Kan sayımı traducir español
527 traducción paralela
Diğer taraftan - telefon aramaları, bunları yapması için adam tutması... eziyet hissi... bunlar kan sayımında yada beden-içi resminde çıkmaz.
Lo de las llamadas... eso de contratar hombres... que la hagan sentir perseguida,... eso no sale en análisis de sangre o radiografías.
Tansiyon kan sayımı, tüm vücut işlevleri normal, o halde niye buradayım?
Pulso, presión recuento sanguíneo, todo en orden. ¿ Por qué estoy aquí?
Karaciğer, böbrek, kan sayımı, metabolizma, her şey, salgı bezleriniz bile her zamanki verimlilikte.
Hígado, riñones, recuento sanguíneo, tasa metabólica, todo, incluidas sus glándulas, funciona con la eficiencia habitual.
Akciğer filmine, kan biokimyasına, kan sayımına, idrar analizine ve EKG'ye ihtiyacımız var.
Le haremos radiografías, análisis de sangre, orina y un electro.
İhtiyacımız olanlar : Eksiksiz ürolojik tetkik, kan sayımı, hemoglobin, tiroit...
Tengo que hacer un examen urológico completo... y uno de sangre, hemoglobina, un estudio de tiroides -
Kan sayımın bu sabah geri geldi.
Llegaron tus resultados de sangre.
Kan sayımım mükemmelmiş.
Los análisis de sangre fueron excelentes.
- Kan sayımım ne durumda?
Es que... - ¿ Y mis análisis?
Kan sayımı ne diyor öğrenelim.
Averigüe qué dicen los análisis.
- Kan sayımı konusunda laboratuvarı ikna edeceğim.
Averiguaré los resultados de sangre.
4'teki Bn. Willis'a kan sayımı.
CBC para el Sr. Willis.
Kan sayımı yapalım kan grubunu belirleyelim.
Hagan un hemograma y grupo sanguíneo. Hay que operar.
Kan sayımı, elektrolit, kardiyak enzim göğüs filmi ve 12 kanal EKG.
Hemograma, electrolitos, enzimas cardiacos, placa de tórax y electro.
Kan sayımı, elektrolit, kan toksin analizi yapalım.
Cuenta combinada, electrolitos, prueba de toxina.
Kan gazı, göğüs filmi, tam kan sayımı, rutin biyokimya.
Gases sanguíneos, radiografía torácica...
Kan sayımı, göğüs ve omuz filmi.
Radiografías de tórax y hombros.
Kan sayımı, biyokimya, göğüs filmi, idrar testi kan kültürleri.
El abuelo tiene fiebre. Hemograma, recuentos y hemocultivos.
Kabızlık öyküsü ve ağrının türü nedeniyle tam kan sayımı biyokimya, idrar, amilaz, böbrek üreter mesane.
Con su estreñimiento y el tipo de dolor pediría un hemograma, Chem-7 amilasa y prueba urológica.
Göğüs filmi, EKG, kan sayımı rutin biyokimya, Dig düzeyi, idrar 2 defa kan kültürü, kan gazları tetkiki yapılsın. Bir de 300 cc. Lik serum takın.
Necesitamos una radiografía torácica, electro hemograma, Chem-7, UA hemocultivos, gases sanguíneos y que la hidraten con 300 cm3 de bolo salino.
Compazine, 10 miligram, adaleden. Kan sayımı, rutin biyokimya.
Compazine, hemograma y Chem-7.
Kan sayımı. 6 ünite kan.
Hagámosle un hemograma.
Kan sayımı, kan tahlili, göğüs röntgeni, kulak ve boğaz kültürü.
Cuenta, muestras de tórax, oído y garganta.
Lydia, kan sayımı yap, laboratuvarı ara, 6 ünite uygun kan hazırlansın.
Lidia, pide cuenta globular, muestra y tipo de sangre.
EKG alın. Göğüs filmi, kan sayımı, biyokimya, enzim, pıhtılaşma testleri.
Electro, placa torácica, química 7, enzimas y coagulación.
Biyokimya testleri, kan sayımı.
Química 7, cuenta, 8 unidades de células.
Kan sayımı, iki ünite kan.
Prepara 2 unidades.
Laboratuvar kan sayımı ve grup tespiti yapsın.
Cuenta combinada, grupo y factor. Ya.
Henry, kan sayımı ve kültürü yap.
Henry, quiero cultivo y conteo de sangre.
Kan sayımı yapalım, uygun kan hazırlansın.
Bien, quiero una analítica, grupo y pruebas.
Kan sayımı, biyokimya.
Sangre y bioquímica.
Kan sayımı, elektrolit normal, ama Dilanti 5.
Analítica y electrolitos normales, pero el nivel de Dilantin es de 5.
- Kan sayımı, 4 ünite uygun kan? - Evet.
¿ No deberíamos pedir analítica, grupo y pruebas cruzadas?
Strand kasabasının bu saygın insanlarını tanık kürsüsüne bir şey kanıtlasınlar diye çıkarmadım sayın jüri üyeleri. Ama onlar gerçeği, yalnızca gerçeği söyleyeceklerine dair ettikleri yemine rağmen yalancı olduklarını kanıtladılar!
No llamé a estos ciudadanos de Strand al banquillo para probar nada, Su Señoría y señoras y señores del jurado excepto que bajo juramento de decir la verdad y sólo la verdad con la ayuda de Dios.
Tam aksini gösteren hatırı sayılır kanıtlar olmasına rağmen gerçekten aklım başımda olduğumu sanıyorum.
Realmente creo que estoy sana a pesar de las muchas evidencias en contra.
- Suçu kanıtlanana dek biri suçsuz sayılmaz mı?
¿ No se es inocente hasta que se prueba lo contrario?
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
"Considérate en casa Considérate uno de la familia " Me has caído tan bien Que nos llevaremos a la perfección " Considérate aceptado Considérate parte del mobiliario
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
"Considérate en casa Considérate uno de la familia " Nos has caído tan bien Que nos llevaremos a la perfección " Considérate aceptado Considérate parte del mobiliario
Bense, onu tamamen ihmal etmediğimi gösteren yeterli sayıda somut delil olduğu kanısındaydım.
Aunque había suficiente evidencia física para probar que no la había abandonado del todo.
Kanıtlanmadığı sürece masum sayılırım ve bakın bana ne yaptılar.
Soy inocente hasta que prueben mi culpabilidad.
Yine de, kan grubu ve göz tabakası sayımı yapabiliriz.
Sin embargo, podríamos hacer un hemotipo y una cuenta de conos del iris.
Olsun, sende izi var, ilerde harbi bir saf kan Amerikalı olacaksın gerçi sen İngiliz sayılırsın şaşırmamak lazım
Era un tipo listo sabes? no era exactamente un americano de corazon No es de sorprenderse, era mas bien britanico
Hamburger'im kanıt sayılacak mı?
¿ Mi hamburguesa es evidencia?
Sana Bache'yi anlatayım! Bache at götlerinin sayısının atlardan fazla olduğunun canlı kanıtıdır.
Bache es la prueba palpable de que hay más idiotas que soldados.
Doğru sayımız az, ama kanımızda intikam ateşi var..
Son más que nosotros, pero ansiamos venganza.
Aşkımız için büyük kanıt sayın Jerber.
Debería ser sensible a la belleza de este gesto, Sr. Gerber.
Sayın yargıç, aceleci davrandım. Kanıtı uygun bir şekilde size mahkemede sunarım.
Señoría, me he precipitado y presentaré la mejor prueba.
Sayın Hakim, kimliğimi sözleşmede yazıldığı şekilde... kanıtladığımı ibraz ediyorum.
Señoría, creo que he acreditado mi identidad tal como especifica el contrato.
Kan sayımı, ESR gibi.
.. después se las prescrivo todas.
Hamburger'im kanıt sayılacak mı?
¿ La hamburguesa es evidencia?
Laboratuvarda hematokrit, kan sayım yapılır.
El Laboratorio. Hematocritos, etc...
Kan ve elektrolit sayımı yapılsın.
Hemograma y electrolitos.