English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Ikram

Ikram traducir español

3,100 traducción paralela
Gelin size bir içki ikram edeyim.
Adelante. Les conseguiré algo para beber.
Hadi yüzünü ateşle bürüyelim ve bu insanlara New York stili sosisli ikram edelim.
Ahora, encendámoslo y sirvamos comida al estilo de Nueva York.
Neden mutfağa gitmiyorsunuz, size bir şeyler ikram ederler.
Por que no pasa por la cocina, y ahí le van a servir lo que usted quiera.
Fondü ikramını da halledebilseydik başarılı bir hikâyemiz olurdu.
Si vendieramos la funde sería un éxcito,
Hastanın eşyaları ve dosyası. Hemşire Wendy'nin ikramı.
Las pertenencias del paciente y este gráfico, cortesía de la enfermera Wendy.
Mısır şekerinden yapılmış ufak bir ikramı seversiniz dedim.
Pensé que le podría gustar una delicia de dulce de maíz.
Bana kahve ikram etmişti.
Me ofreció café.
Her kahve ikram eden adam mı kaçırıyor?
¿ Si ofreces café, eres un secuestrador?
Yok bir şey. Kendim ikram etmek istedim sadece.
Sólo quiero servirte una copa, hermano.
Küçük işletmeçiler, catering ( ikram ) ve temizlik işlerini alabilme umuduyla bu işe para yatırdılar.
Las pequeñas empresas pusieron su dinero, con la esperanza de conseguir el catering y los contratos de limpieza.
Patlamış mısır ve soda ikram etti.
Él compró palomitas y una soda.
Size biraz çiğ penguen ya da baharatlı penguen rulosu ikram edebilir miyim?
¿ A alguien le gustaría un poco de tártaro de pingüino? ¿ o quizás un rollo picante de pingüino?
"Sana viski ikram etmeyi denedim ; lakin hiçbir yararı olmadı."
# Traté de darte whisky pero no funcionó #
Mösyö, size bir sey ikram edeyim mi yoksa beklemeyi mi tercih edersiniz?
Señor, ¿ le atiendo? ¿ O prefiere esperar?
Önemi yok. Sana ne ikram edeyim?
No es problema.
- Bana bir içki ikram edecek misin?
¿ Me vas a ofrecer algo de beber?
Kava ikram ettiniz. Daha fazlasına gerek yok.
No tienes que darme nada más.
Size içecek bir şey ikram edebilir miyim?
¿ Puedo ofreceros algo de beber?
Efendim, tüm konuklara ikram etmeliyim.
Caballero, los canapés son para todo el mundo.
Sana benzedrine, dexedrine, kafein ya da nikotin ikram edebilirim...
¿ Puedo ofrecerte bencedrina, dextradine, cafeína, nicotina?
Otel müdürünün ikramı.
Es una atención del Gerente del hotel.
Ve bu yüzden sana kahve ikram etmeyeceğim.
Y por eso hoy no recibirá ningún café.
Bu hiç beklenmedik bir ikram oldu.
Este es un gusto inesperado.
Ev sahibi havalı arkadaşlarını davet edecek. Biz de senin votkanla yapılmış kokteylleri ikram edeceğiz, kamuoyu oluşturacağız.
El invita a sus amigos con clase y nosotros servimos bebidas gratis, hechas con tu vodka, generando murmullos.
- Bir şey ikram edebilir miyim?
- Amigo. - ¿ Puedo ayudarlos en algo?
Köylülere lüks şeyler, tüketim malzemeleri ikram eder.
Les ofrece a los aldeanos lujos y bienes de consumo.
Bizim ikramımız.
Nuestro trato.
Ama bunda, tüm sistem sizi kendi ofisine çağırıp oturmanızı istiyor, size bir fincan çay ikram ediyor... sonra yardıma ihtiyacınız olabileceğini çok kibar bir şekilde öneriyor.
El sistema te llama, te invita a su oficina... Te hace sentar, te sirve una taza de té... Y en ese entonces, muy amablemente, sugiere que, quizás, necesites ayuda
Peki, size ucretsiz bir icki ikram etmeme izin verin lutfen Pan Am nezaketi.
Bueno, permítame ofrecerle una bebida gratis, por favor, cortesía de Pan Am.
Bir daha düşündüm de, bu seferlik müessesenin ikramı olsun. - Evet.
Pensándolo mejor, esta ronda la invita la casa.
Belki o sana yiyecek-içecek ikramı konusunda, Çiçekçi konusunda ya da açılış töreni için yardım edebilir.
Bueno, a lo mejor él puede ayudarte con el catering, y con la floristería, y...
Onlara şarap ve yemek ikram edip, üzerlerine tarım ilacı mı püskürteceksin?
¿ Cenan, beben vino y las rocías con pesticida para malezas?
Harika bir mal ikram etti.
Hasta gastó en el bueno.
Evimizin ikramı.
Cortesía de la casa.
Eğer baban buraya gelseydi ve ona çeşme suyu ikram etseydim. Tanrı korusun! Son saçımı da çekiverirdi!
Porque si viniera tu padre y le ofreciera agua del grifo Dios no lo permita, me arrancaría hasta el último pelo.
- Bayan Bless'e içecek bir şeyler ikram edin.
- Soy Yardley Acheman.
Evde ikram edecek pek bir şey olmadığı için çok utanıyorum.
Estoy avergonzado pues no tengo mucho que ofrecer en la casa.
Sana ne ikram edelim?
¿ Qué te puedo ofrecer?
Size çay ikram edebilir miyim?
¿ Quieres un té?
Size ikram edeyim.
Tengo algo para ti.
Bu imza töreni için tüm ikramı ve mafroomu tedarik edecek olmanın ne büyük bir onur... - Evet, elbette. -... olduğunu anlatamam bile.
No sabe el honor que es proveer toda la comida y los mafrums para este evento.
Dur, törendeki ikramı onun şirketi sağlıyor.
Su compañía proveerá la comida.
İçine birkaç tane çikolata kaplı kurt üzümü koydum, müessesemizin ikramı.
Le añadí bayas cubiertas de algarroba.
Uyuşturucu testi. İkramım olsun.
Test de drogas aleatorio, cortesia de El Hombre.
Standart zırvalıklar. İkramım olsun.
Pendejada estándar, cortesía del hombre.
İkramım.
Yo pago.
- İkram etmek mi?
¿ Hermano?
Benim ikramım.
Yo invito.
Size ne ikram edebilirim?
¿ Puedo ofreceros algo?
İkramı unutmayın.
Y trae un refrigerio.
İkramımız olsun, teşekkürden say.
Cortesía de la casa, por lo que hizo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]