Heykel traducir español
1,393 traducción paralela
Heykel de ne olduğunu ya da neden olduğunu bilmiyor.
No. Como tu, la escultura ni siquiera sabe El por que y el que.
Bu bir heykel. Greg'in ceketinde buldum.
Una escultura que encontré en la chaqueta de Greg.
Bu bir heykel değil, Denny.
Esto no es una escultura, Denny.
Heykel gibisin, ben ise kısayım.
Me siento como Alan Ladd en "Easter Island".
Gördüğünüz gibi buzdan heykel Butch'un heykeli. Erimesi tamamlandığında parti de bitecek.
Y continuará cuando la escultura de hielo..... que, como pueden ver, es Butch se derrita completamente, entonces la fiesta terminará.
# Tigger atalarımın kahraman davranışları # # selamlanmış ve alkışlanmıştır. # # Heykel kadar zarif yüzlerimiz # # Bize saygı gösterilmesinin nedenidir. #
Los heroicos figuratos de mis antepasados Tigger por siempre famosos son, y nuestra grandiosidad tiggerisficada es causa de admiración.
"O", lanetin etkisiyle heykel gibi duruyor olsun gizli bir yerde.
Esta sería una princesa inmovilizada por alguna maldición en un lugar secreto.
Hayır! Ben bir heykel kadar hareketsizim.
No, me he convertido en estatua.
Hiç erkek modelin doğuştan gelen bir özelliği için heykel dersine yazıldınız mı? Yine evet ya da hayır.
¿ No fue una vez a una clase de escultura sólo por el modelo?
Yoksa bayıltıcı mor gaz salan bir heykel mi?
¿ O una granada de gas anti-disturbios?
Heykel mi?
¿ Una estatua?
Birer... heykel olarak mı?
Como... una estatua
Seksen devre bir heykel olarak yaşamak?
- ¿ Ochenta años como una estatua?
Seksen devreliğine beni heykel yapmalarına izin verme.
Yo no podría dejarles hacerme una estatua durante ochenta ciclos
Bak, seksen devreliğine heykel olacağım.
Escucha, voy a ser una estatua durante ochenta ciclos
Kötü haber evlendin. Ve yabancı bir alemde seksen devre bir heykel olarak dayanacaksın.
Las malas noticias son que estás casado... y que debes permanecer como una estatua durante ochenta ciclos, en un mundo extraño
Konuşma yeteneklerin şu an çok sınırlı, İmparatoriçeyi başsız bir heykel olduğuna inandıramazsın.
Tus habilidades para hablar están limitadas ahora que no puedes ni convencer a la Emperatriz de que eres una estatua sin cabeza.
Daha sonra tekrar heykel haline getirilebilirsin.
Entonces podrás ser reconvertido en estatua.
O şimdi lanet bir heykel!
Él es una frell estatua.
Eğer halefiyet sıranızı bozduysam özür dilerim, ancak tekrar heykel olmayacağım!
Lo siento si esto altera tu línea de sucesión pero no voy a ser una estatua otra vez.
Beni heykel yap.
Conviérteme en estatua.
Benim çocuğum bir babayı hak ediyor, beni heykel yap.
Mi hijo necesita un padre. Conviérteme en estatua.
- Heykel vardı.
- Rigurosa.
Bir heykel değil!
No una estatua.
Heykel hırsızı.
La roba-estatuas.
Öncelikle, ne tür bir heykel bu?
¿ Qué tipo de escultura es esta?
İyi seçilmiş bir heykel, temayı ve törenin tonunu genişletebilir.
Una escultura bien escogida puede mejorar el tono de la ceremonia.
Ama batıl inançlıları korkutmak için yapılmış bir heykel olmalı.
Debe ser una escultura para aterrorizar a los supersticiosos.
# Kâğıttan heykel, belki biraz bale, biraz da satranç #
* Papier--maché, un poco de ballet, y el ajedrez. *
Tehlikeyi sezen birçok hayvan heykel gibi kaskatı kalır.
Al percibir peligro muchos animales asumen una posición rígida como estatuas.
Bir heykel traş gibi.
Es como un escultor.
Roger heykel traş değil.
Roger no es un escultor.
komünistler ona iş verdi kolsuz ve bacaksız çocuklara heykel öğretmenliği.
los comunistas le dieron un trabajo enseñando escultura a los niños del limbless.
Ulus'ta, o heykel var ya, heykelin hemen yanı...
Cerca de esa estatua
Bu heykel de ne?
¿ Dónde está el guardia?
2 ay boyunca heykel gibi kalmasını sağladığın için teşekkürler.
Gracias a ti el chico quedará en posición suspendida durante dos meses.
Değerli bir tablo ya da heykel için istisna yapabiliriz.
Podemos hacer una excecpion para colocar una pintura valiosa o una escultura.
Ayrıca bu heykel.
También esta estatua.
Hala buz heykel için bir yere ihtiyacımız var.
Todav ´ ia hay que colocar la estatua de hielo.
Öyleyse, söyle bana, Heykel tıraş kim?
Así que, dígame... ¿ Quién es el escultor?
Peter, bu bronz heykel hakkında ne düşünüyorsun?
- ¿ Qué te parece mi estatua de bronce?
Minsk'te seni andıran bir heykel var.
En Minsk hay una estatua que me recuerda mucho a ti.
- Git bize bir heykel daha yap sen.
- ¿ Contrataste a este hombre?
Bundan sonra her 5 yılda bir, heykel veya resim ya da her neyse sanatın herhangi bir koluyla ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum. Bunu bitireceksin!
No voy a pasar por esto cada cinco años cuando quieras hacer una escultura o dios sabrá que otra obra de arte, ¡ Vas a terminarlo ahora!
Elmer zamkı, diş ipi ve heykel kili.
Pega, hilo dental y arcilla para modelar.
Heykel için aynı şeyi söyleyemem.
Esa escultura no es mi favorita.
- Bu tanrısal heykel de kimin?
- ¿ Quién es esa estatua divina?
Her ikisi de heykel oldular.
Se volvieron estatuas vivientes.
Heykel dönmediği için hayal kırıklığına uğradım. Bu işte sizden yardım istiyorum.
Lamento mucho... que no hayan devuelto la estatua.
- Heykel için kızgın. - Jaguarı görünce çıldıracak.
Si está disgustada por lo de la estatua, le dará un patatús cuando vea el puma.
Palmiyenin yanında heykel dolu bir yol olsun. "Heykelli Yol" deriz.
Allí, al lado de la palmera, haremos una avenida llena de estatuas, se llamará "El gran paseo lleno de estatuas".