Kalacağım traducir español
11,070 traducción paralela
Ben de seninle kalacağım.
Me quedaré aquí contigo.
Yüce İsa! Bu yüzden adamsız kalacağım.
Santo cielo, perderé mi hombría.
Günlerden birinde bu meditasyon saçmalığı neymiş ben de öğrenmek zorunda kalacağım.
Uno de estos días tendré que ver de qué va toda esta mierda de la meditación.
Demem o ki, burada ne kadar süre kalacağımızı bilmiyoruz.
Lo que digo es que no sabemos cuánto tiempo vamos a estar atrapados aquí.
Bazen sizinle kalacağım.
Pasaré algunas noches a veces.
- Evet çünkü onunla kalacağım.
- Sí, porque voy a vivir con él.
- Onunla kalacağım.
Voy a vivir con él.
Sonsuza kadar böyle mi kalacağım yani?
¿ Entonces esto es lo que soy para siempre?
- Burada kalacağım.
- Quédate aquí. Así lo haré.
- Hayır, kalacağım.
- No. - Lárgate de aquí.
Burada kalacağım.
Me quedo aquí.
Burada ne kadar kalacağımı bilmiyorum.
No sé cuánto tiempo estaré aquí.
Kaçma konusunda senin konumun benimkinden daha iyi bu yüzden olur da bir sorun çıkarsa odamda kalacağım birkaç saat sonra da evde görüşürüz.
Estarás en mejor situación que yo de salir, así que si hay problemas, yo me quedaré en mi habitación y te veré de vuelta en casa en unas horas.
Kahretmesin. Hooli bilgisayarında Pied Piper'ı deneyip denemediğimi soracaklar ve kabul etmek zorunda kalacağım.
Maldita sea, me van a preguntar si me encontré con una prueba de Pied Piper en un equipo Hooli, y yo voy a tener que decir que sí.
Frankie eğer onunla ayrılırsam hayatım boyunca yalnız kalacağım gibi gözüküyor.
Pero, Frankie, si termino con él, hay una buena probabilidad que me quede sola por el resto de mi vida.
Hatta yüzünü kesip, tersine çevirmek oldukça tatmin edici olurdu. İlk planıma sadık kalacağım.
De hecho, sería de lo más satisfactorio arrancarte la cara y volverla a coser del revés.
Hayır, biraz daha kalacağım.
No, me quedaré un rato más.
Ama Robert'ta çünkü onunla kalacağım.
Pero Robert sí, porque voy a vivir con él.
Daria'ya mesaj attım ve burada kalacağımı söyledim.
Oye, le respondí a Daria y le dije que me quedaré aquí.
Burada kalacağım.
Estoy aquí.
- Ben bir müddet Napoli'de kalacağım.
Yo me quedaré en Nápoles un tiempo. ¿ Que?
Silah tutan ellerinizi görebileceğim gibi tutun yoksa bu ahlaksız küçük domuzu morga yollamak zorunda kalacağım.
Mantén las armas donde yo pueda verlas... si no me veré forzado a mandar a este cerdo corrupto a la morgue.
Evet, neden orada sürekli kalacağımı düşündüğünü anlamadım.
Si, no sé por qué pensaste que me iba a ir por siempre.
Katılıyorum ama senin kalbimi kabul ettiğinden emin olana dek burada kalacağım.
De acuerdo. Pero... pero yo me quedo con ustedes hasta que sepa con seguridad que has aceptado mi corazón.
Sayende karakolun kapısına döner kapı takmak zorunda kalacağım.
Tendré que poner una puerta giratoria en detenciones por tu culpa.
Yayınlamayacak. Bu yüzden bir ay içinde beş parasız,... işsiz ve evsiz kalacağım. Çocukların velayetini de kaybedeceğim.
No me lo va a publicar, así que en un mes estaré arruinado, sin trabajo, sin casa, y perderé la custodia de mis hijos.
Sanırım bir süreliğine Bayan Kathy'nin yanında kalacağım.
Creo que me voy a quedar un tiempo con la Sra. Khaty.
-... ama hesaplaşma için burada kalacağım.
- pero me quedo aquí para luchar.
Hayır, ben burada kalacağım.
No, yo me quedo aquí.
Beyler, sizin striptizci anlayışınız buysa, Hepinizin kıçını tekmelemek zorunda kalacağım.
Caballeros, si esta es su idea de una striper, voy a tener que darles una patada en el culo.
Onu kovmak zorunda kalacağım.
Voy a tener que despedirla.
Çünkü Melissa'yla seks yapmak zorunda kalacağım.
Porque... ¡ Deberé tener sexo con Melissa!
Onunla birlikte kalacağım.
- Me sentaré a su lado.
19 yaşından sonra hayatta kalacağımızı düşünemezdim ben.
Nunca pensé que pasaríamos de 19 años.
Tamam, hatta kalacağım.
Sí, me quedo al teléfono. Pero... ¿ Hola?
Burada sizinle kalacağım.
Voy a quedarme aquí contigo.
Çocuklarımla buluşacaktık. Yine iptal etmek zorunda kalacağım.
No puedo creer que tenga que volver a cancelar lo de mis hijos.
Bir saat içinde nerede olduğunun netleşmesini istiyorum. Yoksa çalışan değerlendirme formuna işaret koymak zorunda kalacağım.
Necesito aclarar esto en digamos 60 minutos, o tendré que destacarlo en tu evaluación como empleado.
- Sizi o kuyuya sokarken haklıydım sizin de beni uzaklara kar küremeye yoldaşlarımla, soğuktan donup, aç kalacağımız ıssız bir yere yollamanız gibi.
Tuve razón al meterle en aquel pozo, de igual manera que ahora es correcto que me ponga a cavar nieve, muy lejos, en tierras salvajes, donde mi hermandad se congela y pasa hambre.
Sonsuza kadar böyle mi kalacağım yani?
¿ Me he convertido en esto para siempre?
On seneye serbest kalacağım.
Seré puesta en libertad dentro de diez años.
O zamandan önce biri bana ulaşmaya çalışırsa Naperville'deki Best Western Oteli'nde kalacağım.
Si alguien necesita contactar antes conmigo estaré en el Best Western en Naperville.
Neden, yoksa Leydi Mary görmeden evlenmek zorunda kalacağını mı sandın?
¿ Qué, pensó que se casaría sin que lady Mary lo presenciara?
Hapis olarak kalacağından emin olmam lazım.
Voy a asegurarme de que sigue aprisionado.
Demek Kripton bizi güçlerimizin ve silahlarımızın devre dışı kalacağı bir gezegene getirdi. Hem de kendisi etkilenmeyen.
Así que el kriptoniano nos atrajo a un planeta que inutiliza nuestros poderes y armas mientras a él no lo afecta.
Eğer geç kalırsak, Bayan Reese kalacağımızı söylüyor.
Sí. Si llegamos tarde, la señorita Reese nos dice que ya hemos suspendido.
Hayatımız boyunca evli kalacağız.
¡ Estamos casados para el resto de tu vida!
Bu yeniden burada kalacağınız anlamına mı geliyor?
¿ Significa que residirá aquí otra vez?
- Deli kuvvetin falan olabilir o yüzden hata ediyor olabilirim ama barımdan çekip gitmezsen kovmak zorunda kalacağım.
- Esto podría ser un error, Cecause usted podría tener - Fuerza crazy-persona,
Adımı tahmin edebilirsen seni eve götürüp seksi vakitler geçirmek zorunda kalacağız.
Tengo que ir a ensayar. - Regresaré esta noche para pasarla.
Umarım bunu anlatarak, iznimiz olmadan vücutlarımızın 3D modellerini yapmanın yanına kalacağını zannetmiyorsundur.
Espero que no creas que por explicarnos eso, vas a librarte por... esos modelos 3D de nuestros cuerpos que has estado haciendo sin nuestro permiso.