Halliburton traducir español
107 traducción paralela
Dick Cheney adından bir adamın yönettiği şirket olan Halliburton.
Una compañía encabezada por un hombre llamado Dick Cheney. Halliburton.
Halliburton ismini duydunuz.
Escucharon mucho acerca de Halliburton últimamente.
Size Halliburton'dan bahsedeceğim.
Permítanme hablarles de Halliburton, la compañía que dirijo.
Savaşın ortasında Microsoft, DHL ve diğer şirketler Irak'ta ne kadar para kazanacaklarını konuşmak için Halliburton'ı konferansa çağırdılar.
En medio de la guerra, Microsoft, DHL y otras corporaciones invitaron a Halliburton a una conferencia para calcular cuánto dinero podría hacerse en Irak.
Halliburton, evlerine ulaşabilmeleri için askerlerimize sıcak yemek, malzeme, giysi ve iletişim araçları sağlıyor.
Halliburton reparte comida caliente, suministros, ropa limpia y comunicaciones a nuestros soldados para que puedan estar un poco más cerca de casa.
Hallıburton, askerlerimize hizmet etmekten gurur duyuyor.
Halliburton. Orgullosos de servir nuestras tropas.
Gazetede Halliburton'un yeni bir ihale daha aldığını okudum.
Acabo de leer en el periódico que Halliburton consiguió otro contrato.
Bir ihale daha almış.
- Halliburton consiguió otro contrato.
Bir Halliburton şoförü ise haftada kırk saat çalışarak ayda 8.00010.000 kazanıyor.
Un empleado de Halliburton aquí manejando un autobús puede ganar entre 8.000 y 10.000 por mes. Explícame eso. Por 40 horas por semana.
En çok ihaleyi kazanan şirket Başkan Yardımcısı Chaney'nin eski şirketi Halliburton ve onun alt şirketi olan Kellogg Brown and Root.
La compañía que obtuvo más contratos fue Halliburton, la ex compañía del vicepresidente Cheney y su filial Kellogg Brown Root.
Ve bu Halliburton olayı, bu şirketle hiç ama hiç bir ilgisi olmayan Başkan Yardımcısı'nı bu şirketin işleri ile alakalı göstermekten ibaret.
El tema de Halliburton es una campaña indignante para asociar al Vicepresidente con las actividades de una compañía con la que no tiene ninguna relación ninguna en absoluto.
Kongre'ye yönelik eleştiriler, Dick Chaney'nin Halliburton ile ortaklığını koruyarak para akladığı yönünde.
Los críticos del Congreso se preguntan si Dick Cheney ayudó a Halliburton a obtener...
FBI, Halliburton şirketinin vergi mükelleflerinin paralarını kullanarak nasıl Irak'ta iş aldığını araştırıyor.
El FBI reveló que profundizará su investigación sobre los costos del contrato de Halliburton en Irak. Halliburton : Conexiones redituables
Devam eden 10 yıl içerisinde bu firma 7 ila 8 yüz adet ihaleyi sırf bunu yapmak için kazandılar.
Los siguientes diez años, obtienen unos 800 contratos para hacer eso. Cheney preside Halliburton
Halliburton'u işletiyorum ve Halliburton'la gurur duyuyorum.
Fui presidente de Halliburton, y me enorgullece.
Chaney'nin Halliburton'un ihaleleri kazanmasıyla hiç bir ilgisi yoktur.
El vicepresidente Cheney no tuvo relación con la adjudicación de contratos a Halliburton.
Ama Halliburton'ın hükümeti birden fazla kez gereğinden fazla tutarda fatura kestiğini biliyoruz.
Y parece que Halliburton en varias ocasiones le cobró de más al gobierno federal.
Savunma Bakanlığı'nca herhangi bir şey alındığında, dönemin Başkan Yardımcısının kim olduğu ve Halliburton ile olan ilişkisi bilinir.
Basta decir que quien deba adjudicar algo en el Departamento de Defensa conoce al Vicepresidente y conoce sus conexiones con Halliburton.
Eğer parayı takip ederseniz, Halliburton firmasının Dick Chaney'e gidip onlar için bir savaşa çıkmalarını istedikleri bilgisine ulaşamazsınız.
No se trata de que Halliburton quería una guerra y le pidió a Dick Cheney que le consiguiera una.
HALLIBURTON ŞİRKETİ TANITIM FİLMİ 1951
Publicidad de Halliburton - 1951 Ahí está.
Gizli Beyaz Saray sığınağı Gizli Halliburton Sığınağı, Şeytan?
¿ Bunker secreto de la Casa Blanca? ¿ Bunker secreto de Hallerburton? ¡ Satán!
- Halliburton benim!
- ¡ Soy Halliburton! - Yo lo pedí.
Bu çantanın kilidini açarsan, seni sırtıma bindirip uçururum.
Si abres un cerrojo Halliburton, te llevo a cuestas volando a Los Ángeles.
- Halliburton kilidini açmaya.
- Abrir un cerrojo Halliburton.
Halliburton ve Bechtel daha zengin olsun diye kafanı uçurmalarına izin vermeyeceksin.
Prométeme... que no irás a que te vuelen la cabeza para que Halliburton y Bechtel se hagan más ricos.
Yapma, o beyaz kadın dolandırıcı.
Por favor, esa niña blanca se recuperará como Halliburton.
Bebeğim, bu Halliburton'dan Ted Beamen.
Cariño, él es Ted Beamen de Halliburton.
Şu Halliburton.
Vaya, Halliburton.
Halliburton fırladı, değil mi?
Halliburton ha despegado, ¿ verdad?
Mesela Halliburton'a doğrudan saldırı gibi.
- Acción directa contra Halliburton.
Hadi ama, bu iş Halliburton'ın kurşunsuz benzine fazla fiyat istemesi değil, Tom.
Vamos, esto no es una petrolera especulando con el combustible sin plomo, Tom.
Bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm ama Halliburton yoluna kadar tüm Cheney otobanı trafiğe kapalıydı.
Perdón si se les ha hecho muy largo, pero la vía rápida Cheney estaba congestionada hasta Halliburton Drive.
Halliburton gibi pahalı.
Cobra unas tarifas altísimas.
Uluslararası istihbaratın Halliburton'ı.
Es como el Halliburton de inteligencia internacional.
Halliburton'ı arayacağım.
Llamaré a Halli Burton.
Irak'taki sözleşmelerin değeri arttı, Halliburton'a 20 milyar dolar kazandırdı.
Y "Halliburton" obtuvo 20.000 millones de dólares. Por concepto de "contratos mas honorarios".
Böyle bir yere sahipken, Halliburton'ı çağırsaydın daha iyi olurdu.
Con sitios como éste podrías haber llamado a Halliburton para que te auxilie.
Halliburton? ( Halliburton : Ünlü Amerikan koruma ve Güvenlik Firması )
¿ Halliburton?
Hepsi Bush'un petrole ihtiyacı var diye ve Halliburton'ün yatırımlarını koruması için.
Y Hal Barton necesita proteger sus inversiones. ¡ Sólo Di's sabe quién más está ganando dinero por esta puta guerra!
Tanrı derken Halliburton demek istiyorsun, değil mi?
Y cuando dices "Señor" te refieres a Halliburton, ¿ cierto?
Büyüklerinden biriyle. - Halliburton, Blackwater?
Con uno de los grandes.
- Ağız sıkılığının olmazsa olmaz olduğunu siz söylemiştiniz.
- ¿ Halliburton, Blackwater? - Dijo que la discreción era un deber.
Dick Cheney, Halliburton'un sandalyecisi... yargıtay üyesi Justice Scalia'ya avda kazara ateş etti... ve mermi doğruca onu geçti... gidip Karl Rove ve Tucker Carlson'u öldürdü.
Dick Cheney, el presidente de Halliburton le disparó al juez de la Corte Suprema Scalia en un accidente de caza la bala lo atravesó y mató a Karl Rove y Tucker Carlson.
Halliburton'a.
Halliburton.
Burada Amerikan savunmasına zor anlar yaşatacak kadar mühimmat var.
Hay suficiente munición aquí como para darle a Halliburton una erección.
Bunlar, bir bakarsınız Halliburton [6] * gibi çok büyük bir inşaat şirketinin yöneticisidir, bir bakarsınız ABD Başkan Yardımcısı'dır.
Así que tienes un tipo que un momento es el presidente de una gran compañia constructora como Halliburton, y al momento siguiente es el Vice Presidente de los Estados Unidos.
Elimizde Halliburton, Parsons, Perini var, hem de yüksek kalite.
Tenemos Halliburton, Parsons, Perini... justo las primicias.
Halliburton'ın aleyhine şahitlik yaptı, ama ölmüş olsa da onu seviyorum.
Ella fue testigo contra Halliburton, pero la quiero a morir.
Halliburton'da yaptığım şeyler için gurur duyuyorum.
Estoy orgulloso de lo que hice en Halliburton.
- Halliburton benim!
Soy Halliburton.
Washington'dakileri manipüle ediyorlar - onlar ve otomobil endüstrisi.
- VICEPRESIDENTE Antiguo CEO de Halliburton Ellos controlan las cosas desde Washington. CONDOLEEZZA RICE