English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ J ] / Jeopardy

Jeopardy traducir español

147 traducción paralela
Şu tehlike içeren lafları mırıldanmayacaksın değil mi?
¿ No irás a tararear la canción de jeopardy?
"Jeopardy" e 27 dakika kaldı.
Por supuesto, ¡ faltan 27 minutos para Jeopardy!
- "Jeopardy" e neredeyse 26 dakika kaldı.
Prácticamente, ¡ 26 minutos para Jeopardy!
- Saat 17 : 00'de "Jeopardy" var.
¡ Tengo que ver Jeopardy a las 5! ¡ Veo Jeopardy a las 5!
Saat 17 : 00'te "Jeopardy".
- Veo Jeopardy a las 5.
Kanal 7'de pembe diziler ve yarışma programları arasında görürsünüz.
Lo vemos por Channel Seven, en All My Children, Jeopardy!
Keşke "Riziko" da bu kategori olsaydı. Voliyi vurmuştum.
Ojalá tuvieran esta categoría en Jeopardy...
Jeopardy yolu 9764 numaranın önünde bir çukur var.
Hay un bache enfrente del número 9764 de Jeopardy Lane.
Bunu hissediyorum.
Hoy me van a hablar de "Jeopardy".
- Riziko'dan hala aramadılar mı?
- ¿ Te hablaron de "Jeopardy"?
O para ben Riziko'ya katılana dek bizi geçindirecekti.
Íbamos a vivir de ese dinero hasta que me llamaran de "Jeopardy".
İşte Riziko!
¡ Esto es Jeopardy!
Ve karşınızda, Riziko'nun sunucusu, Alex Trebek.
Y ahora, con ustedes, el conductor de "Jeopardy", Alex Trebek.
Çifte Riziko'ya başlamak için, ilk sen seçiyorsun Leonard.
Para empezar el Jeopardy Doble, Leonard escoge primero.
Riziko'dan arayacaklarını sanmıyordun değil mi?
No creías que me iban a llamar de Jeopardy, ¿ verdad?
JEOPARD Y'i izlemeye çalışıyorum.
Estoy viendo JEOPARDY.
Evet, eminim o.
- El de "Jeopardy".
Riziko'daki röportajları yerini değiştirdiklerini fark ettin mi?
¿ Has visto que movieron el lugar donde entrevistan en Jeopardy?
Arka fonda Jeopardy vardı.
Escuchaba Jeopardy a lo lejos. Es un programa de televisión.
- Jeopardy!
Lo tenemos.
Çifte Jeopardy'ye sırasında bitmişti.
Entonces acabó.
Son Jeopardy'de ise evine gidiyordu. Evet.
Antes que terminara el programa él iba camino a casa.
Şu anda evde olabilirdim. Sake içip "Jeopardy" izliyor olabilirdim.
Podía estar en casa ahora mismo Beber sake y mirar "Jeopardy".
Jeopardy izler.
Le gusta ver Jeopardy!
Jeopardy izler. Kimse yokken şeyiyle oynar.
Le gusta mirar la TV y se toca cuando nadie lo mira.
Bu dün gece Jeopardy'de soruldu.
Eso salió en un programa de concursos.
Riziko'da bile bu kadar soru yoktur.
Hacen menos preguntas en'Jeopardy'.
Jeopardy'e çıkarsam hatırlamalıyım.
Lo recordaré si voy a algún concurso.
Laney, baban orada yapılacakmış bir işmiş gibi... Jeopardy'ye bakarken sen onun yanında oturuyorsun.
Laney, estar sentada con tu padre... mientras mira Jeopardy en calzones no califica como cosas que hacer.
Kocanın ve senin dahil olmanı umduğum bir şey bu.
Como cuando Adam West, estuvo en "Jeopardy". De acuerdo, jugadores. Una vez más, la respuesta es...
"Jeopardy" kadar zeki.
Como "Jeopardy!" Listo.
Her gece Riziko ve sonra Çarkıfelek seyredip sıcak kakao içerek.
Ya lo sé, todas las noches ves Jeopardy, luego La rueda de la fortuna... con una taza de chocolate caliente.
"Jeopardy" yarışmasında sormuşlardı.
Preguntaron eso en un concurso.
- Rizik o yarışmasına çıktı.
- Aparecía en Jeopardy.
Pekala, ne yapıyorlar, Jeopardy'i mi izliyorlar?
¿ Qué están haciendo, buscando peligros?
Riziko'yu seyrettim.
Miré Jeopardy.
Riziko'nun sonunu izlemek için de eve döndüm.
Volví justo para ver el final de Jeopardy.
Viv, Jeopardy başladı.
Oye Viv, está Jeopardy.
Televizyon seyretmekten daha heyecanlı.
Es mejor que mirar Jeopardy.
Onun tek yaptığı çokomel yiyip, Jeopardy seyretmek!
Todo lo que hace es comer donas y ver television!
Bu Jeopardy değil!
No es un concurso.
Eskiden el ele tutuşur, birlikte kitap okur, Riziko'yu seyrederdik.
SolÍamos tomarnos de las manos o leer juntos... o ver Jeopardy.
Bir aydır Riziko'yu kaçırıyorum.
Hace casi un mes que no veo Jeopardy.
Herkes iyi niyetlerle başlar. Sonuçta ben sadece ben olarak, bütün kurabiyeleri yiyerek ve Riziko'ya bağırarak katılarak.
Todos comienzan con buenas intenciones... y finalmente yo acabo sola comiendo todas las galletas... y jugando a Jeopardy en voz alta.
- Tamam. - Kendimi Riziko'da gibi hissediyorum.
¡ Siento como si estuviera en Jeopardy!
Annem mesela. Her akşam Riziko'yu izlemekte ısrar ediyor.
Insiste en ver Jeopardy en televisión, todas las noches.
Herkes değil, yine de Jeopardy'nin yarım saatine takıldığımı itiraf ediyorum.
No todo el mundo debo confesar que ocasionalmente miro media hora de "Jeopardy"
- Jeopardy mi?
¿ Jeopardy?
Riziko oynarız, belki.
"Jeopardy", por ejemplo.
- Televizyonda bir yarışma.
¡ Jeopardy!
Belalı Yol, 9766 numarada bir soygun ihbarı aldık.
Robo en curso en Jeopardy 9766.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]