English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Izlemek

Izlemek traducir español

8,372 traducción paralela
- Stephen King'in filmlerini izlemek de yok artık!
¡ Y no mas películas de Stephen King!
Bütün gün burada durup çeşmenin yansımasından kalçalarını izlemek isterdim ama biraz meşgulüm.
Me quedaría todo el día... mirando el reflejo de tu trasero en el bebedero... pero estoy ocupado.
Oh, ve abine başkan şehrin anahtarını veriyor, eğer izlemek istersen diye söyledim.
Ah, y se le esta dando a tu hermano las llaves de la ciudad por el alcalde, si quieres verlo.
Onlar sadece pizzalarında jambon isterler. Onlar gençlerin televizyon yarışmalarında başarısız olmalarını izlemek isterler.
Quieren ver a los adolescentes eliminados en los concursos de televisión.
Ama psikopata gelince farklý yaklaþýmlar izlemek gerekiyor.
Pero con una psicópata desquiciada debes tomar otro camino.
Sadece izlemek isterdi.
Sólo quería ver.
Işığının kararışını izlemek istiyorum.
Quiero ver tus luces apagándose.
Bir süre izlemek ister misin?
¿ Le importaría mirar un momento?
Ama eğlenceliydi seni kanaman varken izlemek.
Pero fue divertido... verte sangrar.
Lee Marvin'in oynadığı bir şey izlemek istiyorum ama ne halt ettiğimi bilmiyorum.
Quiero ver algo con Lee Marvin, pero no sé qué diablos hago.
Benimle izlemek zorunda değilsin.
No tienes que verlo conmigo.
Programı sensiz izlemek çok tuhaftı.
Fue extraño ver el programa sin ti.
Hayır, Robert arkadaşlarıyla dışarı çıkacak, yani izlemek zorunda kalmayacak.
No, Robert saldrá con sus amigos justamente para que no tenga que verlo.
- Devamını izlemek istiyor musun?
- ¿ Quieres ver el resto?
Bu kadar kisa surede hepsini izlemek kolay olmaz.
Es difícil rastrearlas con una ventana tan pequeña.
Bir gün, eğer şartlar elverirse sizinle görüşmek ve Ejder'in gücüyle birleşmenizi izlemek isterim.
Algún día, si las circunstancias lo permiten, me gustaría encontrarme con usted y verle... transformado con la fuerza del Dragón.
Dünyayı onun kızıl sisinin ardından izlemek fevkalade.
Es algo magnífico, ver el mundo a través de su niebla rojiza.
Beysbol izlemek istiyorum.
Quiero ver el baseball.
Onun beni öldürüşünü izlemek niyetinde misin?
¿ Pretendes ver cómo me mata?
Onun seni değiştirişini izlemek niyetindeyim.
Pretendo ver cómo te transforma.
Filmi izlemek muhteşem olacak fakat eylemin kendisi kadar değil.
Ver la película será maravilloso, pero no tan maravilloso como el acto en sí mismo.
Ölmeni izlemek çok keyifli olacak.
Me encantará verte morir.
Ameliyatı izlemek isterim.
I-I-me gustaría observar.
Ama sevdiğin adamla birlikte olamıyorsun ve onun kelepçelenip götürülüşünü izlemek zorunda kalacaksın.
Pero no puede estar con el hombre al que ama, y va a ver como se lo llevan esposado.
Akşam rezil olmanı izlemek daha zevkli olacak.
Será más divertido verte fracasar esta noche.
- Gece Haberleri'ni izlemek yok artık!
¡ Basta con el noticiero nocturno!
Tek yapması gereken saatin geçmesini izlemek.
Todo lo que tiene que hacer es ver el reloj avanzar.
Yoksa bekleyip güneşin doğuşunu mu izlemek istiyorsun?
¿ O quiere esperarse a ver el amanecer?
Zafer anımı izlemek için.
Para ver mi momento de gloria.
Kendimi, Ashley'nin bir orangutanla yiyişmesini izlemek zorunda olacağım bir işkencenin ortasına atmayacağım.
No me torturaré mirando A Ashley besuqueándose con un pastel de carne.
- Biftek yiyişini izlemek Bernstein'in Candide uvertürünü izlemek gibi.
Verte comer ese bistec es como ver a Bernstein dirigiendo... -... la obertura de "Candide".
- Tabii izlemek istemiyorsan.
- A menos que quieras mirarlo.
Cinsiyetçi yorum yüzünden mi daha fazla izlemek istemiyorsunuz?
- ¿ Es por el comentario sexista?
Sen öyle bir çocuktun ki elimden gelen en iyi şey senin bir şeyleri kendi başına öğrenip keşfetmeni izlemek oldu. Evet, ama bu çocuktan çocuğa değişir. Çünkü benim tecrübelerime göre annelik çok da kolay değildi.
Fuiste el tipo de hija en que lo mejor que pude hacer fue ver cómo te las arreglabas por ti misma.
Tüm yapmam gereken biraz takılmak, film izlemek ve şeker yemek.
Todo lo que tengo que hacer es salir, ver películas y comer golosinas.
Yanışını izlemek benim için büyük bir zevk olacak.
Será un placer verla arder.
Sevdiklerinin yok oluşunu izlemek için önden bir koltuk kazandın.
Asientos de primera fila para ver cómo todo y a todos los que has amado son destruidos.
Yanışını izlemek benim için büyük bir zevk olacak.
Será un placer ver cómo se quema.
Bu tıpkı senin farenin bir kaleme kerkinmesini izlemek gibi.
Esto es como ver tu jerbo encorvar un lápiz.
Bir şeyler izlemek için eve televizyon almadık mı zaten?
Tenemos una tele grande para ver cosas en casa.
- Maçı yalnız başıma izlemek istedim.
Quería ver el partido solo.
Tahitililer'i izlemek, dalgayı izlemek gibidir. Palmiye ağacındaki rüzgarı, ağacın kendisini izlemek gibi.
Ver a tahitianos es como ver una ola, o el viento en la palmera, o la palmera por sí misma.
- April, splinter izlemek için güçlerini kullanabilir misin?
April, ¿ Crees poder usar tus poderes para rastrear a Splinter?
İlk olarak, aptal ejderhaları izlemek ve yeni liderlerinin topal kafasına saldırmalıyım.
rastrear a los estúpidos Dragones y aplastarle la cabeza a su estúpido nuevo líder.
Cidden burada oturup Jack'in uyuyup ayılmasını mı izlemek istiyorsun?
¿ Realmente quieres estar aquí mirando a Jack como se le pasa?
Film izlemek ister misin?
¿ Quieres salir a ver una película? - Estoy ocupada.
- İzlemek ister misin? - Evet.
- ¿ Quieres ver?
Güneşin doğuşunu izlemek için erkenden kalkardık bir de.
Nos levantábamos pronto para ver el amanecer.
Araba kazası gibiydi resmen. İzlemek istemedim ama gözlerimi de alamadım.
Era como un accidente de coche, y yo no quería mirar,
Koca adamların oyuncaklarıyla oynamalarını izlemek çok zevkli.
Es tan divertido ver a hombres adultos jugar con sus juguetes.
İzlemek için can atıyorum.
De hecho, me muero de ganas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]