English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Inevitable

Inevitable traducir español

2,291 traducción paralela
ilişki ilerler ve Derek kendi yaşıtı biriyle tanıştığında da kaçınılmaz son gelmiştir.
La relación llega a su conclusión inevitable cuando Derek conoce a alguien más cercano a su propia edad.
" Hastanın zihinsel çöküşü kaçınılmaz ve tedavi edilemez.
" El declive mental del sujeto es inevitable e irreversible.
Bazı şeyler kaçınılmazdır...
A veces, es inevitable.
Ayrıca Twayne ile evleneceğim başından beri aşikardı.
Además, siempre ha sido inevitable Que acabaría con Twayne
Evet, kaçınılmaz, doğru?
- Sí, es casi inevitable, ¿ verdad?
Bu ilk yalanındı bu kaçınılmazdır.
Esa fue tu primera mentira. Es inevitable. Vas a envejecer, pero Stefan no.
Bunun olacağını biliyordun.
Sabías que esto era inevitable.
Yine de bir sivilin yapacağınız operasyona katılmasının kaçınılmaz olacağı zamanlar olabilir.
.. en las que tener a un civil en una operación.. .. es inevitable.
- Arzuların kaçınılmaz çaresizliği.
- La inevitable desesperanza del deseo. - Si.
Bu kaçınılmaz.
Es inevitable.
Bu daha iyi bir çözüm yolu. Mal varlığını korumuş olursun.
Sería una salida elegante, excepto por el inevitable embargo de sus cuentas.
Bu, gezegenimizin kaçınılmaz kaderidir.
Este es el destino inevitable de nuestro planeta.
Neden kaçınılmaz olanı inkâr ediyorsun?
¿ Por qué, Matt? ¿ Por qué niegas lo inevitable?
Çünkü kaçınılmaz değil.
Porque no es inevitable.
Tırmalaması neredeyse kaçınılmaz.
Un arañazo es casi inevitable.
Çünkü, Morfogenez üzerine kırılma yaratan raporundan az sonra, korkunç ve bütünüyle kaçınılmaz bir trajedi hayatını mahvetti.
Porque poco después de su trabajo pionero sobre morfogénesis, una tragedia terrible e inevitable destruyó su vida.
Buraya gelmeniz kaçınılmazdı.
Perecía inevitable que aparecieran por aquí.
Ama değişim kaçınılmazdır.
Pero el cambio es inevitable.
Değişmeyen tek şey değişimdir.
Inevitable. La vida está llena de cambios.
Önceden söyleyeyim, gereksiz savaşlara girmeyin.
¡ Dejemos las cosas claras! No se enfrenten a ellos al menos que sea inevitable.
Cato için yenilgi kaçınılmazdı.
Para Cato, la derrota era inevitable.
Kaçınılmaz boşanmaları gerçekleştiğinde iade etmen zor olur.
Lo hará mucho más duro para volver después de su inevitable divorcio.
Buradan sonra da bütün bunların tamamen bir hata olduğu sonucuyla yüzyüze geleceksin.
Y a partir de ahí... hay un corto paso hacia la inevitable conclusión... de que todo esto... fue un error.
Felaket kaçınılmaz.
La catástrofe es inevitable.
Maaş artışı, asistan, kaçınılmaz büyüklük kompleksi.
El aumento, el ayudante, el inevitable complejo de superioridad.
Mecbur.
Es inevitable.
Kendini basın özgürlüğüyle ilgili bir söylev dinlemeye hazırla.
Preparación para el arenga inevitable la libertad de prensa.
Bu kaçınılmaz bir durum.
Es inevitable.
Bu kaçınılmaz bir şeydi.
Eso fue inevitable.
Aramızdaki bu ilişki şimdi daha çok anlamlı geliyor.
Vaya, nuestro reencuentro era realmente inevitable.
Kaçınılmaz sonu kabul ediyorum.
Estoy aceptando lo inevitable.
Bana göre bu arabanın göle uçması kaçınılmaz.
Como lo veo, es inevitable que el auto va a terminar en el lago.
Bu kaçınılmaz Neil, güven bana.
Es inevitable Neil, confía en mí.
Bunun olması kaçınılmazdı.
Era inevitable de que esto pasara.
Kaçınılmazı geciktirerek.
Retrasando lo inevitable.
Muhtemelen bu, kaçınılmazdı.
Hola. Bueno, supongo que debía ser inevitable.
- Kaçınılmaz olaylardan önce.
Antes que pase lo inevitable. Sí.
Günün her anında, kaçınılmazı ertelemek için vücuduma işkence etmek için mi?
Torturando mi cuerpo día tras día, ¿ sólo para prolongar lo inevitable? .
Bu da bizi kaçınılmaz sonuca yönlendiriyor.
Lo que nos lleva a la conclusión inevitable.
Aklıma ilk gelenler, aşkın gereksizliği, aileki hayal kırıklıkları, ölümün kaçınılmazlığı.
Bueno, lo que viene a mi mente es lo fútil del amor, la decepción de la familia y lo inevitable de la muerte.
Eğer kaçınılmaz olan şu anki durum ise, sana katılıyorum.
Te daría la razón si "inevitable" significara "hoy".
Bu olaya karışmak istemiyordum, ancak koşullar bunun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
Tenía la esperanza de no involucrarlo en esto, pero las circunstancias son tales que parece inevitable.
Fakat muhteşem bir süre yapıyordum... ta ki kaçınılmaz bir durum olana kadar.
Pero yo estaba haciendo un buen tiempo hasta que sucedió lo inevitable.
Çarpışmalar kaçınılmazdı.
Era inevitable que ocurrieran colisiones.
Tabii ki, en başarılı sonuç, rehineleri korumaktır ancak önlenemez şeyler olur da, bazı rehineleri kaybedersek, yapacak bir şey yok.
Por supuesto, el mejor resultado es la protección de los rehenes... pero si sucede algo inevitable y perdemos algunos rehenes... no tenemos otra opción.
Sizlerin güvenliğinden emin olmak için,... kendim de bu oyuna dahil olacağım.
Por la seguridad de todos, esto es inevitable. También decidí participar con todos ustedes. ¿ Qué es eso?
Hemen aşağıda en az üç binaya çarpması, kaçınılmaz görülüyor. Burada yerleşmiş bulunan gaz depolarına da çarpacak.
El impacto contra 3 de los edificios situados debajo sería inevitable, al igual que el contacto con los tanques de almacenamiento de combustible.
sonra kaçınılmaz olarak kedi köpek gibi kavga ederler
Entonces empieza la inevitable pelea de gatas entre la enfermera y la Dra. Monroe...
Bunlar benzerliklerinden dolayı kannabinoidler olarak adlandırıIıyorlar. Marihuananın kaderinde doğal partneriyle karşılaşmak vardı. Biz.
era inevitable que el cannabis encontrara a su compañero perfecto, nosotros te guste o no, cada uno de nosotros está biológicamente cableado para responder al cannabis estos receptores no están presentes en nuestro cerebro o en nuestro cuerpo, o el de cualquier animal
Bunun önlenemez olduğunu düşünmüyorum tabii.
No es que crea que es inevitable.
Her boyutta cisimler çarpışmalara mahkumdurlar.
Era inevitable que chocaran.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]