English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Ipso

Ipso traducir español

48 traducción paralela
tarafımızdan başka bir işlem yapılmasına gerek yoktur, burada, önemsenmeye değmeyecek durumlar farklı, tabii ki, alıntı, alıntı sonu ve tekrar alıntı.
parecemos creer que apenas hace falta que procedamos a menos que recibamos un ipso facto que no sea insignificante en este momento. Comillas, comillas, cerrar comillas.
Doğal olarak.
Ipso facto.
Ayrıca Chester Purkey'nin özel dedektiflik lisansının..... iptal edilmesini talep ediyorum.
Más aún, solicitaré que revoquen la licencia, ipso facto, de Chester Purkey, detective privado.
"Pek sayılmaz efendim" demekle kastım, gerçek durumun her zaman fiilen, tersi ve sizin algıladığınızın tam karşıtı olabileceği.
Básicamente el decir "En realidad, no señor", es que la realidad es ipso facto, lo contraria y exactamente opuesta, de lo que percibáis.
Bilgisayar, eğer hemen o kapıyı açmazsan, ana veri bankalarına kocaman bir baltayla girişip, seni asla unutmayacağın bir şekilde baştan programlayacağım.
Ordenador, si no abres esa escotilla de salida ipso facto, Iré derechito a tu base de datos principal con un enorme hacha y te daré una reprogramación que nunca olvidarás ¿ Capisco?
Ipso facto, coitus interruptus!
Ipso Facto, Coitus interruptus.
Herhangi bir ıslaklığı ya da kokuyu anında rapor etmelisiniz.
Debe reportar cualquier cama húmeda o apestosa ipso facto.
Hemen işe başlayabildiğin için ne kadar.. .. müteşekkir olduğumu anlatamam.
Ni te diré cuánto te agradezco que puedas empezar ipso-facto.
Cyrus buna hemen yeşil ışık yakacak. Ona bu notları..
Cyrus nos dará la luz verde ipso-facto.
- Kesinlikle.
- Ipso-Facto.
- Hemen hallederim.
- Lo borraré ipso facto.
Demek ki söz konusu hayvan tehlikeli düşünülürse... gerçekten de tehlikeli olur!
Por lo tanto, si alguien le tiene miedo a un animal... éste se convierte, ipso facto, en fiera.
Muadil gerçeği ;
Res ipso de facto, quid pro, e pluribus penis.
Evet ama, en şu an için dememiştim.
- Sí, pero no ipso facto.
Banka soymaya kalksan, hemen yakalanırsın.
Roba un banco y te pillaran ipso facto.
Evet, Habious Corpus ve İpso Facto hakkında.
Sí, el habeas corpus. Y el ipso facto.
Eşyanın tabiatı gereği, güven telkin edildi...
Ipso facto.
Nerede olduğunu bilsem bir saniye bile durmazdım.
Si supiera dónde está, la iría a buscar ipso facto.
Senin gösterin kesinlikle imkansız.
Lo que su obra implica es ipso facto imposible.
Bu yüzden, haklı olarak, kesinlikle falan filan, sonuç olarak buradayım.
Ipso facto, Q.E.D., Blah, blah, blabbedy, blah, por lo que hay.
Sen banka için çalışıyorsun. Banka benim için, yani sen de benim için çalışıyorsun.
Tú trabajas para el banco, el banco trabaja para mí así que, ipso facto, soy tu jefe.
Hemen yapılmalı, Ed, yoksa kumarhaneye duman dolacak.
Debe hacerse ipso facto, Ed, o tendrás el casino lleno de humo.
Hayalet hükmü ile, sanki öyle söylüyorsun.
Ipso ghosto, es lo que pareces decir.
Tamam, belki sırf karıştırmak olsun diyeydi. Ama amacım karıştırmak değildi, kendimi eğlendirmekti.
Vale, quizá estaba fisgando ipso facto, pero mi meta no era fisgar, sólo entretenerme.
Bulup tekrar iletişime geçeceğim küçük federal. Kahin kaçar.
Compilaré datos y reconectaré ipso facto, pequeño G-Man.
Kral'ın vekili olarak sen, kendiliğinden Kral olacaksın.
Porque, como Lord Protector seriáis, ipso facto, Rey de Inglaterra.
Kaçınılmaz olarak, araba geri alınır.
Ipso facto, el auto regresa.
"Kaçınılmaz olarak" tanımını yanlış kullanıyorsun..
Utilizas el "ipso facto" mal. Es- -
Bu nedenle...
Ipso facto...
Bir kursa katılmıştım ve ordaki filozof adam diyordu ki bir konuya tarafsız yaklaşmak için o konunun zihinden ayrılmış olması gerekir ve hiçbir şey zihinden ayrı değildir ergo, ipso facto, Colombo, Oreo.
Atendí a una conferencia en la que el filósofo dice que para que algo sea objetivo, debe estar separado de la mente, y nada está separado de la mente... ergo, ipso facto, Colombo, Oreo.
O ölü, siz ise hayattasınız. Ergo, ipso facto, Colombo, Oreo.
Ergo, ipso facto, Colombo, Oreo.
Ergo, Ipso-Facto, Colombo, Oreo, yani uyuşturucu sorunu yoktu.
Ergo, Ipso-Facto, Colombo, Oreo, no tenía problemas con las drogas.
İş arkadaşlarımla birlikte bilimsel sorgulamaları da içeren tüm bilişsel bilimleri gerektiren küresel bilgi işleme hizmet eden nörobiyolojik substratların planını çıkartıyor olmam bile beni diğer tüm erbapların bir adım önüne koyuyor.
Mis colegas y yo estamos mapeando los sustratos neurológicos que originan el procesamiento global de información que se requiere para todo razonamiento cognitivo incluyendo la investigación científica, haciendo mi investigación ipso facto más importante en el ordo cognoscendi.
Özür dilerim ama büyük birleşim teorisi ile kalan her şeyi açıklayacak olmanın yanında aynı zamanda nörobiyolojiyi de açıklarsın.
Disculpa, pero una gran teoría unificada en la medida en que lo explica todo podrá ipso facto explicar la neurobiología.
Ama tereddüt ederiz, kendimizden şüphe duyarız, ve kaderimize hemen tepki veremeyiz.
Pero vacilamos, dudamos, no respondemos ipso facto a nuestro destino.
O halde bu durumda... bir tutuklama emri çıkartmaya... yetecek kanıtınız yok.
Bueno, entonces, ipso facto no tienen suficiente evidencia que constituya causa probable para una orden de arresto.
Brad, bu telefonların hepsine ihtiyacım var.
Brad, necesito que esos teléfonos salgan de las calles "ipso-facto".
Zorlayan görüşümdeki gerçeklere dayanarak ve ipso facto * gibi büyük kelimeler kullanarak, saygı çerçevesinde suçsuz hükmünün suçluya değiştirilmasini talep ederim.
Basándome en los hechos de mi convincente argumento, y usando grandes palabras, como ipso facto, respetuosamente pido que el veredicto sea no culpable de los cargos.
Ipso facto p- -
Ipso facto p- -
Bu sebeple, Ok.
Ipso facto. Arrow.
Ben de öyle düşünmüştüm. Yani gerçeklere bakacak olursak bu lanet olası ev onun evi değil.
Ipso facto ergo, no es su maldita casa.
Eğer öyleyse, ne olacak?
Si eso, ¿ entonces que? Ipso facto.
Tucker'ın saygın avukatı olarak... Kanunlarca avukat, danışman ve gönüllü avukatım, "ipso facto"...
Como el estimado abogado de Tucker, escudero-de-la-ley, consejero, pro Bono, ipso facto,
Kaygılanmalarını istemiyorum çünkü muhtemelen birinci lige alışkın değiller. Ama onlara Bay D. Brent'le ilgili önemli söylentilerin döndüğünü, bundan grubundaki herkesin yararlanacağını söyle.
No quiero preocuparlos, no deben estar habituados a las grandes ligas, pero hazles saber que hay alboroto en torno al Sr. D. Brent, ipso facto, a cualquiera de su equipo.
Acilen bir kargo göndermem gerek.
Necesito enviar un paquete ipso facto.
- Evet var! Ancak taraflardan üçüncüsü de ipso facto e pluribus unum! - Bu bir rezalet!
¡ Y la parte de la tercera parte es ipso facto e pluribus unum!
Sırf bundan dolayı Emmit'in ölümü sıradan bir ölümden daha trajik.
Así que, ipso facto, la muerte de Emmit es más trágica que la muerte de un despojo.
-... ve o tüm parasını- -
Y gastó ese dinero... Ipso facto, ad nauseam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]