English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ H ] / Hazine

Hazine traducir español

2,870 traducción paralela
Hiç. Hiç. Hazine avında.
Sólo está en una búsqueda del tesoro.
Gerçek bir hazine avı mı?
¿ Una de verdad? Sí.
Neler oluyor? Hazine avı, kaçırılmaya döndü.
- La búsqueda se volvió secuestro.
Bu, hazine avına devam edebilmenin tek yolu.
Es un modo de ir a una búsqueda del tesoro.
Bu yüzyıl öncesinden bir adamın ölen ikiz kardeşine yazılmış eski bir kitap. Ölümden sonra doğan hazine avının bir parçası olarak gününün Howard Hughes'u olan bir o kadar da tuhaf bir adam tarafından bağışlanmış.
Es un libro de hace siglos escrito al difunto gemelo de un hombre donado por un excéntrico Howard Hughes moderno...
Her şey, hazine avına bağlanıyor.
Atado a la búsqueda del tesoro.
Yani hazine sandığınızın anahtarı kendi kendine arabasına mı düştü?
¿ Así que la llave para su tesoro oculto de sadomaso simplemente se cayó en su coche?
O da hazine avcısıdır olsa olsa.
Oh, ella lo que quiere es dinero
Hazine Bakanlığı binasının önündesin.
Está ese edificio del Departamento de Tesorería detrás tuyo.
Haydutlar bu hazine için gelmişler.
Es un tesoro, así que los bandidos vinieron por él.
Hazine Hanı'nı hiç duymuş muydun?
¿ Has oído hablar de la posada del tesoro?
Hazine Hanı?
¿ La posada del tesoro?
Orası hazine aranılan bir yerdir.
Es un lugar para cazar tesoros.
Çok paraya satmak istiyorlarsa sadece Hazine Hanı'na gidebilirler.
Si quieren venderla por mucho dinero, sólo pueden ir a la posada del tesoro.
Ortaya çıkan bu şok edici görüntüler Seçim Yarışın ortasındaki Hazine Bakanı Zajac hakkında.
Hoy surgió material impactante que ubica al tesorero estatal Zajac en medio de un ataque racial.
Video içeriği hakkında Hazine ofisinden herhangi bir açıklama gelmedi.
La oficina del tesorero aún no ha dicho nada sobre el video.
Eminim Hazine Bakanı Zajac'ın açıkça gördüklerimiz hakkında iyi bir açıklaması vardır ve bu mesele kısa sürede çözüme kavuşacaktır.
Estoy seguro de que el tesorero Zajac tiene una buena explicación para lo que hemos visto con claridad y este tema se resolverá muy rápido.
Sayın Vali, Hazine Bakanı Zajac'ı şahsen tanıyor musunuz?
¿ Conoce personalmente al tesorero Zajac?
Hazine yok mu olduysa?
¿ No está en ninguna parte?
Bedenin hazine gibi beni baştan çıkarıyor!
Tesoro es su cuerpo Seductively me tentar
Bedenin hazine gibi beni mest ediyor!
Tesoro es su cuerpo Seductively me encandilar
Viktorya döneminde gençler bir şeyin son kalan olduğunu duyduklarında onu bir hazine olarak görüp avlıyorlarmış.
En la época Victoriana, cuando algo se iba a extinguir, iban unos tíos a buscarlo, lo encontraban y lo cazaban como trofeo.
Mısır'daki yeni hükümet, bunun ulusal bir hazine haliyle de yerine konulamaz bir eser olduğu düşüncesinde.
El nuevo gobierno egipcio lo considera un tesoro nacional y, obviamente, insustituible.
İkinizin de alakanızın olmadığını. Yine de hazine kamerasının IP adresini ona vermek zorunda kaldım. - Ne zaman?
Nunca dije que ustedes dos estuvieran involucrados, pero tuve que darle la dirección IP de la cámara del tesoro.
Gerçek bir hazine bulmanın heyecanını tattın mı hiç?
¿ Alguna vez has sentido la emoción de descubrir un tesoro real?
Hazine bende değil.
No tengo un tesoro.
Hazine kamerası bizimki değil.
El cuarto con el tesoro que sale en cámara... No es el nuestro.
Ya da federaller gelmek üzeredir, hazine de ben de değildir.
O los Federales están en camino y yo no lo tengo.
Hazine bende değil.
No tengo el tesoro.
Yedi denizlere yelken açarak hazine aradım.
Navegando por los siete mares, buscando tesoros.
Bu sabah 7 denizde hazine aradığını söyledi.
Esta mañana dijo que iba a navegar por los siete mares buscando tesoros.
Eğer ortada bir hazine yoksa onlara yardım edemem.
Si no hay tesoro, no puedo ayudarlos.
Caleb, sanırım sen haklısın. BlueBell'de gerçekten bir hazine var.
Hay un tesoro en BlueBell.
Arabama bir hazine gibi değer verdim.
Usted tiene un aspecto demasiado.
Öyleydim ama FBI sana içinde hazine haritası olan bir dosya veriyor ama sen bana yalan mı söylüyorsun?
Lo estaba. Pero el FBI te entregó un expediente con un mapa del tesoro en él, ¿ y entonces me mientes?
Bu hazine haritası değil.
Esto no es un mapa del tesoro.
Sonsuz bir hazine...
Incontables tesoros.
Hazine!
¡ un tesoro!
Blake, gizli hazine bulma umuduyla dünyada gemi enkazları arayıp durdu.
Blake viaja por el mundo buscando barcos, con tesoros escondidos.
Belki de her şeyini gelecek hazine avına yatırmıştır.
O andaba indagando sobre su próxima cacería de tesoros.
Blake'nin aradığı şu hazine var ya, onu bulmuş sanırım.
El tesoro que Blake buscaba... parece que ya lo encontró.
Korsan gemileri, top gülleleri ve hazine.
Barcos piratas y balas de cañón y tesoro.
Sana nedenini söyleyeyim, çünkü Blake, o hazine avının tam bir yalan olduğunun farkına vardı.
Le diré porqué... porque Blake averiguó que la caza del tesoro para la que lo contrató fue una farsa.
Katil hazine avı gibi miydi?
¿ Como la búsqueda del tesoro del asesinato?
Burada bir hazine sandığın var.
Lo que usted tiene es un tesoro.
Ülkemizde bir hazine olduğunu fark ettim. Çok önemli şeyler.
Y me dí cuenta que el tesóro que tenemos en nuestro país era algo MUY importante.
Gizli bir hazine, esasen, daha sonra, gerekli teçhizatla kazılıp ortaya çıkartılır ve incelenebilir.
Es ciertamente un tesoro sagrado. Para ser excavado y examinado, más adelante con el equipo apropiado.
Sonunda bir odaya girdik hayatımızı tehlikeye attığımız Ulusal Hazine odasına Saddam'ın altından büstü birisi tarafından çoktan Bay Patates Kafa ile yer değiştirilmişti.
Por fin entramos en la cámara donde está el tesoro nacional por el que arriesgamos nuestras vidas, este busto de Saddam en oro macizo... y alguien ya lo había cambiado por un Mister Potato.
Hazine avına bayılırım.
Bueno, me encantan las búsquedas de tesoro.
Hazine haritası? Yeah, but when you pull up in your big old truck I can't climb up in it fast enough
¿ Un mapa del tesoro? Caleb, supongo que tenías razón.
Hazine! Bunlar da ne?
¿ Qué es eso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]