English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Içime

Içime traducir español

2,401 traducción paralela
* Bunu başarabileceğime dair bir his doğdu içime *
* Tenía la sensación que lo vería claro. *
Bu evlilik hiç içime sinmedi.
Nunca estuve segura acerca de este matrimonio.
Öylece içime kapandım.
Me encerré en mí mismo.
Bana en çok ihtiyacının olduğu zamanda içime kapandım.
Me encerré cuando más me necesitabas.
Bu iş tam olarak içime sinmiyor, aksiyonun ve heyecanın dışında.
Sin embargo, este trabajo no me llega a las entrañas, excepto por esta gran sensación de acción.
Tişörtümü içime sokmak zorunda mıyım.
¿ Me meto la camisa adentro?
Fakat şu şeyi içime sokacak olursan bunların hepsi uçar gider!
Pero si me clavas esa cuchilla, los pierdes.
Beni eve götür, bunları da içime koy.
Lleveme a casa, ponga cosas dentro de mi "
Demek kutsal bir yer, içime su serpildi.
Si es una tierra sagrada, Me siento más seguro.
Biliyor musun, ne zaman stüdyoya girsem, içime kötü bir şeyler olacağına dair bir his doğuyor.
Cada vez que entro en el estudio, siento que me abruma la fatalidad.
Hem de içime.
Bien adentro.
Zamanında içime şeytan girmişti, ilk elden tecrübem var.
Fui poseída por un demonio, así que tengo conocimiento de primera mano.
Sonra içime giriyor.
- Y luego, estaba dentro mío.
Kıza doğru baktım anne. Direk ona baktım. O da bana baktı içime bakar gibi.
Miré a la chica, bien en sus ojos... y ella me miraba... dentro de mí... como si quisiera algo, o quisiera que yo hiciera algo.
Havada asılı duran parfümün içime doluyor kendimden geçiyorum.
"Respiro su perfume, flota en el aire y me embriaga totalmente".
Ama içime girme tehlikesi olmadan yanına yaklaşamam ki.
Pero no puedo acercarme a ella sin ser poseída.
"Ellerini karnımın üstüne ve aletini de içime koyuyor."
"Sitúa sus manos en mi vientre y el demonio que está dentro de mí"
Eğer bir kocam olsaydı içime bir tohum koyardı ve bebeğim olmuş olurdu.
Bueno, si yo tuviera un marido, me plantaría una semilla y yo tendría un bebé.
Sonra içime bir korku geldi.
Y ahí llegó el miedo.
Ve her içime işlediğinde daha da derinleşti.
Y aún así, cuando me llega... es incluso más profundo.
Şey, bilirsin işte... Birden içime doğdu.
Bueno, ya sabes, sólo tuve el presentimiento.
- Sonuç güzel olacak, içime doğuyor.
Sí, ya tuve ese sentimiento en ese.
Eğer öptüm diyerek bitirirsen "lütfen içime gir" demekle aynı şeyi söylemiş olursun.
"Besos y abrazos" mejor ponle : "Por favor, tómame".
- Ne? - Resmen içime batırıyorsun.
Estás... estás clavándome tu... cosa.
Pazar günleri kilise sıralarımız dopdolu olurdu. Bazen anlayamadığım bir boşluk hissi.. .. nadiren içime düşüverirdi.
Y, sin embargo, en algunos momentos cuando todavía estos bancos se llenaban de fieles los domingos tenía una sensación de vacío que entonces no comprendía.
Neredeyse içime kaçıyordu.
Casi me lo metes dentro de mi blusa...
Bu tür duyguları hep içime attım şimdiye kadar.
Tengo tantos sentimientos dentro.
Bu benim daha da çok içime kapanık olmama sebep oldu.
Me encerré más en mí mismo.
Sonra içime kötü bir his doğdu ve terliklerimi giyip dışarı, dişi kediye bakmaya çıktım.
Luego me sentí mal, así que me puse las chancletas y salí a echarle un ojo a la gata hembra.
Yolda yürüyordum ve içime yersiz bir korku düştü. Bir tsunami oluyordu ve ben iyi bir yüzücü değilimdir. Bir de yanımda o olsaydı daha kötü olurdu.
Iba caminando por ahí, y tuve ese temor irracional de que iba a haber un tsunami y no soy muy buena nadadora especialmente si la tengo a ella y no era solo un tsunami de agua había palmeras, hoteles y descapotables
Benim içime koyacaklarda, yani... Ovv. Jeff, tıpkı sana benziyorlar.
Soy en quién van a meterlo, así que... Jeff, es igual que tú.
"Hepsi içime operasyonu" na sen ve Audrey hazırmısınız?
¿ Estáis Audrey y tú listos para "Operación todos en mí"?
Ormanda peşinizden gelmesi içime sinmemişti.
Es decir, no me sentí bien sobre él siguiéndote afuera en lo espeso del bosque
İyi ki bu kadar geç aradın da sidik kokusunu iyice çekebildim içime.
Gracias por tardar y dejarme disfrutar del olor a pipí.
Bernie öldü ve ben de onu içime gömdüm.
Bernie está yendo y... y... Lo he guardado.
Yeterince acı çektim ama içime attım.
A veces la tristeza... Estaba triste, pero podía controlarme.
- Seni yalnız bırakmak içime sinmiyor.
- No estoy cómoda contigo sola.
Amcam matadordu, o yüzden ölümün kokusunu çok kez içime çektim.
Y mi tío era torero así que he olido la muerte de cerca.
Sadece içime doğdu.
Sólo una corazonada.
İçime kalem koymalarına izin vermeyin!
¡ No los dejen poner lápices en mí!
İçime doğmuştu. Al sen de bak.
Tengo un presentimiento Echa un vistazo.
Okulun haftalık huzursuzluk günleri genelde fanfarsız geçerdi... *... ve daha bağırsaklarımda o budaklı hissi tatmamıştım aynen içime doğduğu gibi kendimi Amanda Tankersly'nin yine nöbet geçirdiğine inandırmaya çalıştım. Vur! Vur!
La temporada anterior en Akward...
İçime gir.
Te quiero dentro de mí.
İçime doğuyordu, anlıyor musun?
Tuve un pálpito. ¿ Ya sabes?
Tepkim korkumdandı. İçime kapanmaktan korktum.
Tuve miedo y eso significa encerrarse en sí mismo.
İçime gir.
Penétrame.
İçime girdiğine inanabiliyor musun?
¿ Te puedes creer que me haya poseído?
İçime doğuyor.
Lo presiento.
İçime çekmeyi çok seviyorum zaten.
Me encanta inhalarlo.
İçime koyduğunuz bebek yüzünden her zaman açım.
Es este bebé que me habeis puesto dentro. Tengo hambre todo el tiempo.
- İçime doğdu.
- Tengo una corazonada. - Dios, eso espero.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]