English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Ihtiras

Ihtiras traducir español

402 traducción paralela
Seni ihtiras sırtlanı!
¡ Hiena del cielo!
# Yaşamak için ihtiras dolu #
Para embriagarte de la emoción de la dulzura
Ninotchka, kutsal ihtirasın belirtilerini hafif de olsa hissediyorsun, değil mi?
Ninotchka, ¿ seguro que no sientes el más mínimo síntoma de pasión divina?
Adam ihtirasına yenik düşebilir.
Éste pudo volverse ambicioso.
Bana samimi bir şekilde bak, ihtiras dolu bir şekilde.
Míreme íntimamente, como acariciándome.
Nabzımda bu ihtirası hissedebiliyordum.
Sentía su fiebre en mi propio pulso.
Sonunda bu ihtirası hissetmeye başlamıştım.
Por fin empezaba a sentir aquella pasión.
# Bir ihtiras şarkısı... #
Una canción de pasión....
- O eski ihtiras.
- Esa energía.
Onu öptüğünde, o eski ihtirası duyuyor musun?
Cuando le besas, ¿ hay esa energía?
Sen o eski ihtirası düşünüyorsun, bense hayatımın geri kalanını.
Tú piensas en la energía. Yo, en el resto de mi vida.
- Eski ihtiras.
- Esa energía.
Elbiseler benim en büyük ihtirasımdır!
La ropa es mi pasión.
Çelik gibi bir adam... Ve giderek artan bir ihtiras
Un hombre diestro y la pasión que lo empujaba más y más y más lejos.
Sevgisine gözyaşı, mutluluğuna sevinç, yiğitliğine saygı, ihtirasına ölüm.
Hay lágrimas por su amor, alegría por su buena fortuna... honor por su valor y muerte por su ambición.
Artık ne bir arzum kaldı ne de kişisel bir ihtirasım.
No tengo más aspiraciones, ni ambiciones personales.
Bu ihtiras yumağı, beyaz perdeyi tutuşturan bu yakıcı alev, dokunulmaz bir kişilikti.
Ese cúmulo de pasión, esa llama ardiente que ardía en la pantalla era realmente intocable
Annenden başka rakibim yok benim ve babanı geçme konusundaki şu delice ihtirasından başka.
No tengo rival a excepción de tu madre y ese frenético deseo de superar a tu padre.
İki haftalık ihtiras uğruna.
Para dos semanas de pasión desvergonzada.
- Steenwyck'i bitiren ihtiras oldu.
Luego, la lujuria hizo que el Reverendo Steinwyck cayera en mi poder.
Sör Richard ihtirasıyla patlamadan önce hemen onu görmelisiniz.
Enseguida la verán, antes de que Sir Richard explote de pasión.
Bu yüzden, iş üzerinde yakalamak kısmı başarısızlığa uğradığı için... incinmiş onur kısmını biraz abartarak... ihtiras ateşi kısmını yasanın gereğine yeterli hale getirebilirim.
Estaba claro, por eso, que faltando la flagranza, era necesario exagerar la mano del honor ofendido... para que el estado de ira alcanzase la intensidad requerida por la ley.
Tom, geçmişte seni defalarca affettim gençliğinin ihtirasına göz yumup, olgunlaşırsın diye umdum.
Ya te he perdonado demasiadas veces movido de compasión a causa de tu juventud y esperando que mejoraras.
Geçmişinizde ihtiras ve göz kamaştırıcı olaylar olmuş.
Y su pasado es ardoroso y fascinante.
Nerede senin ihtirasın, azmin?
¿ Dónde está tu empuje? ¿ Dónde está tu ambición?
Nefsimi, görevimin... ve ihtirasımı, saygınlığımın üzerine koyarak.
Priorizando el deseo por sobre el deber... y a la ambición por sobre la dignidad.
Ondaki ihtiras hoşuma gidiyor.
Me encanta su apasionamiento.
Yaratılmak için güçlü bir ihtiras ile doğdum.
Yo nací con una fuerte pasión por crear.
Buraya benimle dönmen ihtirasından başka bir şeyden kaynaklanmıyor, değil mi?
No has vuelto conmigo impulsado por una loca pasión, ¿ verdad?
Olumsuz tarafı, sizin tabirinizle, düşmanlığı, ihtirası, vahşiliği.
El lado negativo, al que llaman hostilidad, lujuria, violencia.
Tipik bir aktris. Bir sürü küçük rol ve çok fazla ihtiras.
Una actriz típica... demasiados papeles pequeños y demasiada ambición.
Bunun anlamı ihtiras, amaca odaklılık.
Indica ambición y determinación.
Birden tüm formaliteleri bir kenara bıraktı... -... onun ateşi, ihtirası. - Aman tanrım...
De repente puso de lado las formalidades y hubo fuego, hubo pasión.
Birden bende aynı... ateşi ihtirası... içimde hissettim.
De repente hubo un fuego igual una pasión igual en mí.
Korku ve ihtiras olmadan yaşayalım.
Viviremos sin temor y sin codicia.
onun kanını kaynatacaktır kemirici tanınmayan ihtiras başka bir deyişle...
Su pasión será desenfrenada... lujuriosa.
Ve sen, büyük Hanımefendi, tüm ızdırabı aydınlatan ihtiras parıltısındaki... gözleri seçeceksin.
Y tú, Gran Maestra, elegirás los ojos en los que el brillo del deseo ilumine todo el sufrimiento.
Ama eğer gözlerin ihtirasın cehennem... ateşinin parlaklığını yansıtırsa.
Pero solo si tus ojos reflejan el brillo del fuego infernal del deseo.
İhtirasın beni korkutuyor.
Vaya, tu pasión me asusta.
İhtirası artık ortadan kalktı.
Su pasión acabó.
İHTİRAS
LA SED
İhtirasın borcu ödendi.
Se ha saldado la deuda de la ambición.
İhtiras denir mi buna?
¿ Esto fue ambición?
" İhtirasın Yok Oluşu.
" Muere la pasión.
Kate, bu oyunun başlığı, İhtirasın Yok Oluşu.
Kate, el título de la obra es Muere la pasión.
"Bu gece, İhtirasın Yok Oluşu perdesini açarken..." "... ben çok, çok uzakta olacağım. "
" Esta noche se levanta el telón de Muere la pasión mientras yo estoy muy, muy lejos.
"İhtiras ateşi" eşittir "iş üzerinde yakalamak" artı "incinmiş bir onur"
Estado de ira igual a Flagranza, más honor ofendido.
"İhtiras" dersem ne dersin?
Pero si dijera "ambición", ¿ qué diría?
İhtiras.
Objeto de placer.
Taze meyve. İhtiras.
Fruta fresca.
İhtiras diyorsan, hayır. Bunun hiç sonu yoktur.
Con pasión, no, pero la pasión no dura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]