Grenoble traducir español
72 traducción paralela
Bu arada, buraya gelmeden önce Grenoble'da görevde olduğunuzu söylemediniz mi bana?
Por cierto, antes de venir aquí... ¿ no me dijo que hizo prácticas en Grenoble?
Grenoble'da Dr. Germain adında birini bulamadı.
No encontró ningún Dr. Germain en Grenoble.
Maalesef, yegâne Germain 15 yıl önce Grenoble'den taşındı ve beyin cerrahı Germain Monatte oldu.
Desafortunadamente, el único Germain en Grenoble... se trasladó hace 15 años y se convirtió en Germain Monatte, el cirujano cerebral.
Ben The Courier'denim Grandovland gazetesi.
Soy del Courier, el periódico de Grenoble.
Ama kuzenim Paris'te değil, Grenoble'deydi.
Pero mi prima no está en Paris, sino en Grenoble.
Tüm ailem Grenoble'de...
Toda mi familia vive en Grenoble.
Ben de Grenoble'de doğdum.
Yo nací en Grenoble.
- Grenoble'yi bilir misiniz hanımefendi?
¿ Lo conoce?
- Frenoble Üniversitesinde hukuk okudum.
- Soy licenciado en derecho en Grenoble.
Günümüz Fransız Köylüsü Coran'da bir çiftlikte.
En una granja cerca de Grenoble.
Grenoble tarafında sigara fabrikası yapacaklarını duydum.
Supe que abrirán una fábrica de cigarrillos cerca de Grenoble.
Dersleriniz var, onları düşünmeniz lazım. Grenoble'da, Lyon'da, hatta Paris'te tek başına yaşayamazsınız.
Pero seguirás estudiando y podrás vivir sola en Grenoble, Lión, o incluso en París.
Hayır annesini ziyarete Grenoble'a gitti.
No, se fue esta mañana a ver a su madre a Grenoble.
O zaman Grenoble'e gitmemiş, yani size yalan söyledi.
Así que te ha mentido, no se ha ido a Grenoble.
Bunda yanlış bir şey yok. Grenoble'a ne zaman isterse gider. Bu onun kararı.
No tiene nada de malo, y él no tenía que irse por fuerza.
Grenoble'a gittiğini söylediğinizde çok şaşırdım ve gerçeği anlatmak istedim.
Dices que está en Grenoble, pero yo lo he visto aquí.
Grenoble nasıldı, annen iyi miymiş?
¿ Qué tal en Grenoble? ¿ Tu madre está bien?
Aslına bakarsan son anda gitmekten vazgeçtim.
- No, al final no fui a Grenoble. - ¿ Ah, no?
Onu bir kaç günlüğüne, ziyaret etmek ister misin?
Me gustaría visitarlo en Grenoble, unos días.
Benimle Grenoble'a gel.
Síganme hasta Grenoble.
... aşk, para, hayat yolunun sonuna gelindiğinde içine düşülen büyük boşluk...
Por fin. Ha llegado el cordaje especial de Grenoble. Los preparativos van por buen camino.
İşte sonunda Grenoble'dan gönderilen çelik halat da geldi. Hazırlıklar devam ediyor. Herkes büyük bir sürat içinde elinden gelenin en iyisini yaparak bu operasyona katkıda bulunuyor.
Todos participan en la organización del rescate según sus posibilidades con una efervescencia febril y diligente.
Büyük ihtimalle Grenoble'dan gönderilen halat. Şu istettiğimiz özel halat...
Seguramente será el cable especial de Grenoble.
- Grenoble'ı da mı? # - Gerekirse, evet.
- ¿ El paquete de Grenoble también?
Ekip arabası Grenoble'dan ayrıldığında... ortalık hâlâ karanlıktı
Era aún de noche cuando el furgón de la policía salió de Grenoble.
Ben bu tenis kulübünü yönetiyorum. Kulübün üyeleri Grenoble ve çevredeki diğer bölgelerdendir.
Yo soy la gerente de este club de tenis donde se distraen los vecinos.
Evet, Grenoble havaalanında çalışıyor.
- ¿ Guardavías del cielo? - Controlador en el aeropuerto.
Grenoble havaalanında çalışıyor.
Trabaja en la torre de control del aeropuerto de...
İngiliz gibi... rahat ve soğukkanlı biri.
Grenoble. Un tipo tranquilo, digno de la flema británica.
Bir kaç gün önce, Grenoble'de adamın biri beni saatlerce takip etti.
El otro día, un tipo me... siguió durante no sé cuanto tiempo.
İnanması zor. Ama bir kaç günlüğüne şehirden ayrılıyor. Mathilde iyi bak.
Por increíble que parezca, Odile se va de Grenoble durante unos días.
Dışarı çıkacağız.
Llamaré a Caroline para que cuide de Thomas y te llevaré a Grenoble.
Roland Grenoble'daki bir yerden bahsetti.
Roland me habló de una tienda en...
Gelmeli miyim? Hayır, yalnız başıma gideceğim.
- Grenoble. ¿ Voy mañana?
Bu kadın büyük bir şans.
Quizá en el mismo Grenoble. La Sra. Jouve es muy servicial.
Yeni Kaledonya'da yaşayan eski sevgililerinden biri onu görmeye gelmiş.
Uno de sus antiguos amantes, que creo que vivía en Nueva Caledonia,... vino a buscarla a Grenoble.
Mösyö Oscar Meunier Grenoble tarafından yapıldı.
La construcción se debe a Monsieur Oscar Meunier, de Grenoble.
Mathieu NSF'de araştırmacı. Gelecek yıl Grenoble'de asistan olarak çalışacak.
Mathieu trabaja en el Centro Nacional de Ciencias y el año próximo tendrá un puesto de asistente en Grenoble.
- 68 Grenoble takımında yer almak istediğin anı hatırlıyor musun? Kurt'le konuşmam için bana yalvarmıştın.
Recuerdas cuando estabas desesperado para hacer el último slot en el equipo Grenoble del 68... ¿ y me pediste que hablara con Kurt?
1968'de, birkaç arkadaş Grenoble'da Olimpiyatları takip ediyorduk. Kentteki en iyi lokantaya gidelim dedik.
En 1968, trabajé en las Olimpiadas en Grenoble... y fui con un grupo a un restaurante.
Grenoble'da saplanıp kalmış.
Atascado en Grenoble.
Quentin, sen Grenoble ve Drancy'yi devralabilirsin.
Quenitn, puedes tomar Grenoble y Drancy.
Altı gibi Grenoble'da olurum. Sana uyar mı?
Muy bien, Fred, nos encontramos en el Novotel y hasta luego.
Fred, Grenoble'ın oralara uğradığını söyledi de.
Ahora no puedo. Lo siento de verdad.
Grenoble'de polis tetikte.
En Grenoble, la policía está en alerta.
Grenoble, 6 Haziran 2001.
Grenoble, 6 de junio del 2001.
Grenoble. 306, rue de Lac.
Grenoble. 306, rue de Lac.
Burada herkes birbirini tanır ve ben de herkesi tanırım.
Y no sólo los de Grenoble. Aquí todo el mundo se conoce, y yo conozco... a todo el mundo.
Hayır, aslında ben emlâk ofisindenim.
- No, soy de la agencia inmobiliaria de Grenoble.
Sana bir teklifim de olacak.
Llegaré a Grenoble alrededor de las seis. ¿ Está bien?
Neredesin?
Fred me dijo que andabas por Grenoble. Pudiste llamar.