English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kalküta

Kalküta traducir español

209 traducción paralela
Kenevir balyaları, Kalküta'dan çıktıkları uzun yolculuklarında... Molokai Cüzamlılar Adası'na da uğramıştır.
Los fardos de yute que venían de la lejana Calcuta... han pasado por la Isla de los Leprosos de Molokai.
" İçimden bir ses, Kalküta'dan gizlice ülkeye soktuğun...
" Algo me dice que vas a pagar un alto precio...
Kalküta yakınlarında bir kömür madenim var.
Tengo una mina de carbón cerca de Calcutta.
Kalküta'daki bir olayı hatırlıyorum da...
Recuerdo un incidente en Calcuta...
Sana yakutlar ve Kalküta'da Ganj nehrine bakan bir villa satın almalı.
Debería comprarte rubíes y una villa en Calcuta con vistas sobre el Ganges.
Amcamın, Mary Halamla safariye gittiği... Kalküta'ya
Luego mi tío y tía Mary se fueron de safari a Calcuta,
Kalküta mı?
- ¿ Calcuta?
Benim de Kalküta'da büyüyen bir kuzenim var. Ama eğitimini Fransa'da aldı.
Tengo una prima que vivió en Calcuta, pero estudió en Francia.
Muhtemelen aktarma için Bombay'dan Kalküta'ya zamanında gidemeyecek.
Quizás no pueda llegar de Bombay a Calcuta a tiempo para hacer su enlace.
Kalküta'ya yolculuğumuz için ihtiyaç duyacağımız şeylerin listesi
Esta es la lista de lo que necesitamos para el viaje a Calcuta.
Ama şu var ki, siz Bombay'dan Kalküta'ya bilet sattınız. Bu sahtekarlıktır!
El asunto es que Uds. venden pasajes de Bombay a Calcuta ¡ Es un fraude!
Öğlen Kalküta'dan Hong Kong'a ayın 25'inde varmak üzere vapur kalkıyor.
Un barco sale de Calcuta a Hong Kong el 25 en la tarde.
Aynı şeyi Kalküta'da yapamadın ama.
Ud. no lo hizo muy bien en Calcuta, según dijo.
İlk bilgilere göre uçağın Bald Dağ'ı zirvesinin hemen aşağısına düştüğü anlaşıldı, oluşturulan kurtarma ekipleri kaza bölgesine gönderildi. Yolcu uçağı tarifeli Kalküta
Según las primeras noticias,... el avión podría haber chocado contra el Monte Pelado y se están organizando los equipos de rescate para subir al lugar de la catástrofe.
Kalküta, Hindistan.
Calcuta, la India.
Kalküta'nın Kara Deliği'ne hoş geldin.
Bienvenida al Agujero Negro de Calcuta.
Olay olduğunda Kalküta'daydım ancak şimdi gelip yeni birini yerleştirme fırsatım oldu.
Yo estaba en Calcuta cuando ocurrió. Y sólo ahora he podido buscarle una sustituta.
Kalküta'ya kaçıyoruz.
Huimos hacia Kolkata.
Biliyor musun, Kalküta'da her sekiz dakikada bir insan açlık nedeniyle ölüyormuş.
¿ Sabes? En Calcuta... alguien se muere de hambre cada ocho minutos.
Kalküta'da birlikteydiler.
En Calcuta estaban juntas.
Orta Kalküta.
Calcuta Central.
Utanç içinde Kalküta'ya gönderildi.
Cayó en desgracia en Calcuta.
Kız Kalküta'da...
- Se la ve en Calcuta...
Kalküta...
- ¿ Calcuta?
Kalküta'da tanınmıyor.
Desconocido en Calcuta.
Kalküta'nın kadınları ne kadar beyaz!
¡ Qué blancas son aquí las mujeres!
Aşıkları Kalküta'dan...
Sus amantes de Calcuta...
Kalküta'da kalmak istiyorum.
Quiero quedarme en Calcuta.
Veya seni Kalküta'da saklayabilirim.
Si quiere, le guardo en Calcuta.
Burada, Kalküta'da.
Le queda poco en Calcuta.
Ama hayır, Kalküta'da yenisin.
¿ Es cierto que viene de Calcuta?
Bir ambulans Kalküta'ya dönüyor.
Los trajeron en ambulancia a Calcuta.
Kalküta, benim için bir umut biçimine dönüştü.
Calcuta se había convertido para mí en una forma de esperanza.
Kalküta'dan çok uzağa görevlendirileceksin.
Le nombrarán lejos de Calcuta.
Issız Kalküta'da Venediklinin ismi.
Su nombre de Venecia, en Calcuta desierta.
Villanın hizmetçilerini Kalküta'ya geri göndermek zorundaydı.
Pidió que los sirvientes de la Residencia de Francia... fuesen llevados a Calcuta.
Kalküta'ya asla geri dönmedi.
Nunca volvió a Calcuta.
Ve sıcaklık bir kez daha Kalküta sıcağıydı.
El calor volvía a ser el de Calcuta.
1863'te Kalküta Üniversitesi'ne giriş sınavını geçemedim.
Suspendí el examen de ingreso a la Universidad de Calcutta, 1863.
Dava açılmayacak, ama dosyalar Kalküta'ya gönderilerek sınır dışı edilmeniz önerilecek.
No se presentaran cargos, pero mandaré estos expedientes a Calcuta para aconsejarles que os deporten por indeseables.
Kız küçük bir köyden ve erkek arkadaşı da Kalküta'dan -
Ella es de un pequeño pueblo. Su novio se mudó de Calcuta...
Kalküta'nın kara deliği!
¡ Oh, por todos los santos!
Kalküta'da hiç köpek yok mu?
¿ No hay perros en Calcuta?
Burası Kalküta gibi.
Esto parece Calcuta, joder.
Kalküta Hindistan'da.
Calcuta está en la India.
Kalküta'daki kara delik gibi olacak.
¡ Estaremos como sardinas en lata!
O zaman, bu lanet şeyin peşinde, Kalküta'dan Cochin'e kadar her yere gitmek zorundayız.
Entonces deberé navegar la maldita cosa, alrededor de la India desde Calcuta a Cochin.
Kalküta'dan ayrıImalıyım. Hem de yakında.
Debo irme de Calcuta y pronto.
Karaçi, Kalküta, Madras, Bangalor.
Bangalore.
Kalküta'da durum iç savaş gibi.
Calcuta parece una guerra civil.
Kalküta'ya.
A Calcuta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]