English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Incite

Incite traducir español

51 traducción paralela
Amerakalılar ve Kanadalılar arsında rekabet çıkarmak.
Incite la guerra fronteriza, por así decirlo entre los americanos y canadienses.
Verdikleri ceza sayesinde çocuklarının doğruyu hatırlayacağını ümit ederler.
Esperan que ese castigo incite al niño a recordar.
Üzerime ellerine geçeni, ayakkabı kalıpları attılar, kuduz köpekler saldırdılar.
Tiran cosas, disparan comprimidos en mí, Incite a atacar a los perros en mí.
Onu, onun üstüne koymuştum, değil mi?
lo incite a eso, ¿ verdad?
Lütfen ona yüz vermeyin.
No la incite a hablar de lo mismo.
Asla aklına gelmeyen şeyleri yaptırmalı.
Alguien que te incite a hacer cosas que nunca harías.
Kalkan jeneratöründeki girdi yüklemesini ikna edecek olan alt programı çalıştırmalıyım ham elektriği kullanılabilir güce azaltmak için.
Necesito ejecutar una subrutina que incite a los búffers de entrada del generador de escudo a que atenúen la electricidad salvaje en una energía utilizable
Kalkan jeneratöründeki girdi yüklemesini ikna edecek olan alt programı çalıştırmalıyım ham elektriği kullanılabilir güce azaltmak için.
Necesito ejecutar una subrutina que incite a los búffers de entrada del generador de escudo a que atenúen la electricidad salvaje en una energía utilizable.
Kanna'nın Tokyo halkını ateşleyeceği ve kendisiyle birlikte başkalarının da hayatını harcayacağı asla aklıma bile gelmezdi.
Que Kanna incite a la gente de Tokyo a desperdicie frívolamente sus vidas al igual que la suya, es algo que no puedo ni imaginar.
Ama son 24 saat içinde, bir uçuşa engel oldum, Şamaldas'ın küllerini neredeyse kanalizasyona yolladım,... ve düğünden gelin kaçırdım.
Pero en las ultimas 24 hrs había aterrizado un avión, casi tire las cenizas de un difunto a la alcantarilla, e incite a una novia a fugarse de su boda!
O yılda, bir zincirleme olaylar, doğal afetler, savaş, ekonomik sistemlerdeki çökmeler... öyle bir sistem ki güçlü, fakat aynı zamanda çok kırılgan ve bağımlı.
Es el año, que puede desencadenar la cadena de eventos en donde la catástrofe natural incite una guerra, derrumbe algún aspecto de la economía, en donde el sistema, que es en un sentido tan robusto, pero también tan frágil e interdependiente.... creo que el 2012,
Karanlık, tehlikeli, heyecan verici skandallarını beraberinde getiren her gittiği yerde seks ve belayı harmanlayan ve gerçekten, gerçekten kocaman sanat saygısı olan birini.
A veces deseo conocer a alguien que me llene, ¿ entienden? Alguien oscuro, peligroso y excitante que llegue en una nube de escándalo, y que a donde vaya, incite al sexo y cree problemas. Y que tenga una enorme...
Kendini kaptırabileceğin birini istedin. Karanlık ve gizemli birini. Skandallarını beraberinde getiren ve her gittiği yerde seks ve belayı harmanlayan birini.
Quieres a alguien que te entienda, alguien oscuro y misterioso que llegue a la ciudad en una nube de escándalo y qyue incite al sexo y cree problemas.
Onunla savaşmayı ben seçtim.
Yo la incite a pelear.
Niye panik yaratacak bir resim göndersin ki?
¿ Por qué él mandaría una foto que incite al pánico? . - ¿ Quién es él?
Birilerinin onu taklit etmesi küçük bir deliliğe bakar.
Solo hace falta que un loco les incite para que se repita su conducta.
Buna karşı gelmeyi deneme.
No me incite a desobedecer.
Beni incite...
No me hagas da...
"Beni korkutan ne?" "Ne incite bilir?" İşte, söylemiştim sana.
¿ A que le tengo miedo? ¿ Qué daño puede hacer? Bueno, ahí lo tienes.
Hulk kötü biri değil, bazen insanları incite biliyor değil mi?
Hulk no es malo, pero a veces lastima a las personas, ¿ cierto?
Belki bu onu tahrik eder.
Tal vez esto lo incite.
Fakat sempati sahibi bir kulağa cinayet fısıldayacak küçük bir kuşu varsa...
Pero si tuviera un pajarito que incite al asesinato a un simpatizante...
Tanrı'nın otoritesine karşı... isyana teşvik eden sahte peygamberler, ölümle yüzleşecektir.
Cualquier profeta falso que incite la rebelión contra la autoridad de Dios... será condenado a muerte.
Şiddete azmettirmeye yönelik herhangi bir yazı ya da hükümete karşı başka bir gerçek saldırı olursa.
Cualquier escrito que incite a la violencia, o también cualquier otra ofensa en contra el gobierno.
Halkın öfkesini arttırmak için ne gerekiyorsa yap.
En una dirección incite la ira de la gente como sea posible...
Neticede, dövüşmesini söylediğim için, onu o yapan benim.
Yo le convertí en lo que es. Le incité a boxear.
Kendi hâlimde, dertsiz yaşarken beni alıp bu çileli mevkiye getiren Tanrı adına yemin ederim Majestelerini, Clarence Dükü'ne karşı asla kışkırtmadım. Aksine, hep onun hakkını savundum.
¡ Por Dios, que me elevó a esta grandeza desde el seno de una existencia satisfecha, juro que nunca incité a Su Majestad contra el duque de Clarence, sino que he sido el mejor defensor de su causa!
Başlangıçta, cesur yoldaşların küçük bir toplantısıydı, ve savaş içimizdeki şevki dışarı fırlattı.
Al principio, reuní a un pequeño grupo de valientes camaradas, al los que incité en contra del fervor por la guerra.
- Ramses'i zorladım. - Ve böylece sorumlu benim.
Yo incité a Ramsés, yo soy el responsable.
İlk olarak, şu büyük aptal bakışlı adamın anahtarlarla gelmesini sağlamam gerek... sonra bir kere tuzağa düştüğünde... doğru anı bekleyeceğim ve üzerine atılacağım!
Primero, tengo que llamar la atención de ese grandote tonto con la llave. Entonces, una vez que lo incité a entrar, espero el momento para saltar sobre él.
Sanki prezervatif dağıtmışım gibi davranıyorsunuz.
No les incité a nada. Actúan como si hubiera entrado lanzando condones al aire.
Ona zorla yaptırdım.
Lo incité a hacerlo.
ve çağrımı nasıl yanıtladılar! İsyancıların, Tanrı'nın yasası dışında olduklarını söyledim.
Incité a los príncipes para que hiciesen algo y ellos respondieron a mi llamado.
O sağcı pislikleri bir Amerikan bayrağını yakmaya sevk etmem kariyerimin en büyük başarısıdır.
¡ Yo incité a estos cabrones de la derecha a quemar la bandera americana! Ese es, a mi parecer, el golpe maestro de mi carrera.
Artı, bunu yapması için onu cesaretlendirmiştim.
En cierto modo, yo la incité a hacerlo.
Hegemon, hayatım boyunca tapınağı yıkmaya hiçbir zaman niyetlenmedim kimseyi de böylesine delice bir iş için kışkırtmadım.
Hegémono, nunca en mi vida he pensado destruir el edificio del templo o incité a alguien a ese acto sin sentido.
Dediğim gibi, Hegemon kimseyi böyle şeyler yapmaya zorlamadım.
Repito, Hegémono : no incité a nadie a tales actos.
İstediğin gibi o kızı ortaya çıkardım.
Incité a la hermana tal como lo ordenaste.
Sanırım ona birazcık umut verdim.
Creo que le incité un poco.
Onu bun azorladım.
Lo incité a hacerlo.
Ben sadece yardım ve yataklık ettim, hatırladın mı?
Yo sólo ayudé y te incité, recuerdas
Onu tembihlemedim...
Yo no lo incité.
Bunun için diğerlerini de kışkırttım.
Incité a las otras a hacerlo.
Ben Rohan'ı kışkırttım.
Yo incité a Rohan.
Bu yüzden Tokyo halkından silahlı isyana katılmalarını istemiştim.
Así que incité al alzamiento armado a la gente de Tokyo.
Onu ayartmadığıma ya da başka bir şey yapmadığıma göre bu da yollu olmadığımı kanıtlar.
Claramente no lo incité ni nada como eso lo cual prueba que no soy una histérica.
Biliyorum, onu beceremediği numarayı yapmaya teşvik ettiğimi düşünüyorsun.
Sé que piensa que lo incité a realizar un acto que no podría lograr.
Seni bir şeye zorlamadım.
Yo no te incité a hacer nada.
Evet, pekala, tamam. Onun eğlenmesini sağladım.
Sí, vale, bien, le incité a divertirse.
Deşarj olmasını sağladım.
Le incité a relajarse.
Gülmesini sağladım. Bununla ilgili bir problemin mi var?
Le incité a reírse. ¿ Tienes algún problema con eso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]