Irıs traducir español
12,168 traducción paralela
Birlikte alış verişe çıkar pedikür yaptırırız.
Podemos ir de compras juntas, hacernos las uñas. Ya sabes, cosas de chicas.
Çavuş Willis, York'a gitmek için beni çarşamba günü dokuzda alacakmış. Mahkeme için.
Es el sargento Willis diciendo que me recogerá el miércoles a las nueve para ir a York.
Fakat bu evden hemen ayrılmalısın, derhal.
Pero de esta casa, se tiene que ir, inmediatamente.
Bence senin ülkenin diğer ucunda ki can sıkıcı bir üniversiteye gideceğini düşünerek kafa buluyorlar.
Es gracioso que crean que quieras ir a un colegio pretencioso al otro lado del país.
Alison o kadar utanmış halde ki şu aralar sadece kilise için dışarı çıkıyor.
Alison está muy avergonazada ahora solo sale de su casa para ir a la iglesia
Belki de onları bırakmalısın.
Entonces quizás debas dejarlas ir.
Ayakkabısız soğuk olmuyor mu?
¿ No hace mucho frío para ir sin zapatos?
- Gitmeye hazır mısın...
- Necesitamos reponer la quinoa, pasillo dos. - ¿ Lista para ir...?
Ne zaman olursa olsun, Cha Cha'ya gidip birer içki alalım derseniz, bana uyar.
Eh, si alguna vez quieres ir a Cha Cha's y tomar algo, cuenta conmigo.
Linds, Sam'e kıyafet sıkıntısında yardımcı olabilir misin?
Linds, ¿ puedes ir a ayudar a Sam con el armario?
Blair Cadısı'ndan sonra Düştüm peşine
* Tuve que ir a buscar a ese idiota después de la Bruja de Blair *
Kardeşimin yeni erkek arkadaşı yarışıyor.
El nuevo novio de mi hermana conduce. ¿ Por qué no ir?
O aptal partiye sırf Marcus incinmesin diye gideceğim.
Voy a ir a esa estúpida fiesta pero solo porque no quiero herir a Marcus.
- Evet, Polis mekânına uğrayıp mantı, patatesli pankek ve sıcak çikolata alıyorsun.
Sí, vas a ir a ese sitio polaco y pedir pierogis, tortas de patatas, y una taza de chocolate caliente.
İlmek nöro senkronizasyonuna hazır mısınız?
Necesito un ir, prohibida para neurosync puntada.
Tamam, şimdi konudan çok sapmış olabilirim ama belki de Liam'dan kaçtığın için eve gitmek istemiyorsundur.
Bueno, por lo que podría ser muy lejos de aquí. Pero tal vez usted no quiere ir a casa porque estás evitando Liam.
Yeni Enerji Gelişi Bakanı ve oldukça hamile karısı helikoptere binmiş. Açılış törenine gitmeyi bekliyorlar.
Tu nuevo Ministro de Desarrollo Energético y su mujer embarazada ya están en el helicóptero, y están esperándote para ir a la ceremonia de la primera piedra.
6 : 30 kalkış, 22 : 00 yatış.
Despertarse a las 6 : 30. Ir a dormir a las 22.00.
- Nereye gitmeye çalışıyorsun?
¿ Dónde estás intentando ir?
Eve gitmeye hazır mısın Stewie?
¿ Listo para ir a casa, Stewie?
Eh, ben küçük bir kızken, Sackett Sokağındaki Zayde'nin çatısına gidip güneşin batışını izlerdim.
Bueno, cuando era una niña, yo solía ir al techo de Zayde en la calle Sackett y ver la puesta de sol.
Yolculuğuna başlamadan önce..... karanlık güçlerin önünde gidip payına düşeni yapmalısın.
Antes de que puedas continuar tu viaje, primero debes ir a los poderes oscuros y llegar a un acuerdo.
Senin sekizinci sınıfı atlayıp doğruca liseye gitmeye hazır olduğunu düşünüyorlar.
Ellos pensan que quizás puedas saltarte octavo grado e ir directo a la secundaria.
Celie, düşündükte, A.J. bugün seninle takılabilir. Sınıfına gelir, yardım merkezine gidersiniz.
Así que, Callie, estábamos pensando que tal vez A.J. podía estarse contigo hoy... ya sabes, ir a clases y al centro de acogida.
Atış poligonuna gideceğim.
Voy a ir a un campo de tiro.
Connor'ın atış poligonuna gideceği için... çok heyecanlı olduğunu söyledi.
Connor está muy, muy entusiasmado por ir al campo de tiro.
Becky Simon'a mesaj atar mısın? Söyle oğlu ofiste onu bekliyor eve dönerken pizza ısmarlasın.
¿ Podrías mandarle un mensaje a Simon, diciéndole que su hijo lo espera en la oficina... y necesita pizza antes de ir a casa?
Eve gitme vakti. Eşyalarımı toplar mısın?
Tenemos que ir a casa, toma mis cosas.
Gitmeye hazır mısın?
¿ Listo para ir?
Louis, Harvey bizim hakkımızda üzgün olabilir,... ama sırf onu savunabilmek için insanları onun peşinden gitmeye teşvik etmek çok büyük bir hata.
Louis, Harvey podría estar molesto con nosotros... pero animar a la gente a ir tras él... sólo para que tú puedas cubrirle la espalda es un gran error.
Çünkü o kederini yaşarken, benim kurula gidip satışı erteleme kabiliyetim var.
Está sufriendo, tengo la capacidad de ir a la Junta a retrasar la venta.
Haklısın, gitmeden önce sana danışmalıydım ama kayıtlara geçsin, bana güvenmesi yerine ona güvenmemeyi tercih ederim.
Tienes razón, tendría que habértelo dicho antes de ir... pero para que conste, en lugar de que el confíe en mí... terminé confiando en él.
Sadece kendini kanıtlamış bir itfaiyeciyi mahvetmeyeceğim.
No estoy a ir meando en un bombero quien se ha probado.
Evine gitmelisin, bu delilerle birlikte çalışmamalısın.
Deberíamos ir a casa y no estar trabajando con estos locos.
Şimdi sırf o söyledi diye şaka gibi bir plana mı uyacağız?
¿ Y ahora vamos a ir a así nomás sólo porque él lo dijo?
- Kimi aramalısınız biliyor musunuz?
¿ Sabéis detrás de quién deberíais ir?
Selam Alice. Demek bu aralar kendini böyle tanıtıyorsun. Vegas'taki sığınma evine geldiğim için özür diledim zaten.
Hola, "Alice", ya que así es como te llamas ahora, ya me disculpé por ir al refugio en Las Vegas.
Eğer her gün alıyorsan, dikkatli olmalısın.
Deberías ir con cuidado, si la tomas todos lo días.
Tamam, hapishane ile görüşür, dış kamera görüntülerini isteyeceğim.
Muy bien, voy a ir a la prisión a por su material de vigilancia del exterior.
Bu demektir ki A'dan B'ye... gitmek için kozmik ışınlara kıyasla... bir enerji gerektirir.
Significa que tendrían que gastar más energía para ir del punto "a" al punto "b" comparados con los rayos cósmicos que se mueven en un eje.
Bir açıklama yapmalısın.
- ¿ Puedo ir? - No.
Arkadaşın Hindistan'dan sırf seni görmeye geliyor, almaya gitmen lazım yani.
Si un amigo viene desde India, deberías ir a recogerlo.
Arkadaşım Dave'de bilet varmış ama böbrek taşı olduğu ortaya çıkmış o yüzden gidemiyor.
- Mi amigo Dave tenía entradas, le aparecieron cálculos renales y no puede ir.
İşim bitince eve gideceğim, sevgili karımla kucaklaşacağım sonra iyi eleştiriler almış bir dizinin 3-5 saatini izleyip yatacağım.
Después del trabajo, quiero ir a casa a acurrucarme con mi esposa y mirar de tres a cinco horas de un drama aclamado por la crítica. Y después irme a dormir.
Havaalanına gitmeden önce Tickler's Barbecue'ye uğrayıp beyaz barbekü soslarından alabilir miyiz?
Antes de ir al aeropuerto, ¿ podemos pasar por la parrilla Tickler? Quiero comprar esa salsa blanca barbacoa.
Gidip Emma konusunda yardımcı olmalısın.
Deberías ir a ayudarles con lo de Emma.
Sınır Koruma'ya gideceğim.
Voy a ir a Aduanas.
Hiçbir şeyin asla yanlış gitmeyeceğine dair garanti istiyorsun. Bunu sana veremem.
Si quieres garantías de que nada va a ir nunca mal, no puedo dártelas.
Pısıp oturacak mıyız?
¿ ir a casa?
Bir dakika içinde öğreneceğiz,... çünkü gidip yarış orospuları gibi işeyeceğim.
Bueno, lo vamos a averiguar en un minuto porque estoy a punto ir a mear como una puta de carreras.
O kadar sıkıntıya girmeden önce. eğer Bayan Greggs. Bay Harrison ile
Bueno, antes de eso, si la Sra. Greggs dice que llevó un arma... al ir a ver al Sr. Harrison, eso es premeditación...