Interceptor traducir español
109 traducción paralela
Deneysel Avcı Uçağı.
interceptor experimental.
Müdahale merkeziyle direkt bağlantınız var.
Tienes línea directa con el mando interceptor.
Lanet olsun, evlat, Müdahale Kumanda Merkezi'ni arayamazsın!
¡ Diablos, hijo, no puedes llamar al mando interceptor!
Müdahale Kumanda Merkezi, ben Albay Maddox.
Mando interceptor, habla el coronel Maddox.
Avcı'yı görebiliyorum.
Veo al Interceptor.
Albuquerque dışındaki uçaklarımız radarlarında 2 UFO tespit etmişler.
El Escuadrón interceptor en las afueras de Alburquerque tiene dos objetos voladores no identificados en el radar.
Şuna bak, "Condor Interceptor".
Oh, mira, el "Interceptor Condor".
Dışarıda.
El Turbo Interceptor.
Avcı gemisi bir.
Interceptor 1.
Bu gemi bir Romulalı Önleyiciyi bile geçebilir.
Esta nave podría dejar atrás a un interceptor romulano.
Silahsız dövüş, Kanton'da genellikle yumruk işareti olarak belirtildiği için Lee, yeni yaklaşımına isim koyar, jeet kune do yumruk arasına girme yöntemi.
Ya que la palabra en cantonés para combate desarmado... se representa por un signo que muestra un puño... Lee nombra este nuevo enfoque "Jeet Kune Do" : "La forma del puño interceptor".
Kantonca, jeet kune do, yumruk arasına girme yöntemi.
En cantonés, "jeet kune do". - La forma del puño interceptor.
- Yumruk arasına girmek mi?
- Conque puño interceptor. O pie.
- O, General, X301 Yolkesen.
- Eso, General, es el interceptor X301.
Görüş Elementleri Gülüyor - İNTERSEPTÖR ]
INTERCEPTOR
Tam şüphelendiğiz gibi... bir interseptör. Evet.
Ya veo, un interceptor.
Özel Soruşturmalar ekibi şüpheliye bir interseptör yerleştirmek için fırsat kolluyordu... Özel
De acuerdo a Fukami, están esperando por una oportunidad para colocar un interceptor en el sospechoso.
Ve bir gözü Serano'nun başkanı üzerinde olan Fukami'nin gözünde de interseptör bulundu.
Y Fukami, quien está vigilando al presidente de Serrano, tiene un interceptor en el ojo.
Korkusuz bu suların en büyük gücüdür ama hiçbir gemi Avcı'nın hızıyla boy ölçüşemez.
El Dauntless es el poder en estas aguas, cierto. Pero no hay barco que iguale al Interceptor en velocidad.
Avcı'nın hızıyla hiçbir gerçek gemi boy ölçüşemez.
Bueno, no hay barco "real" que iguale al Interceptor.
Dediğim gibi, hiçbir gerçek gemi Avcı'yla...
Como dije. Ningún barco "real" puede igualar al Interceptor.
Denizciler!
¡ Marineros, regresen al Interceptor!
Kaptan! Avcıya yaklaşıyoruz.
Capitán, nos estamos acercando al Interceptor.
Aramızda ateşkes ilan etsek, ben Avcı'ya geçsem ve madalyonunu iade etmelerini sağlasam?
¿ Qué dices si levantamos una bandera de tregua? Yo me escabullo al Interceptor y negocio que te regresen tu medallón, ¿ de acuerdo? ¿ Qué dices a eso?
- Radar Subayı. Ayrıca GIB de denir.
Oficial de Radar Interceptor, o TDA, una "D".
En sonunda, iki yıl önce bir avcı uçağı geliştirdik ;
Con ese objetivo, hace dos años desarrollamos un híbrido de caza interceptor, llamado :
Niçin benim de bir cep telefonu dinleyicim yok?
"¿ Por qué no tengo un interceptor de móviles"
- İşte cep telefonu dinleyicin.
- Oh, tu interceptor de móviles.
Avcı uçağı, üsse dön.
Interceptor, regrese a la base.
Herhangi bir elektronik dükkanından cep telefonu dinleme cihazı alabilirsin.
Puedes conseguir un interceptor de móviles en cualquier tienda de electrónica.
İş işten geçene kadar, tek bir A.B.D Hava Kuvvetleri uçağı bile olay yerine yönelmiyor.
Ni uno sólo interceptor de las Fuerzas Aéreas dio un giro, hasta que era muy tarde.
İşte Bilgisayar'ımız bu yüzden var.
Es por lo que tenemos un interceptor.
Çoklu radyo frekansı önleyici, uzun menzilli, çok etkili.
Interceptor de radio multi-frecuencia, de largo alcance, muy eficaz.
İsmini Jensen Interceptor marka arabadan almış.
Lo nombraron por un auto, el Jensen Interceptor.
Jensen Interceptor.
Jensen Interceptor.
Bunu biliyorum. "Araya giren yumruk yolu".
Eso lo sé. Es el Camino del Puño Interceptor. ¿ Bruce Lee?
Ayaklı telefon dinleme cihazı gibisin.
Eres como un interceptor humano.
Alfa engelleme takımına katılıyorum.
Voy a unirme al grupo interceptor Alfa.
Bu bir cep telefonu dinleyicisi.
Este es un interceptor GSM.
Hükümete ait bir gemideyiz. Bu hücrelerde teröristleri tutuyorlar.
Estamos a bordo un buque interceptor del gobierno en una celda en la que detienen a terroristas.
Evet ve benim de bir sinyal bozucum var.
Sí, y yo tengo un interceptor de señales.
Potansiyel olarak bugüne kadar ki sezgisel yaşamda yapılmış en hızlı avcı uçağı.
Bueno, el interceptor es potencialmente la nave más veloz creada.
Onlara ateş ederken komedyeni avcı uçağına götür.
Yo atraeré el fuego mientras tú llevas al comediante de nuevo al interceptor.
Derim ki hızlıca Oa'ya dönelim, avcı uçağına GL'ler doldur ultra-çözücüyle geri dönüp onları siyah ve mavi oluncaya kadar tekmelemek!
Digo que vayamos a Oa, llenemos el interceptor con los LV que ella aguante... Regresemos en ultra warp y pateemos sus rojos traseros hasta que tengan moretones.
O dünyadan buraya gelirken böyle giyiniyor... Aha!
La usa en caso de que un terrícola se escabulla en el interceptor, mientras estamos en el espacio y diga : " ¡ Ah!
Ben avcı uçağı'nın içinde izleme cihazı buld ve yok etmek için yardım gerekiyor.
Encontré un dispositivo de rastreo en el casco del interceptor... Y necesito ayuda para removerlo.
Araba... Bundan istediğinizi biliyorsunuz.
Este, por supuesto, es un Jensen interceptor
Benim gözümdedemi bir interseptör varmış?
Así que también pusieron un "interceptor" en mi ojo.
Bir interseptör kullanarak. İnterseptör mü?
- Usando un "interceptor" - ¿ Un interceptor?
Bu basit bir ara parça.
Es un interceptor simple.
Bu bir Jensen Interceptor.
Excepto por una cosa...