Hubert traducir español
643 traducción paralela
Bebeğimiz ben dönmeden önce doğarsa... Molly'yle konuş adını Hubert koysun, olur mu?
Si nace mi hijo antes de que vuelva convence a Molly de que no lo llame Hubert, ¿ vale?
— Adını Hubert koymak istiyor.
- Quiere ponerle Hubert.
On yaşındayken okul tiyatrosundaydı.Hatırlıyor musun, Hubert?
Estuvo en una producción escolar cuando tenía 10. ¿ Lo recuerdas, Hubert?
Hubert, burada kalıyorsun.
Hubert, quédate aquí mismo.
- Hubert Bay Castle'nin kararına saygı duyalım.
- Hubert... -... que él lo decida.
- "Hubert ve Herbert mi dedin?" diyorum.
He dicho : "¿ Te refieres a Hubert y a Herbert?"
Çabuk gelin Bay Hubert!
¡ Venga rápido, Sr. Hubert!
eşsiz Giacomo'sun, soytarıların kralı ve kralın soytarsı.
No eres mas Hubert Hawkins del carnaval, eres el incomparable Giacomo, rey de los bufones y bufon del rey.
Ama planım başarılı olursa, sizi temin ederim, Hubert Hawkins boşuna ölmüş olmayacak!
Sí. Pero si mi plan funciona, su muerte no habrá sido en vano.
Hubert'la, bu şeyleri Afrika'da yaşarken toplamıştık.
Hubert y yo coleccionamos todas estas cosas mientras vivíamos en África.
Hubert benim kocamdı.
Hubert era mi esposo.
Bu yüzden Hubert ona kabile dişçisi derdi.
Hubert lo llamaba el dentista hechicero.
- Hubert çok komik bir adamdı.
- Hubert era tan ocurrente.
Nerde yaşıyorsun Hubert?
¿ Dónde vives, Hubert?
Evet, babam Dr. Hubert Van der Mal.
Sí. Mi padre es Dr. Hubert Van der Mal.
Majesteleri Kral Hubert ve Prens Phillip!
Sus Altezas Reales... El Rey Huberto y el Príncipe Felipe.
Bu amaçla, bugün Hubert'in oğlu ve veliahdı Phillip ile Stefan'ın çocuğunun sözlendiklerini ilan edeceklerdi.
Así, ahora podían anunciar que Felipe, hijo de Huberto y heredero al trono, quedaba comprometido en matrimonio con Aurora.
Üzgünüm, Hubert, bilmeden, merakla geçen onaltı yıldan sonra- -
Perdona, Huberto... pero después de 16 años de duda... sin saber...
Haklısın, Hubert.
Eso es, Huberto.
Ama Hubert, daha evlenmediler bile.
¡ Pero si todavía no se han casado!
Düğüne! Dur bir dakika, Hubert. Ben daha kızımı bile göremeden sen onu benden uzaklaştırmaktan bahsediyorsun.
Espera, Huberto... aún no he visto a mi hija... y ya la estás apartando de mí.
- Düğüne! - Biraz makul ol, Hubert.
Sé razonable, Huberto.
Hiçbir şey, Hubert. Demek istediğim- -
Yo sólo quise decir que...
Seni uyarıyorum, Hubert, bu savaş demektir.
Os advierto, Huberto... ¡ Esto es la guerra!
Hayır--Hiçbir şey, Hubert.
Nada, Huberto.
Şimdi olmaz, Hubert.
Ahora no, Huberto.
Tanrım, kulun Hubert Carter'ın ruhunu... merhametli ellerine al.
Recibe en tus piadosas manos, Oh, Señor, el alma de tu siervo... Hubert Carter.
Hubert veya Gontrand'ı tercih ederdim.
Hubiera preferido Hubert o Gontrand.
Tuğamiral Sör Hubert Marple'ın geçenlerde vefatı yüzünden üzücü.
Triste por la reciente defunción del almirante Sir Hubert Marple.
Hubert!
Hubert.
Bizi terk etti. - Sizde adresi olmalı.
El Dr. Hubert Marlow, que trabajó aquí.
Ve bu devasa servet dedeniz Hubert Moon'a miras kaldı. O da Londra'ya dönüp parayı, şarap ve kadınlarla harcadı.
Y esa suma gigantesca fue heredada por su abuelo, Hubert Moon, que regresó a Londres y la dilapidó en vino, mujeres y una vida disipada.
Ne yapıyorsunuz, sevgili Hubert?
¿ Pero qué está haciendo...?
- İzin verirseniz size Hubert diyebilir miyim?
- ¿ Le puedo llamar Hubert...?
Sayın Genel Sekreter, benim adım, Hubert Barère de Tartas.
Señor secretario general, me llamo Hubert Barrar de Tartás.
Hubert, o öleli çok uzun zaman oldu.
¡ Por favor, Hubert! ¡ Está muerto hace mucho tiempo!
- Hubert, ne oldu sana?
- ¿ A ver, Hubert, qué te ocurre?
Hubert!
¡ Hubert!
Hubert, bu o.
¡ Hubert! ¡ Es él!
Ne biçim bir soru bu, Hubert? Onu eve götüreceğiz.
¡ Pero Hubert, ¿ Qué pregunta...?
Hayal mi görüyorsun, Hubert?
¡ Qué gracioso, Hubert!
Hubert, kendimi iyi hissetmiyorum.
Hubert, ¡ tengo las manos húmedas!
Şu andan itibaren unutma, artık karnaval göstericisi Hubert Hawkins değilsin ;
- Que el cielo te ayude. Recuerda :
Hala hiçbir iz yok, Hubert.
Todavía no hay rastro de ella, Huberto.
Kusura bakma, Hubert.
Oh, oh, perdóname, Huberto.
- Hubert nerede?
- ¿ Dónde está Hubert?
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- El Dr. Hubert Marlow.
Sanırım o, hastanede ölen Hubert Smith di.
Es para tirar en las esquinas.
Onları oraya koy, Hubert.
Déjalo ahí, Hubert.
Hubert...
¡ Hubert!
- Birinci vitese tak.
- Hubert, escucha...