English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Ifade

Ifade traducir español

19,574 traducción paralela
Belki de Maria, kararını kulağa olduğundan daha yumuşak gelecek şekilde ifade etmenin bir yolunu bulmuştur.
Tal vez María encontró una manera de expresar su decisión por lo que sonaba menos drástica de lo que era.
- Bu, Bay Buda'ya ait yazılı bir ifade.
Es la declaración del Sr. Buddha.
Bir gün, duruşmada ifade veriyor olacaksın ve başını kaldırıp bakacaksın.
Un día, darás testimonio en un juicio y mirarás al frente.
Ama onlar bilmezse bu bir şey ifade etmiyor.
Pero no significa nada.
Müzik bizim için güvenli, eğlenceli bazen de aydınlatıcı bir yoldan duyguları ifade etme ve alma yöntemi.
La música es una forma de expresar y recibir sentimientos de forma segura y divertida y a veces, iluminadora.
Onu geri getirmeliyiz, yani insan olarak bir parça robot olmadığımızı ifade edebiliriz.
tenemos que traerla de vuelta, por lo que podemos expresarnos como seres humanos y no sólo un grupo de robots.
Ona bir pilot olduğumu söyledim ve kadının yüzündeki ifade okul servisi şoförü de olabilirmişim gibiydi.
Le dije que era piloto y la expresión de esta mujer... bien podría haber sido un conductor de autobús escolar.
Bunun benim için ne ifade ettiğini anlayamazsın.
No sabes lo que eso significa para mí.
Sana bi şey ifade etti mi bilmiyorum.
No sé si significaba algo para ti.
Ragnar Lothbrok'un oğlu olmamın sana bir şey ifade etmediğini biliyorum.
Sé que el que sea el hijo de Ragnar Lothbrok tiene poco significado para ti.
Görüşleri bir anlam ifade etmeyen birinin yolundan gitmezsin. Onun için önemlisin.
No sigues los pasos de alguien cuya opinión no importa.
Bu senin için bir anlam ifade ediyor, neden?
Esto significa algo para usted. ¿ Por qué?
Eğer ifade verirse hapisteyken bazı şeyleri yaptığımı söylerse benim Francis'i zehirleyebileceğimi gösterir. Aynı anlama gelirse ama gerçek ise o fareyi sen koydun sonra da beni suçladın ki korkmuş aptal kız senin kollarına koşsun.
Si ella testifica que organicé eso desde detrás de las rejas, se podría demostrar que fui capaz de envenenar a Francisco por el mismo medio, cuando la verdad es que tú planeaste lo de esa rata y luego me culpaste a mí
Eğer Catherine zindandayken o düşmanca notu bıraktığına ve banyondaki fareden sorumlu olduğuna dair ifade verirsen bu onun oğlunu zehirleyebileceğini kanıtlar.
Si testificas que Catalina puso una nota amenazante y una rata muerta en tu baño mientras estaba encerrada en el calabozo, probaría que tenía la capacidad de envenenar a su hijo.
Bir kadının yanlış ifade vermesi için düzmece bir oyunla her şeyi planlamak ve Lola'nın ifadesinin Valide Hanım'ı idama gönderebilmek ne suç ama.
Lo que comenzó como un inocente plan para atrapar a una mujer que no quiere ser cogida ha dado lugar a Lola dando falso testimonio y a una posible sentencia de muerte para la reina madre.
- Sen bir şey ifade etmiyorsun.
- Tú no significas nada.
Genç kelimesi ikimize farklı şeyler ifade edebilir Marthe.
Joven significa algo muy diferente para usted que para mí, Marthe.
Kendini ifade etmeye.
En expresarte.
Yanlış ifade ettim.
Lo diré de otra forma.
İstatistikler bu insanlara hiçbir şey ifade etmez.
Las estadísticas no les importan nada.
Annie Green ismi size bir şey ifade etmez o zaman.
¿ El nombre de Annie Green no le dice nada?
Özgürlük verilen köleler ifade ettikleri duruma göre 90 gün içinde eyaletten ayrılmalı ve asla dönmemelidir.
Ahora, se confiere la libertad a un esclavo bajo la expresa condición de que se vaya del estado dentro de los noventa días siguientes y nunca regrese.
Söylemek hiçbir anlam ifade etmez çünkü bunu asla anlamam.
No tendría ningún sentido decirlo porque jamás voy a conseguirlo.
Açıkçası takım arkadaşlığı sizin için pek bir şey ifade etmiyor gibi.
Evidentemente, el uniforme no le importa a alguno de ustedes.
Belki neden yaptığını bilmiyorum, ama benim tarafımda, senin düzenlediğin büyük bir komplo teorisine ait delilleri yok etme emri verdiğine dair ifade verebilecek, saygı değer, tecrübeli bir polis şefi var.
Quizás no sepa por qué lo hiciste, pero tengo a un respetable, condecorado jefe de policía que puede testificar que le ordenaste destruir evidencia de la colosal conspiración que orquestaste.
Niyetimi açıkça ifade ettiğimi düşünüyorum.
Creí haber dejado perfectamente claras mis intenciones.
Biz de kendi niyetimizi ifade etmek istiyoruz. - Ne oluyoruz?
Y nosotros queremos dejar igualmente claras las nuestras.
O zaman bir ifade ver ya da bir yerde geri çekildiğini paylaş.
Entonces haz una declaración o publica una retractación en alguna parte.
Başkomiser Mishima, Ölüm Defteri soruşturmasında şüpheli sıfatıyla ifade vermeniz gerekiyor.
Teniente Mishima, está usted presuntamente implicado en este caso. Venga con nosotros.
İnsanlar, kendilerini diğerlerinden ayırabilmek için özgünlüklerini çaresizce ifade etmeye çalışıyor.
Los humanos están tan... desesperados en expresar su individualidad, en separarse de los demás.
Daniel Waldron ile iş birliği yaparak çatışma ile ilgili yanlış ifade mi verdiniz?
¿ Qué, ustedes conspiraron con Daniel Waldron para hacer declaraciones falsas respecto del tirotero?
Duruşmasında, Lindsay aranızda cinsel ilişki olduğuna dair ifade vermişti.
En su juicio, Linsay testificó que hubo una relación sexual con usted.
Dosyalarınızda görebilirsiniz. Belge Eki 1, ayrı tutulmuş delili ifade etmektedir.
Verán en sus carpetas el documento del apéndice 1 referido a una prueba requisada.
DÇ Arnott'ın dün akşamki sorgusunda PM Rod Kennedy'nin cesedine ikinci bir otopsi istemeyi denediğinizi ifade etmiştiniz.
Bien, en el interrogatorio al sargento Arnott de anoche, declaró que había intentado pedir una segunda autopsia del cadáver del agente Rod Kennedy.
Elimizde o zamanlar cinayet ekibinde DP olan bir memurdan elde ettiğimiz kıdemli inceleme memuru DM Marcus Thurwell'un ölümünün intihar olduğunu belirttiğini ifade eden açıklama var.
Tenemos la declaración obtenida por la unidad de homicidios, de un agente que era policia aquellos días, indicando que el investigador jefe, el inspector Marcus Thurwell, le señaló que la muerte era un suicidio y que cualquier cosa que no encajara
Orijinal listenin bir kopyasının kaybolması ya da zarar görmesi Danny için hiçbir anlam ifade etmiyordu.
No tenía sentido que Danny hiciera una copia en papel de la lista original que pudiera perderse o ser destruida.
Şimdiyse, uluslararası bir karşılaşmayı kaybetmene rağmen yüzünde öfle bir ifade hiç belli olmuyor.
Y ahora, a pesar de perder una pelea internacional... Quiero decir, no pareces estar disgustada en absoluto.
Bu çaptaki bir yazılı ifade kulaktan dolma olur.
Una declaración escrita de este calibre son habladurías.
Bayan Keating'in tanıklığını istiyorsanız mahkemede ifade vermeli.
Perdone... Si quiere el testimonio de la Sra. Keating en esta audiencia, ella tendrá que testificar.
İsterseniz kan testi yapın ama ifade verecek durumdayım.
Ya no los consumo. Puede analizar mi sangre si quiere, pero estoy bien para subir al estrado.
- Efendim müvekkilim... Mahkemeden önce ifade vermek istiyor, bırakın versin.
Señoría, mi cliente está... está intentado hacer una declaración ante el tribunal, déjela.
Lütfen müvekkilimin sözlerini çıkarıp, yeminli ifade olmadığını belirtin.
Por favor elimine lo que mi cliente acaba de decir y registre que ella no estaba bajo ningún juramento por nada de eso.
Kabul edilemez bir ifade bu.
Ha sido una declaración inadmisible.
Bay Denver az önce onun savcılık için kritik bir tanık olduğunu ifade etti. Bu da demektir ki onu sorgulamak için hazır olmalıydı.
El Sr. Denver acaba de afirmar que es una testigo crucial para el Estado, lo que significa que debería estar preparado.
Fakat adli tıp tetkikçisi başka bir yaralanma olmadığını ifade etti.
Pero la forense testificó que no había otra heridas.
Meksiko federal bölgesinden gelen bu yeminli ifade kovuşturmaya delil olarak dahil edildi.
La fiscalía presenta esta declaración jurada del Distrito Federal de la Ciudad de México.
Başkan bu acı buluşmada organ bağışı veya diğer çalışmalarla başkalarının iyiliği ve sağlığı için kendi hayatlarından vaz geçen kişilere olan minnettarlığını ifade etti.
El presidente aprovechó este solemne evento para agradecer a quienes comparten su vida por la salud y bienestar de todos mediante la donación de órganos o a través de su trabajo.
Bu yüzden birakin da çocuk en azindan idrak edebildiği bu yozlaşmiş fikirleri ifade edebilsin ve işte bu, benim değerli multikültürel dostlarim bu özgürlük ve herkes için adalettir.
Así, al menos, dejar que el niño exprese las ideas degenerados que en realidad puede comprender, y que, mis amigos multiculturales, es la libertad y la justicia para todos.
Genç kelimesi ikimize farklı şeyler ifade edebilir Marthe.
¿ 30? Era joven.
- İfade verebilirsin...
- Podrías declarar...
İfade vermek istiyorum.
Necesito hacer una declaración.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]