Honduras traducir español
194 traducción paralela
"Sular seni görünce, ey Tanrı..." "Sular seni görünce çalkalandı..." "Enginler titredi."
Dios, las aguas te vieron te vieron y se estremecieron y hasta sus honduras enmudecieron.
Kömür teknesi, yükünü Honduras'a giden bir muz teknesine boşalttı. Ben de onunla gittim.
Y la barcaza descargó en un barco granero con destino a Honduras, y yo me fui con éI.
- Honduras'a mı?
- ¿ El Honduras?
Ben El Salvador, Honduras ve Kosta Rika'yı yokederken siz Panama'da on bin askeri ablukaya alacaksınız.
Hay diez mil soldados en Panamá que podría bloquear mientras yo destruyo El Salvador, Honduras y Costa Rica.
Buradaki bulutlar, bana Karayipler'deki İngiliz Honduras haritası gibi geldi. Şu yukarıdaki ise Thomas Eakins'in profilini andırıyor.
Esas nubes de allí se parecen al ubicadas en el Caribe.
"Honduras" ve "Nikaragua", yaklaşın.
"Honduras"... y "Nicaragua", ven acércate.
Honduras'tan beri çok şey öğrenmişsin.
Has aprendido mucho desde lo de Honduras.
Aslen Honduraslı.
Originario de Honduras...
- Honduras'ın güneyinde küçük bir ada.
Una pequeña isla al sur de Honduras.
Honduras yakınlarında iki uçak gemimiz var.
Tenemos otros dos portaviones cerca de Honduras.
- Şu Honduras işi büyüyor da ondan.
- Es el asunto Honduras, está peor.
Honduras'ta mezar hırsızı olmakla suçlanmıştınız.
En Honduras dijeron que usted era un ladrón de tumbas y no un arqueólogo.
O kurtulacağımızı sanıyor, babamızın Yeşil Bereliler'le birlikte Honduras'tan döneceğini sanıyor.
Ella cree que nos rescatarán, que papá va a regresar... de Honduras... con las Boinas Verdes.
El Salvador ve Honduras düştü.
CAEN EL SALVADOR Y HONDURAS.
Honduras purosu.
Son de Honduras.
Honduras malı baba.
Es de Honduras, papá.
Öyleydin, Julio. Tarihteki son muazzam atlı birlik hücumuydu : Honduras ile Futbol Savaşı, 69'da.
Dirigiste una gran ofensiva de caballería en la guerra del fútbol con Honduras en el 69.
Beş yıl sonra da Rio Grandi'de Küba tankları göreceksin.
Guatemala y Honduras también están en el blanco. Verás divisiones de tanques cubanos en el río Grande.
Küba, Honduras, Nikaragua gibi ülkelerden daha iyi bir yaşam için gelir, sonra kendilerini Bal Limanı'nda tuvalet temizlerken bulurlar.
Sí, sé de muchas muchachas así. Vienen de Cuba, Honduras, Nicaragua buscando una vida mejor.
Dent, Honduras'taki Doğu Alman elçiliğinde kültür ataşesiymiş.
Dent era el agregado cultural de la embajada alemana en Honduras.
- Honduras, El Salvador...?
- ¿ Honduras? ¿ EI Salvador?
Peki ya Honduras ve Costa Rica?
¿ Y Honduras y Costa Rica?
" Nikaragua'nın kaybettiği gibi ; Honduras, Salvador ve Guatemala da kaybeder.
" Nicaragua está perdida, igual que Honduras, El Salvador y Guatemala.
12 Eylül 1860'da Honduras'ta kurşuna dizildi.
El 12 de septiembre de 1860 fue ejecutado en Honduras.
Nikaragua'da Honduras sınırına 15 km uzaklıkta "Büyük Başarı" adlı tatbikat başlatıldı.
Las maniobras se realizan a 10 millas de la frontera de Honduras con Nicaragua.
Gece saat 1 : 00'de Honduras'a kalkan bir uçak var.
Hay un avión partiendo hacia Honduras a las 1 : 00 a.m.
Doğru duydun. Teğmen Oswald Cochrane. Honduras'ta Amerikan danışmanı.
El Sargento Oswald Cochrane... era un consejero en Honduras.
Üstelik ben de Honduras'ta saklanıyorum.
Me refugio en Honduras
Bu doğru değil mi, Bay Jenkins, sizin Honduras'ta olduğunuz Dr. Mendoza'nın Hotel Presidente'nin... 21. katından düşerek öldüğü gün.
Sr. Jenkins, ¿ no se encontraba Ud. en Honduras el día en que falleció el Dr. Mendoza al caer del piso 21 del Hotel Presidente?
Bay Başkan, ben Pan-Amerikan Demokratik Yardım... Örgütü'nün danışmanı olarak Honduras'taydım.
Señor, yo estaba en Honduras con la Organización Panamericana de Auxilio.
Honduras'ın Belçika'yı 3-2 yendiği o heyecanlı maçın bir hiç olduğunu söyleyebilir misin?
Mh.... pero demuéstrame que el partido que vimos, Honduras-Belgica 3 a2.. .. con nada menos que cinco giros en el partido .. equivale a la nada.
Şu an Honduras'ta bir kazıda.
Está en una excavación en Honduras.
Belize. Honduras.
Seguido por Guatemala, Belize, Honduras.
Bazen, genelde bahar başlarında Yoro, Honduras'ta gökten sardalya yağar.
Ocasionalmente, sobre todo a principios de la primavera en Yoro, Honduras, llueven, um... sardinas.
UNHCR Honduras'a bütün BM organlarından daha çok yardım sağlıyor.
ACNUR envía más ayuda a Honduras que cualquier agencia de la ONU.
Çoğu insan Honduras'ın nerede olduğunu bile bilmez.
La mayoría no sabe dónde queda Honduras.
bir çekimser oy vardı, yani Honduras'ın, ve iki de karşıt oy : her zamanki ikili. ( ABD ve İsrail )
Hubo una abstención, la de Honduras y dos votos en contra, los dos habituales.
o zamanlar, ABD Honduras'ın Nikaragua'ya saldırması olayında denkelemdeki güç öğesini çıkarcı bir şekilde oynuyordu.
Evitaré citar a los partidarios de la línea dura. Para ese entonces los EE.UU. estaban ejerciendo el factor de poder de la ecuación con fuerzas mercenarias estacionadas en Honduras, que atacaban Nicaragua.
Niegroponte, Honduras'ın konsolosu, Ortadoğunun özel delegesi Rumsfeld gibi insanlar, ve bunlar gibi bir çoğu.
Personas como Negroponte, Procónsul de Honduras, Rumsfeld, enviado especial al Medio Oriente, etc. Mucha continuidad.
Honduras'ta idik bazı işçiler ne üzerinde çalıştığımızı anladılar ve bize yaklaşıp dediler ki fabrikamızda koşullar korkunç.
Estuvimos en Honduras y algunos trabajadores conocían nuestro trabajo y nos consultaron. Dijeron que las condiciones en las fábricas son horribles.
Honduras'ı U.S. Fruit şirketleri ve Çin'i Standard Oil için.
Honduras para las compañías de frutas y China para Standard Oil.
Küba, Honduras, Nikaragua gibi ülkelerden daha iyi bir yaşam için gelir, sonra kendilerini Bal Limanı'nda tuvalet temizlerken bulurlar.
Vienen de Cuba, Honduras, Nicaragua buscando una vida mejor. Terminan limpiando baños en Bal Harbour.
"Honduras'ta kalbin olduğu yer." Dört harf.
- "Morada", cuatro letras.
Eğer Selmak haklıysa, Honduras'ın güneyinde.
Si Selmak tiene razón el templo de Tel'chak está en el sudeste de Honduras.
"Tegucigalpa'nın 32 km dışı, Honduras"
20 millas a las afueras de Tegucigalpa, Honduras.
Honduras hükümeti durumla ilgileniyor.
El gobierno de Honduras ha informado al Departamento de Estado, que lo están buscando.
- Kimliklerini açıklamamışlar. İstihbaratın gösterdiğine göre Honduraslı hükümet karşıtı devrimciler olabilir.
Los secuestradores no se han identificado a sí mismos... pero Inteligencia indica que estamos tratando... con revolucionarios anti-gubernamentales de Honduras.
Britanya Hondurası'ndaydım, evime dönecek parayı kazandım.
Fui a la Honduras Británica :
Nikaragua sadece başlangıçtı. Sırada Guatemala ve Honduras var.
Nicaragua es solo el comienzo.
Bu adam gazeteme ne yapmış böyle? Haberi Honduras'a ulaştırmalıyız. Guardiola'dan müdahale etmesini iste.
¿ Qué ha hecho ese hombre con mi periódico? Es usted un héroe en los Estados Unidos, general.
Honduras'ta ne işin vardı?
¿ Qué demonios estabas haciendo en Honduras?