Gözlüklü traducir español
718 traducción paralela
Onun kaçmasına izin verme Gözlüklü!
¡ Anteojos, no lo dejes ir!
Gözlüklü, yedeğe ihityacım var!
¡ Oye, Anteojos! ¡ Necesito un repuesto!
Gözlüklü, atış hattı açık.
¡ Anteojos! ¡ Destruye las barreras!
Gözlüklü!
¡ Anteojos!
Gözlüklü, sen veletin EVA'sını hakla!
¡ Anteojos, encárgate del EVA del mocoso!
Gözlüklü yabancı işte.
Ha sido el forastero de las gafas.
Ve sen gözlüklü! Mill caddesine git, bu seni ana caddeye çıkarır
Ustedes dos y el de las gafas, vayan a la carretera principal.
Church'ü izleyen, kalın gözlüklü, iri yarı bir adamınız yok, öyle mi? - Yok.
¿ No había un tipo fornido de gafas gruesas vigilando a Church?
- Koca gözlüklü iri bir adam.
- Un hombre fornido con gafas gruesas.
Tek gözlüklü mü?
Habla sobre Kenia. ¿ Usa monóculo?
Yakında param olacak, ve tek gözlüklü beyefendiyi, gemiye bininceye kadar atlatacağım.
Pronto tendré dinero y podré deshacerme del caballero del monóculo hasta que suba a bordo de un transatlántico.
- Tek gözlüklü beyefendi?
¿ El caballero del monóculo?
Yüzbaşı Thorndike'ın arkadaşı, tek gözlüklü beyefendi.
El amigo del capitán Thorndike, el caballero del monóculo.
8 numara, tek gözlüklü binbaşı.
Número ocho. El comandante del monóculo.
Peki ya tek gözlüklü Binbaşı?
¿ Y del comandante del monóculo?
Tek gözlüklü Binbaşı da değil.
Nada de comandantes con monóculo.
Şu gözlüklü olan işte.
Tú sabes, al de las gafas.
O gözlüklü zengin beyefendi nişanlınız mı?
¿ El caballero rico de los anteojos es su prometido?
O gözlüklü kuş gibi
igual que aquel otro de las gafas.
Bıyıklı ve gözlüklü bir adam olduğundan bahsetti.
Dijo un tipo con gafas y bigote.
Gözlüklü adam neredeyse bir yumruk atacak gibiydi.
Este tipo de las gafas se disponía a darle un puñetazo.
Yıllardır şirkette çalışıyorsun. Seni hiç gözlüklü görmemiştim.
Años en la empresa y nunca la he visto con gafas.
Gözlüklü kızlar hakkında ne derler bilirsiniz.
No van a gusto con chicas que llevan gafas.
"Erkekler, gözlüklü kızlara ilgi göstermezler."
"No galantean a las que llevan gafas".
Gözlüklü adama bir "Gümbürdeyen Volkan" doldur.
Un "volcán galopante" para el señor de gafas.
- Şu gözlüklü adamı görüyor musun?
- ¿ Ves al hombre de las gafas?
Yapmadım, çünkü sizin gözlüklü bir entellektüel olabileceğinizi düşündüm. Oh.
No lo hice porque pensé que sería una intelectual con gafas.
Bay Drayton, boynuz şeklinde gözlüklü İngiliz adam.
- Sí. - El Sr. Drayton, con gafas.
- Gözlüklü bey kim?
- ¿ Quién es este señor?
Yani olay sırasında gözlüklü müydün?
¿ O sea que llevabas gafas todo el tiempo?
Bu iş bitene kadar, kemik çerçeveli gözlüklü... uslu bir ev kadını olacaksın.
Hasta que no acabe el juicio, vas a ser un ama de casa sumisa... con gafas redondas.
Bay Paquette, bayan o gece gözlüklü müydü?
Sr. Paquette, ¿ llevaba gafas aquella noche?
Ne bileyim, sakallı ve gözlüklü olacağınızı ummuştum.
Esperaba que tuviera barba y llevara monóculo.
Joe Foss, güvenlik, emekli olmayı düşünüyor, gözlüklü ve artriti var.
Joe Foss, el guardia, está por jubilarse, usa lentes y tiene artritis.
Güneş gözlüklü adam. Bir kız ile beraberdi.
El hombre con gafas que estaba con la chica.
Güneş gözlüklü olanmış.
El hombre de las gafas de sol.
Gözlüklü adamlar, çok daha kibar, tatlı ve savunmasız oluyor.
Los hombres con gafas son mucho más delicados, dulces e indefensos.
İnce ince hesaplanmış planlar bile ters gidebilir. Henry Bemis'in planı gibi. Zamandan başka hiçbir şey istemeyen gözlüklü, basit bir adam.
Los mejores planes de los ratones y hombres y Henry Bemis, el hombrecillo de lentes que no quería otra cosa que tiempo.
- Durun bir dakika. Yüzünde küçümseyici bir ifade olan gözlüklü, son derece çirkin bir adam gören oldu mu acaba?
Esperen. ¿ Alguno de ustedes ha visto a un hombre con gafas... con una mirada sarcástica?
Koyu camlı gözlüklü ve maskeli.
Lentes oscuros y una máscara.
Gözlüklü olan aşçıymış.
El de los anteojos es el cocinero.
- Bıyıklı ve gözlüklü bir adam?
¿ Un hombre con bigote y gafas?
- Gözlüklü, hoş bir insandı.
- Era un hombre con anteojos muy amable.
Erkek oyuncu doktor rolünde, saçları ağarmış, gözlüklü olacak. "
El hombre es un doctor, con el pelo gris y usa gafas. "
Gözlüklü ve saçı açılmış.
¿ Con gafas, tiene entradas?
Gözlüklü.
Con gafas.
Gözlüklü olanlarla konuşmuyoruz, onlarla kavgalıyız.
Con las que usan gafas no platicamos bien, nos peleamos.
Oradaki J.R. Şu gözlüklü salak da, Iggy.
Éste de aquí es J.R. El idiota de las gafas es Iggy.
Şu gözlüklü ve kel adam var ya...
Si premiaran a la más zorra, ganaría. Este tipo...
- G. Kharko Gözlüklü Alman Askeri
- S. SVASHENKO Soldado Ejército Rojo
Sen gözlüklü olan!
- ¡ Corta!