Hpd traducir español
245 traducción paralela
Arayan Houston Cinayet Masası'ndan West Lawson'dı.
Ese era Wes Lawson, de HPD Homicidios.
- Peki Houston polisi ne olacak?
¿ Qué hay acerca del HPD?
Kimlikleri HPD'den doğrulatalım olur mu?
Hagamos que la Policía de Houston las siga ¿ vale?
HPD'nin listesindeymiş.
Tenía a la Policía de Houston localizándolo.
Evet, HPD'den bilgi geldi.
Si, estoy en linea con HPD.
HPD kaçağın yerini tespit etmiş.
HPD tiene la mirada puesta en uno de los prisioneros.
Efendim. Tamam HPD Novak'ın fotoğrafını gönderiyor.
Señor, señor, OK, HPD está enviando más de una foto de Novak.
Houston Polisi biz dediğimizde hazır olacak.
HPD's listos cuando lo estemos nosotros.
HPD'de bunu alt kattan başlayarak üstte doğru yapacak.
HPD's harán lo mismo desde abajo hacia arriba.
HPD 5 dakika önce buraya gelmiş, cesedi bulmuş.
La policía estuvo aquí hace cinco minutos, encontró el cuerpo.
Houston Polisi elimizde bir alemci vurucu olduğunu düşünüyor olmalı.
El HPD cree que tenemos a un tirador a lo loco.
Houston Polisi onu da arıyor, ama şimdiye kadar bir şey yok.
El HPD también la busca, pero sin suerte por ahora.
Hayır. Houston Polisi kontrol etmiş.
Uh-uh, HPD lo verifico.
Peşindeler.
HPD lo sigue.
- Houston Polisi 8 km'lik alana barikat döşedi.
HPD estableció bloqueo de caminos.
Houston Çete Polisi'nden telefon aldık.
Tenemos una llamada de la unidad de pandillas del HPD.
Ailemizle HPD'nin * arası...
- Entre nuestra familia y el DPH...
HPD, Graham'i olay yerinde cinayet silahını elinde tutar halde bulmuş.
Él. El D.P.H. encontró a Graham en la escena con el arma del crimen.
Ama herhangi bir HPD veritabanından da sonuç çıkmıyor ben de aramayı tüm yurda genişletiyorum.
No salen en la base de datos del D.P.H. Ahora busco en todo el país. Genial.
HPD'ye göre yüksek rütbeli bir teğmenmiş.
El Departamento de Policía dice que es un teniente de alto rango.
Chin, HPD'den ayrıldığını söyledi.
Chin dijo que dejaste el Departamento de Policía de Honolulu.
Pekâlâ, şimdi HPD ile telefonda konuştum.
Vale, acabo de hablar por teléfono con la policía.
HPD'nin gözünde puan kaybetmeme neden olduğunu biliyorum.
Sé que lo que hizo me ayudó con el Departamento de Policía de Hawaii.
Şu HPD'deki herifler hani şu sana destek olacakları konusunda bel bağladıkların...
Conoces a los chicos del Departamento, ¿ los únicos de los que dependes para respaldarte?
HPD, Sid için kırmızı halı seriyormuş.
Así que, la HDP está desenrollando la alfombra roja para Sid.
Bulduğunuz parmak izlerini de ekleyip bu resmi HPD'ye, NCIC'ye, FBI'a, Interpol'e havaalanına ve marina güvenliklerine dağıtın.
Agrégale las huellas y circula la imagen al DPH, NCIC, FBI, la Interpol y a la seguridad del Aeropuerto y la Marina.
-... düşmanları var mı bilmek istiyorum. - Tamam. Ayrıca HPD'nin tehdit oluşturdukları gerekçesiyle izleme listesine aldığı zirvedeki protestocuların listesi de lazım.
Además necesitamos una lista de los protestante que estuvieron en Summit que el DPH tenía en la lista de revisión por amenazas.
Şu an HPD desteğiyle eve doğru yol alıyorum.
Me dirijo a la casa con el apoyo del DPH. Perfecto, te veo ahí.
HPD'deymiş. Bir protesto düzenleyicisi bulmuş ki buna bir göz atmak isteyeceksin.
Obtuvo una coincidencia de un organizador de protesta.
HPD onu birden çok kez tutuklamış. Silah satışı nedeniyle de tutuklanmış.
Y el DPH lo ha detenido por múltiples arrestos, incluyendo venta de armas.
Hayır. HPD şu an inceliyor.
El DPH lo está revisando.
HPD ve SWAT Ekiplerini 2727 Piikoi Caddesi'ne gönderin.
Manden un equipo SWAT del DPH a la calle Piikoi 2727.
Tüm HPD görevlilerine hedefin Nick Taylor olduğu bilgisini verin.
Infórmele a todos los oficiales que Nick Taylor es el objetivo.
HPD geldi.
Es la Policía de Honolulu.
HPD geldi.
El DPH está aquí.
Saldırganların kim olduğunu bulana kadar HPD'nin orada kalmasını sağlayacağım.
D.P.H. se sentará en esa aldea de la playa hasta saber quién la atacó.
HPD, Ben Bass'i muhtemel sebepten içeride tutuyor.
D.P.H. tiene a Ben Bass por causa probable.
HPD'nin elinde herhangi bir şüpheli var mıymış?
¿ D.P.H. tiene sospechosos?
Danny'yle ben de gidip HPD'den bilgi alalım. - Davanın baş dedektifi kimmiş?
- Danny y yo iremos a D.P.H. - ¿ Quién es el detective del caso?
Sang Min, Kono'nun fotoğrafını çekti ve HPD'den Kono'nun polis olduğunu söyleyen birine yolladı.
Sang Min tomó una foto de Kono. La envió a alguien en D.P.H. que la identificó como policía.
İçeride bir adamı var. HPD'de.
Tiene a un hombre adentro de D.P.H.
HPD ailesini kazandığı tüm haklardan mahrum bırakacak.
D.P.H. le quitará todas las prestaciones que se ganó.
HPD'yle bir sürü sonuçsuz kalmış narkotik davası konusunda görüştüler.
Se acercaron a D.P.H. por casos de narcos arruinados.
Kıpırdamayın! HPD!
¡ Alto, D.P.H.!
Pekâlâ. Chin, HPD ve TSA ile irtibata geç.
De acuerdo, Chin, contacta con la Policía y Seguridad de Transportes.
Ben de görüntüyü yüz tanıma programına yükleyip HPD sabıka fotoğrafı veritabanında bir eşleşme sağladım.
Así que puse el video en nuestro programa de reconocimiento facial, y tengo una coincidencia con la base de datos del departamento de policia.
HPD'nin dediğine göre, komşular Graham'in evinden çığlıklar duyduklarını belirtmiş. Polisler geldiğinde onu elinde bir bıçakla bulmuş.
La policía lo encuentra con un cuchillo.
HPD barikatlar kuruyor.
D.P.H. pondrá retenes.
HPD ve SWAT Ekipleri gelene dek burada saklanacağız.
Aquí nos quedaremos hasta que los SWAT del DPH lleguen.
HPD'nin nerede olduğumuza dair hiçbir fikri yok.
El DPH no tiene idea de dónde estamos.
HPD mesafeli davranıyor.
D.P.H. ha mantenido su distancia.