English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ J ] / Jacey

Jacey traducir español

115 traducción paralela
Kız okulundan sonra Jacey'ın dondurmacısında çalışıyor muş.
La chica prepara helados en Jacey's al salir de la escuela.
Onu Jacey'in dondurmacı dükkanından aldığım andan itibaren kış dansı için bir araba kiralayamama söylenip durdu.
Desde el momento en que la recogí en la heladería me estuvo molestando con que arrendara un auto para el baile.
Geçmişte, Jacey benim için tam bir sırdı.
Jacey era un misterio para mí.
Jacey'in hayatta istediği herşey Abbottlarda vardı :
Lo que Jacey deseaba, los Abbott ya lo tenían.
Jacey, S.. imin fermuarıma sıkıştığı zamanı hatırlıyormusun?
Jacey, ¿ recuerdas cuando me la pillé con la cremallera?
Jacey.
De Jacey.
Garajda O ve Eleanor arasında olan şeyler hakkında Jacey ve ben asla konuşmadık.
Jacey y yo nunca hablamos de lo del garaje.
fakat Jacey asla zaferiyle övünmedi.
Y él nunca se jactaba de sus conquistas.
Haley'de Abbottların partisi varken, Jacey'nin patisi Peendeydi Çevrede birsürü hippi vardı.
En Haley triunfaban las fiestas de los Abbott, pero en Pensilvania las de Jacey eran las mejores.
Jacey gibi değilsin.
Tú no eres como Jacey.
Jaceyin pipoyla sigara içitiğini sanmıyorum.
No creo que Jacey fume en pipa.
Jacey'in sekse karşı şehvetle ilgi duymasına rağmen ben açıkça onun muhteşem yeneteneklerinden yoksundum.
Aunque compartía con Jacey el interés por las chicas estaba claro que carecía de sus habilidades.
- Merhaba, Jacey.
- Hola, Jacey.
Eleanor Jacey ile beraber olmaya eskiden olduğundan daha istekliydi.
Y ella estaba muy dispuesta a reemprender la relación.
Jacey ile sevişiyordum.
Follándome a Jacey.
Jacey disipline ihtiyaçı var.
- Jacey necesita disciplina.
Bu ziyaret sadece Jacey ve Eleanor'un ilişkilerinin sonuna işaret değildi ve birde Eleanor Abbott'ın sonunun işaretiydi.
Esa visita no sólo fue el fin de su relación, también fue el fin de Eleanor Abbott.
Jacey, sen ve Eleanor arasında ne oldu?
Jacey, ¿ qué pasó entre Eleanor y tú?
Jacey sadece ziyaretemi geldi yoksa tüm yaz burada mı?
¿ Jacey ha venido de visita o va a pasar el verano aquí?
Jacey çalışıyor bile Annem onun Peen'e gitmesi için eve karşı borç aldı.
Incluso con Jacey trabajando mamá tiene que pedir un crédito para pagar los estudios.
Keşke Jacey Noelde evde olsaydı. Belki benimle ne sorunu var anlardık.
Deseaba que Jacey volviera a casa por Navidad.
- Jaceyninkiyle.
- Que Jacey.
Alice Abbott Peterden boşanmak için dava açtığında Jacey yanlış olarak onun mutsuz bir evlilikten kaçtığını düşündü.
Cuando Alice Abbott se divorció de Peter Jacey creyó que huía de algo más que de su matrimonio.
- Jacey gibi davranmaktan vazgeç.
- Deja de actuar como Jacey.
Jacey muhtemelen ona daha çok benziyor.
Jacey se parece más a él.
Jacey ismi O'nun ilk harflerinden oluşuyor.
Por eso se llama Jacey, que son sus iniciales :
Sanırım babam Jacey'e benziyordu.
Creo que mi padre se parecía a Jacey.
ve Jacey'nin Abbottlara olan bağimlıIığı Alice'e sahip olabilmesi için herşeyi göze almasını sağIıyordu.
Y por su adicción a los Abbott, Jacey quería poseerla.
Neden biz etrafta gözükmemeliyiz, ama Alice ve Jacey gözükebilir?
¿ Por qué nosotros podemos vernos y ellos no?
Eleanorla olan herşey için Jacey'i suçluyor.
Culpa a Jacey de lo que le ocurrió a Eleanor.
Jacey'in hatası değildi, baban Onu kovdu
No es culpa de Jacey que tu padre la echara.
Jaceyle yukarıda kim var?
¿ Quién está arriba con Jacey?
Böyle birşeye taraf olamam, Jacey.
No puedo apoyarte en eso, Jacey.
Jacey Alice'den hoşIanıyormuş gibi yaptı böylece illüzyon tamamlandı, Hatta kandırdı.
Jacey fingía tan bien querer a Alice que su ilusión se hizo real, y se engañaba a sí mismo.
Jacey Alice'den birkaç gün haber almadı.
Jacey no supo nada de Alice durante días.
Sana 8 aylık hamileydim ve Jacey hemen hemen 2 yaşındaydı.
Jacey tenía casi dos años, y yo estaba de 8 meses de ti.
ve Jacey öyle kaybolmuştu ki.
Y Jacey estaba perdido en medio de todo eso.
- Jacey.
- Por Jacey.
- Jacey biliyordu.
- Jacey también lo sabe.
- Jaceyle konuşmaya geldim.
- He venido a hablar con Jacey.
Hastahane Jacey'i aradığı zaman O'na söyledi.
Se lo dijeron a Jacey cuando le llamaron.
Jacey nasıI?
¿ Cómo está Jacey?
Jacey asla çıkış yolunu bulamıyacaktı ama ben buldum.
Jacey no encontraría jamás la salida pero yo debía hacerlo.
Ben senin gibi değilim, Jacey.
Yo no soy como tú, Jacey.
Lloyd ve annmeiz hakkındaki gerçek hiçbir zaman Jacey'i teselli etmedi çünkü gerçek her zaman inandığı şeye göre haksızmış gibi geliyordu.
La verdad entre mamá y Lloyd no le consoló porque la verdad le pareció tan injusta como la mentira que creía.
Abottlar yaşamamış olsaydı, Jacey onları keşfetmek zorunda olmayacaktı.
De no existir los Abbott, Jacey los inventaría.
Bunlar Jacey'in düşündükleriydi.
Ya sé que Jacey lo piensa.
Jacey, omuzlar geriye.
Jacey, los hombros atrás.
- Macy and Jacey!
- ¿ Macy y Jacey?
Jaceyi
¿ Jacey?
Jacey, ilkokul öğrencisi ve Macy...
Jacey, en décimo grado y Macy, en...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]