, Greek.
Un momento, Griego,
Sana birşey diyeyim, Greek.
Te diré algo Griego.
Sanırım Greek'i arayıp bir 10,000 daha yatıracam bizim için.
Creo que llamaré al Griego y apostaré otros 10.000.
Oh, bu arada Greek.
A propósito Griego...
Greek paramızı ödeyecek! arkadaşlarıma söyleyecem... yanında oturduğumu George Hamilton'ın! Gosh!
¡ El Griego nos pagará!
Duydun Rum, bitir işini.
Greek, mátalo.
Gördün mü?
¡ Greek, mira eso!
Pekala. Sen gel Luponi. Bir de Rumu getir.
Venga usted, Luponi, y traiga a Greek.
Onları takip et Rum.
Síguelos, Greek.
Dikkatli ol Rum.
Ten cuidado, Greek.
İyi hissediyorum Rum.
Te ves bien. Me siento bien, Greek.
Zorba'yı izledin mi?
¿ Has visto Zorba the Greek?
Ben Yunan Adaları'na gidiyorum.
Voy hacia Greek Islands.
O akşam Greek'te olan çocuk.
El que estaba anoche en el restaurante griego.
- The Greek mi?
- ¿ El lugar griego?
Greek'e gittiler, Wallace'ta adamı gösterdi, değil mi?
Y en el restaurante Greek, Wallace debió identificar el blanco.
Greek's oradan Omar'ın oğlanı Brandon'u aldıklarını söyledi.
Los ubicó a todos en Greek's la noche que atraparon al chico de Omar.
Fakat Greek'in orada Omar'ın oğlanı gördüğünde... D'Angelo'yu aradın değil mi?
Pero tú llamaste a D'Angelo esa noche cuando viste al asaltante de Greek's, ¿ no?
Belki, ama Greek'in orada olmadığına göre öldürüleceğini bilmiyordum diyebilir.
Quizá, pero como no fue a Greek's le dice al jurado que no sabía del homicidio.
Greek'le görüşeceğini söyledi.
Dice que quiere ver al Griego.
Greek'e söyleyeceği her şeyi bana söyleyebilir.
Lo que quiera decirle al Griego puede decírmelo.
Sadece Greek ile görüşeceğini söyledi.
Dijo que quiere al Griego.
- Greek nerede?
- ¿ Y el Griego?
Mindamin'e gidecekti... ondan sonra da Greek'e uğrayacaktı.
Iba al centro y al griego después de eso.
Baltimore caddesindeki Greek'te mi?
¿ El griego de la calle Baltimore?
D'Angelo'ya gönderilen ilk numara....sanırım Greek'in ordaki telefon kulübesinin numarası.
El primer número, el que enviaron a D'Angelo creo que viene de un teléfono público cerca del restaurante griego.
Ahbap hadi Greek Sinemasına gidelim, bu insanlar kafayı yemiş.
¿ Por un dólar? Vamos al Teatro Griego.
Ben buraya bakarım, sen Greek sinemasına git, neleri varsa al.
Yo tomaré el puesto. Ve al Teatro Griego.
Şu Greek piçine hiç bir şekilde güvenmiyorum.
No confío en esos griegos pendejos.
Bunun dışında senin malların bulunduğu deponun önünde, tekrar mal almak içinde Newkirk Caddesinde şu Greek'in deposuna gittiğini gösteren fotoğrafların var.
Y tenemos fotografías que te ligan con tu bodega y la bodega de los griegos allá en Newkirk para resurtir.
Size The Greek'i ve diğer bütün or.spu çocuklarını bu iş bitsin diye vereceğim.
Les daré al griego y a esos hijos de puta por limpiar mi pecho.
- Greek'in iki tane var bugün değil mi?
- ¿ El Griego tiene dos hoy?
Bu Greek.
¿ Es el Griego?
Numara almak için Greek'i görmen lazım.
Debes ver al Griego para que te dé un número.
Greek'i görmeye gidiyorsun değil mi?
Vas a ir a ver al Griego, ¿ cierto?
Sen de Greek olmalısın.
Así que debes ser el Griego.
Şey, Ben de Greek sayılırım.
Bueno, soy griego, a fin de cuentas.
Greek'le her hangi bir mesajlaşma da yok.
Y no envía mensajes de texto en griego.
Belki Sobotka geldiğinde Greek'le ilgili her şeyi anlatır.
Cuando Sobotka venga hoy, tal vez nos dé datos de todos los griegos.
Sen adın onlar için sadece "The Greek."
Para ellos, eres "el griego".
Greek'ten aldığın uyuşturucuyu satıyorsun değil mi?
Eso y vender las drogas que obtenía del griego, ¿ no?
Evet, The Greek.
Sí, el griego. Claro.
The Greek değil mi?
¿ No es el griego?
The Greek işte burada.
Éste de aquí es el griego. Sí. Éste.
The Greek kesinlikle uçtu artık.
Los griegos están muy lejos de aquí.
The Greek.
El griego.
Ama Vondopoulos ve The Greek için geç kaldık.
Pero escaparon Vondopoulos y el griego.
The Greek'in adını bile bilmiyoruz değil mi?
Ni siquiera tenemos un nombre para el griego.
Greek!
¡ Griego!
Ne, delirdin mi, Greek?
¿ Estás loco, Griego?
Rum.
Greek.