English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Karşıda

Karşıda traducir español

11,884 traducción paralela
Aikido tepkilerin önemini öğretiyor, fiziksel hareketler doğrultusunda karşıdakinin niyetini anlamayı da.
El Aikido nos instruye en la importancia de las reacciones, en interpretar las intenciones del oponente a través de su respuesta física.
Demek sen güler yüzle karşılayansın, o da kas gücü.
¿ Ella es la fiesta de bienvenida y tú eres el músculo?
Pipimi karşısında tutunca da iyi hissettiriyor.
Y cuando apoyo mi pito en ellos, se siente bien.
Sanırım o uçağa biniyoruz. Ek masrafları falan da ben karşılayacağım.
Supongo que tomaremos ese vuelo y pagaré los gastos adicionales.
- Kızlar konusunda tamamen cahil olacak... - Dur az yahu! - Öğretmenlerine karşı gelip sonra da...
¿ Y si no entiende a las chicas y desafía a sus profesores?
Hiçbir terörist grupla bağım yok ya da bu ülkeye karşı hiçbir kinim yok.
No tengo vínculos con ningún grupo terrorista ni ninguna queja contra este país.
Hepimiz sonunda kuzgunla karşılaşırız. Olay da bu zaten.
Todos nos enfrentamos al cuervo al final.
" Neredeyse tüm inançlarda can almamaya karşı bir emir olsa da...
AUNQUE CASI TODOS LOS CREDOS TIENEN UN MANDAMIENTO CONTRA MATAR,
Her ihtimale karşı daha da sağlamlaştırdık.
Lo reforzamos, por si acaso.
Ya da bir tanesi seni yavaşlatır da sonra hepsiyle karşı karşıya kalırsan ne olacak?
¿ O si te demora uno de ellos y luego debes lidiar con todos?
Baronla Heaven's Eye'da karşılaştık.
Contadme cómo murió. Nos encontramos con el barón en Heaven's Eye.
Baronla Heaven's Eye'da karşılaştık.
Nos encontramos con el barón en Heaven's Eye.
Bize karşılığında bir şey verirseniz, kızınızın hayatını bağışlarız.
Le perdonaremos la vida a su hija si nos da algo a cambio.
Olası bir barışa kapıyı açtığınızı bilmek mutluluk veriyor ve hanımıma karşı derin bir hayranlık beslememi sağlıyor.
Saber que tenéis una puerta abierta a una posible paz me da una gran alegría y una admiración más profunda por mi señora.
İyi bir projeyi ve sağlayabileceği faydayı mahvetmeyle karşılaştığında ülkeni başa, egonu onun ardına koyarsın ya da bir sır olarak tutar ve sicilinden şartlı tahliyenin silinmesini sağlarsın.
Antepone su país a su ego y cuando tiene que decidir entre arruinar un buen proyecto y todo lo bueno que eso puede conllevar o guardar un secreto y que se borre de su historial que está a prueba...
Tuhaf bir tip olması dışında, bulduğu virüsün karşılaştıkları diğer nainsanlara da gönderildiğini söyledi.
Además de ponerme los pelos de punta, ha dicho que el virus que encontré... se envió a otros Inhumanos con los que se han encontrado. ss.
Muazzam ordunuzun desteğini ve denize ulaşım sağlarsanız karşılığında parlamentonun Ventrishire'ı bölmesine ya da başkasına vermesine asla izin vermeyiz.
Vos nos proporcionáis vuestro apoyo militar formidable y acceso al mar. A cambio, nos aseguraremos de que el Parlamento nunca divida o entregue el Condado de Ventris a otro.
Tek bildiğimiz, filmleri ona verdiğimiz, onun da karşılığında Piyadelere karşı kullanabileceğimiz istihbarat verdiği.
Todo lo que sabemos es que se las conseguimos y él pasa información que podemos usar contra los japos.
Bu da bizim karşı teklifimiz.
Esta es nuestra contraoferta.
Normal zamanda Noel tatiline karşılaşılan cinayetler ya ailevi tartışma ya aile içi şiddet ya da aşırı alkol sonucudur değil mi?
Normalmente, ¿ cuándo tienes asesinatos durante las fiestas de Navidad... en la mayoría de los casos son por peleas en el hogar...
Şimdiye kadar çok limitli sayıda konuğu karşılayabiliyoruz. - Kaç kişi?
De momento, solo podemos permitirnos una lista muy limitada de invitados.
Ma'an'da Halifeliğe karşı savaşan biri var adı da Khalil.
Hay un hombre dentro de Ma'an que está luchando contra el Califato y se llama Khalil.
Evet, Ma'an'da halifeliğe karşı savaşan Khalil.
Sí, el mismo Khalil que está combatiendo al Califato dentro de Ma'an.
Çünkü o hapiste, sen de iddianameyle karşı karşıyasın bu da en zayıf noktamızı o yapıyor.
Porque está en la cárcel y a ti te están acusando, lo cual lo convierte en la vulnerabilidad más grande que tienes.
Gözlerimi açtığımda bir ambulanstaydım, karşımda da bir polis memuru vardı.
Lo próximo que recuerdo es despertar en una ambulancia, viendo a un policía.
Bu işle ilgisi yoksa da tam karşımda oturduğun gerçeğini göz önüne alarak bununla ilgilendiğini kabul ederim.
Y es por culpa de este trabajo... que considerando que sigues sentado frente a mí... supongo que te interesa.
Bu da demek oluyor ki karısının ve kızının ihtiyaçlarını karşılayamamasına ilaveten, kendisi ne fizik kurallarını değiştirebilir ne de moleküler yapısının sınırlarını aşabilirdi. Çünkü o bir süper kahraman değil.
Lo que significa que, además de quedarse corto a las necesidades de su esposa e hija, tampoco podía alterar las leyes de la física, ni podía superar los límites de su estructura molecular, porque él no es un superhéroe.
Bunu kendime saklamadığım birşey olarak bana karşı mı kullanacaksın? Çünkü senin, garip ya da başa çıkılması zor ya da herneyse... hissetmeni istemedim.
¿ Vas a seguir en mi contra por una sola cosa que no te dije porque no quería hacerte sentir rara, o... incómoda o lo que sea?
O zaman bize Dmitry'nin kulübüne girmek için arama izni verin. Kanıtı bulur sonra da patronlarına karşı gelmesi için...
Bueno, entonces denos una orden, así podremos buscar en el club de Dmitry,
- Ya da eski bir şeytana karşı.
O un antiguo mal.
Ama sana karşı dürüst olacağım tam bir suç dehası ve pislik olsan da seni seviyorum.
Pero voy a ser honesta, aunque eres una... mente criminal y, bueno, una especie de bastardo, me gustas.
Eğer Pandora ve erkek arkadaşı karşımıza çıkarlarsa onları da halledeceğiz.
Si Pandora y su novio se enfrentan, los derribamos.
Ya da Hiccup onunla her karşılaştığında...
O Hipo podría destrozarte como las otras veces que se enfrentaron.
Babamla da Memur Choi de karşılaştım.
Me encontré con mi padre y con el Oficial Choi.
O gün her cadı şehre bir hediye verir, karşılığında da bir hediye bekler.
Ese es el día en el que cada bruja le da un regalo a la ciudad con la esperanza de que la ciudad devuelva uno.
Tam da düşmanlarımıza karşı birlik olmamız gereken zamanda eski kinleri dile getirmek ne kadar da manidar.
Qué conveniente contar su antigua queja en el preciso momento en el que necesitamos estar unidos contra nuestros enemigos.
- Hayır, hayır. Para karşılığında birbirlerine çalışıyorlar. Sonra da...
No, no, no, trabajan los unos para los otros a cambio de dinero, el cual usan...
Duygusal karşı önlemleri uygulamaya da karşı çıkıyorsun.
También te niegas a autorizar contramedidas emocionales.
- Hayır, hayır. Para karşılığında birbirlerine çalışıyorlar. Sonra da...
No, no, no, ellos trabajan los unos para los otros a cambio de dinero, con lo cuál ellos - -
Uzaylı bürokratlar sizi tutuklayacak. Takviye kabloları galaksiler arasında neye karşılık geliyorsa onları taşaklarınıza veya labialarınıza koyacaklar sonra da bir uzaylı aküsüne bağlayacaklar ve nerede olduğumu soracaklar. Emin olun ki bilemeyeceksiniz ve emin olun ki onlar da inanmayacak.
Os arrestarán unos burócratas alienígenas, os pondrán el equivalente intergaláctico de pinzas para batería en los huevos o en el coño y os engancharán a la batería de un coche alienígena hasta que les digáis dónde estoy, lo que os aseguro que no vais a saber,
Ama karşılığında bir şey yapmak istiyoruz ve bu da sizin müvekkiliniz için Bay Barsetto.
Pero sí queremos algo a cambio, Y que es para su cliente, el Sr. Barsetto,
Ne yaparsam yapayım, nereye gidersem gideyim iş görüşmesine gittiğimde, buluşmam olduğunda, beni Google'da arıyorlar,... ve ilk olarak karşılarına ne çıkıyor biliyor musun?
Cualquier cosa que hago, en cualquier lugar que vaya... Si me voy de la entrevista de trabajo, si ir a una cita... me Google, Y sabes lo primero que viene?
O şey nehre atlayıp Bugsby bataklığında kıyıya vurdu. Ya Greenwich nehrinden, ya da nehrin karşı kıyısından geldi.
Esa cosa se arrastró hasta el río y fue flotando hasta la Marisma de Bugsby, o bien desde Greenwich o desde la otra orilla del río.
Bu yüzden, aşina olduğu bir şeyle karşılaşırsa hafızasını tetikleyebilir ama bundan da kesin olarak emin olamayız.
Así que, es posible que algo active sus recuerdos, pero... no hay forma de saberlo seguro.
Kibarca Niklaus'a düşmanı olmadığımı söyledim. Ve şehre barış kisvesi altında gelmelerine rağmen gerçekte Tristan ve Lucien'ın bize karşı birlik olduklarını da.
Muy educadamente informé a Niklaus que yo no era su enemigo, y a pesar de que entraron en la ciudad con el pretexto de la paz, en realidad Tristan y Lucien están aliados contra nosotros, hecho que requirió un poco más
Nasıl oluyor da şu anda seninle karşılaşan sadece ben oluyorum?
¿ Cómo es que apenas ahora estoy conociéndote?
Oğlunun, ne kadar karşı koyduğunu ne kadar direndiğini asla bilmeyecek olması da çok üzücü tabii.
Triste, también, que tu hijo nunca sabrá cómo y cuánto te defendiste, el cuánto te resististe.
Kendra da güçlerini kullanamıyordu. Ve Savage'ın asasına karşılık vermek için bizimkilerin geliştirdiği teknoloji de işe yaramıyordu. Ve herkes ölüyordu Oliver.
Y luego Kendra no puede acceder a sus poderes, y luego la tecnología que están desarrollando para contrarrestar el Báculo de Savage no funciona, y... todos mueren, Oliver.
" Taş kılıca ölümsüz düşmanlara karşı olan gücü veriyor.
" La piedra le da su poder a la espada contra los rivales inmortales.
Yeni yılda, baş komiserine geri döneceksin o da seni kollarını açıp karşılayacak ve dedektif bugünü en karanlık günün olarak hatırlayacaksın.
En Año Nuevo, volverás a tu capitán... y él te dará la bienvenida con los brazos abiertos... y, detective... recordarás hoy como tu día más oscuro.
Etrafına karşı biraz kabadır, ama o da aileden.
Es un poco tosca, pero es de la familia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]