Gözüm traducir español
3,325 traducción paralela
- Gözüm üzerinde olacak. - Bana uyar.
Te estaré vigilando.
İnanın hiç kimsenin mülkünde gözüm yok.
Le aseguro, que no estoy interesada en la propiedad de nadie.
Gözüm dönmedi mi sanıyorsun?
¿ Crees que no me cabreé?
Eski karımı düşünmeye başlayınca gözüm hiçbir şey görmez oluyor.
En mi caso, empiezo a pensar en mi ex, y todo se blanquea.
Kadının biri benim erkeğimin yanında öyle şeyler yapsa kesinlikle gözüm üzerinde olurdu.
Y si una mujer estuviera haciendo esto con mi hombre, me aseguraría no perderla de vista.
Açlıktan gözüm döndü.
Estoy hambriento.
Bir sene geçse bile gözüm hala senin üstünde olacak.
Dentro de un año, todavía seguiré buscando.
- Merkez. gözüm hedefin üzerinde.
¡ Zero, tengo el objetivo a la vista!
Sağlam gözüm!
¡ Mi ojo bueno!
Ona ikinci bir şans verdim ama ayrıca gözüm de üzerindeydi.
Le di una segunda oportunidad, pero también la vigilaba.
Üçüncü gözüm çıktı, işte sorun bu!
Tengo un tercer ojo, ¡ eso es lo que pasa!
Kulağım gözüm olacaksın.
Serás mis ojos y mis oídos.
Kulağım gözüm olacaksın.
'Tú eres mis ojos y oídos'.
Gözüm seğiriyorsa da tamamen göz nezlesindendir.
Y si mi ojo está tiritando, es solo porque tengo conjuntivitis
O zaman gözüm arkada kalmadan ölebilirim?
Entonces podré morir con tranquilidad.
Gözüm üzerinde olacak.
Lo voy a vigilar.
Gözüm parada olduğu sürece güvende olduğunu bileceğim.
Mientras tenga ojos sobre mi dinero, sabré que está seguro.
Gözüm döndüğünde Tanrı ve inanç kelimelerini duymak istemiyorum.
Tuve momentos oscuros cuando no quería escuchar palabras acerca de la fe y de Dios.
Erkeksen öldürürsün. Gözüm üzerinde.
Si eres hombre, mátala.
Tüm gecemi harcamış ve iki parmak eklemimi yaralamış çok fazla yeşil çay içmiş olsam da ve tek gözüm sürekli seğirse de sonunda bitirdim.
Bien, me llevó toda la noche, me raspé dos nudillos y bebí tanto té verde que uno de mis ojos no deja de parpadear pero está terminado.
Evet, peki, gözüm üstünde.
Sí, bueno, te estoy vigilando.
Çocuklar, gözüm kokuyor mu?
Muchachos, huele mi ojo?
Gözüm kapalı yapıyorum artık.
Lo hago con los ojos cerrados.
1952'den beri gözüm üzerinde.
Le he estado observando desde 1952.
- Pekâlâ, sorun neymiş... Gözüm!
Qué es lo que parece ser... ¡ Mi ojo!
- Adi herif! Diğer gözüm!
- ¡ Idiota! ¡ Mi otro ojo!
- Gözüm üstünde.
- Te estoy vigilando.
Gözüm üzerinde.
Los tengo abiertos.
O kadar çalınan şeyinden arasından, benim yedek gözüm çekmecemden çalınmış.
De todas las cosas que podían robar, se llevaron mi ojo de repuesto...
İçeri girdikleri zaman gözüm hep onlara ilişirdi.
Siempre solía fijarme en ellos cuando venían.
Sana bunu sürekli hatırlatacağım çünkü eski sevgilinde gözüm yok.
Y te lo voy a recordar siempre porque no me agrada nada tu ex.
Çünkü gözüm üzerinde ne zamandır ve çok da gey görünmedin gözüme.
Porque te he echado el ojo, y no me pareces muy gay.
Bundan sonra spermlerimi çalma diye tek gözüm açık mı uyuyacağım?
¿ Voy a tener que dormir con un ojo abierto para que no robes mi esperma?
Gözüm sizi bir yerden ısırıyor.
Su cara me suena. ¿ Nos conocemos?
Üniversitedeyken bu derece eşcinsel olsaydın anlardım çünkü gözüm kulağım yerinde çok şükür.
Si hubieras sido así de gay en la Facultad, lo hubiera sabido porque tengo dos ojos, - dos orejas...
Ah! Gözüm!
¡ Mi ojo!
Ama gözüm üzerinizde!
¡ Pero no os quito el ojo de encima!
- Aah! - Ah! Gözüm!
¡ Mi ojo!
- İki gözüm kör olsun ki doğru!
Te lo juro por Dios, es verdad.
Seni yanlış anlamadım... gözüm...
¿ que no lo mainterprete? su abuela!
Gözüm üzerinde.
Estoy viendo el paquete ahora mismo.
Bir gözüm hep arkada geziyorum. Bu hiç hoşuma gitmiyor.
Tengo que ir mirando sobre mis hombros.
Onunla evlenmelisin çünkü yanında olup onunla ilgilenemeyeceksem gözüm arkada kalmamalı.
Tienes que casarte con él porque necesito saber que si no voy a estar allí para cuidarlo, al menos tú sí.
Benimse o günlerde gözüm Feride'den baska hiçbir şeyi görmüyordu...
En cuanto a mí, Yo sólo tenía ojos para Feride en esos días.
Kardeşini gözüm bir yerden ısırıyor.
Creo que conozco a tu hermano.
Gözüm üstünde ha.
Te estoy vigilando.
Eğer onun nerede olduğunu bilseydim bu gözüm hala görüyor olurdu.
Si lo supiera, quizás todavía sería capaz de ver por este ojo.
Bebeğim sorunlu, kızgın ve yorucu olsa da aynı zamanda da çok zeki ve gözüm her an üstünde olursa ve sebzelerini yemeyi unutmazsa dünyayı bile değiştirebilir.
Mi bebé está preocupado y molesto. Es agotador y brillante y podría cambiar el mundo si no lo pierdo de vista y me aseguro de que coma bien.
Geçen haftaki saldırılardan sonra bir gözüm üzerindeydi, evet.
Después del ataque de la semana pasada, estuve observando, sí.
Gözüm seni görmesin.
Ni siquiera puedo mirarte.
Ve gözüm iyileşecektir.
Y mi ojo se curará pronto.