English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Iban

Iban traducir español

8,777 traducción paralela
Onlar da daha sonra gelecekti fakat gelmediler.
Se suponía que iban a venir luego. No lo hicieron.
Beni öldüreceklerdi.
Iban a matarme.
Evi ipotekliydi.
Iban a ejecutar su casa.
Renly denen o adiyi kral yapacaklardı.
Iban a coronar como rey a el coge niños de Renly.
- Meereen halki neden lafini dinlesin?
¿ Por qué iban a escucharle los meereenses? No lo harán.
Pekâlâ, çünkü bir an için atıldığımı sandım ve çok mutlu hissettim. Ne var?
Vale, porque por un momento pensé que iban a expulsarme y he sido muy feliz. ¿ Qué?
Roderick burayı daireye dönüştürmek istediklerini ve sonra 2008'de her şeyin üst üste geldiğini ve terk edildiğini söyledi.
Roderick dijo que iban a convertir este sitio en pisos, luego todo se hundió en 2008, así que quedó abandonado.
Birinin öldürüldüğünü bilmiyordum.
No sabía que iban a matar a nadie.
- Ama Wade'le sen farklısınız.
Dime una pareja que se haya casado porque iban a tener un bebé y que realmente haya funcionado. - Sí, pero Wade y tú sois diferentes.
Yapma Doug, beni buraya koyduklarını biliyordun ama söylemeye korktun değil mi?
Vamos, Doug, sabías que me iban a poner aquí, pero... pero tenías miedo de decírmelo, ¿ verdad?
Dağlara yönelmişlerdi ve sonra kayboldular.
Iban hacia las montañas y... los perdí.
O yoksul çiftçilerin Jakobit ordunun belkemiği olacağını sanıyordum.
Creía que esos pobres granjeros iban a ser la columna vertebral de tu ejército jacobita.
Kendi yolumuzu açacağız.
Iban a aplastar nuestra manera de salir de aquí.
Senin kafamı karıştıracağını söyledi ve sen de bunu yapıyorsun.
Dijo que iban a confundirme, y que eso es lo que hacen.
Neden etsinler ki?
¿ Por qué iban a hacerlo?
Arkadaşıyla birlikte beni kikloptan kurtarmaya geliyorlardı. Bizimle karşılaştıklarında ise bir şeyler uydurdu.
Él y su amigo iban camino... a rescatarme del cíclope... cuando nos topamos... así que improvisó.
İkisi de Princeton'da okuyorlardı ve zamanla babalarının yemeklerine azar azar arsenik katmışlar.
Ambos estudiaron en Princeton e iban añadiendo poco a poco arsénico a las comidas de su padre.
- Sonrasında sorguya çekeceğini biliyordu.
Sabía que ustedes lo iban a interrogar después.
Tanrım. Neden böyle düşünüyorsunuz?
No. ¿ Por qué iban a pensar en eso?
Ama anıları onu terk etmiyordu. Bu yüzden o terk etti.
Pero sus recuerdos no se iban, así que él se fue.
Şuradaki sikimtrak koyun dibini 15 metreliklere yer açmak için temizleyecekler.
Iban a dragar esta ensenada para entrar esos barcos grandes.
Beyin ameliyatı vardı ama ortadan kayboldu.
Iban a operarla del cerebro, pero desapareció.
- Ne kadar üzüleceğini biliyordum.
- Sabía que se iban a poner muy mal.
Trey, bunun yüzünden içeri girmeyeceğini ve oyunun ortasında kuralları değiştirmeye çalıştığını söylüyordu.
Trey dijo que no le iban a cargar con eso, que ella había decidido cambiar las reglas en mitad del partido.
Meksikalıların böyle yürüyüşler yaptığını bilmiyordum.
No sabía que los mejicanos se iban de excursión.
Rachel Berry ve Blaine Anderson'dan duyduğum kadarıyla, diğer gün arabalarının yanlarındayken benim öğrencilerim tarafından yumurtalanmışlar.
Rachel Berry y Blaine Anderson, entrenadores de los New Directions y los Warblers, que mis chicos les tiraron huevos el otro día cuando iban a sus coches.
Bu okuldaki ilk günümde müdür, bütün yeni öğrencilere önünüzdeki dört yılın en iyi yıllarınız olacağını söyledi.
Mi primer día en esta escuela, el director se levantó delante de toda la clase y nos dijo que los próximos cuatro años iban a ser los mejores años de nuestras vidas.
Senin ve oğlanın peşinde miydiler?
¿ Iban tras de ti y el chico?
Bilmek hakkındı. İşler senin için çok iyi gidiyordu.
Solo... las cosas te iban tan bien.
- Sara'ya bir şey yapacaklar sandım.
Pensaba que iban a por Sara.
Kimseyi göndermemeleri gerekiyordu.
Se suponía que no iban a enviar a nadie. De eso se trataba.
Oğullarım ikinci vagondaydı.
Mis hijos iban en el segundo vagón.
Wally Walker dahi bir programcıydı ama şirketinizi batıracak çok kumar borcu vardı.
Wally Walker era un genio de la programación, pero sus deudas de juegos iban a hundir la compañía.
- Çıplak yüzmeye mi gidecektin?
¡ ¿ Iban a nadar desnudos?
Bunlar diğer ürünlerle birlikte burada durmalıydı.
Se suponía que iban a ser retenidos aquí con todas sus otras selecciones.
Tuvaletinizi nereye yaptınız?
¿ Adónde iban al baño?
O tepede William'la birlikteyken aether'dan oluşan adamları Nathan'ı öldürecekti ama sen onları durdurdun.
Cuando estuviste en esa colina con William, cuando sus hombres hechos de éter iban a matar a Nathan, los detuviste.
Cadı olduğu için kızı yakacaklarmış.
La iban a quemar. Como a una bruja.
Tanrım, asılmaya götürüldüğümde bile senden daha fazlasını istemedim.
Señor, nunca te he pedido nada... ni siquiera cuando me iban a colgar.
Bana zarar verecek olanlar beyaz değildi diyelim.
Digamos que las personas que iban a lastimarme no eran blancos.
En azından beni vuracaklarını sanmıştım.
Supuse que al menos me iban a disparar.
Güney yolunda, Meksikalılar kaçırdı.
Iban camino al sur. Fueron mexicanos.
İş Bulma Kurumu daha ileri bir tarihte geleceğinizi söylemişti.
La Agencia para el empleo me había dicho que iban a llegar más tarde.
Onlar üstüme bir cinayet yükleyeceklerdi.
Me iban a culpar de algún asesinato.
Bay Shapiro, başından beri, ırk bu davanın parçası olmayacak ve ırk kozunu kullanmayacağım dediniz.
Sr. Shapiro, dijo en un principio que la raza no sería una parte determinante de este caso, y que no iban a jugar la carta de la raza.
Bunu istememin nedeni işlerin kontroldan çıkması halindeydi, ki öyle oldu, önemli.
La quería por si las cosas se iban de las manos, cosa que hicieron.
Beni yakacaklardı.
Iban a quemarme.
- Onun yüzünden seni öldüreceklerdi!
¡ Te iban a matar por su culpa! - ¡ Déjame!
- Bizi kurtarmaya çalışırken ölür gideriz demiştin.
Creía haberte oído decir que iban a matarle tratando de salvarnos.
Sanırım tuvalete gittiler.
Creo que iban al baño.
- Felicity...
Ellos los iban a matar! Felicity...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]