English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kağıtlar

Kağıtlar traducir español

3,687 traducción paralela
Özellikle, sanırım, olduğun yerde deli gibi bağırman, ve kağıtları, zımbayı, meyan kökünü atman, ve de yaktığın kibritleri etrafına atman onların, ilgisini çekecek.
En particular, creo que les va a interesar en el que estabas despotricando como lunática revoleando papeles y abrochadoras y caramelos y fósforos prendidos por la oficina.
- Onun tebliğ edilmesi gereken bazı kağıtları var, ve onun bu adamı bulması için harika dedektiflere ihtiyacı var.
Tiene... algunos papeles que entregar, y solo necesita un par de grandes detectives para encontrar a un tipo.
Eğer o kağıtları hemen şimdi ulaştırmazsak O parayı asla alamıyacağız.
Entonces, si no lo notificamos pronto no vamos a ver el dinero.
Mahkeme celbini yollayamam teğmen, Eğer Doyle ile bağlantıya geçip ondan yeni kağıtlar isterseniz, Hirschbaum'un hala canlı olduğunu söylemiş olursunuz.
No puedo conseguirte esa citación, teniente, y si contactas con Doyle y le pides nuevos papeles, eso es como decirle que Hirschbaum todavía está vivo.
Uh, şey, uh, avukatın ofisinde, kağıtları almak için - -
Bueno, en la oficina del abogado, para coger los papeles...
Parayı istediğiniz bir hesaba havale edebilirim, Siz bu kağıtları bana tebliğ eder, ve yüzümü asla bidaha görmezsiniz.
Podría transferir el dinero a una cuenta de vuestra elección, podéis entregarme esos papeles, y nunca volveréis a saber nada de mí.
Uh, Dün gece kağıtları verdiğimiz adamın
Resulta que el tipo al que se lo notificamos anoche...
son 12 saatim bu yanlışlığınız yüzünden adamı öldü sanarak gerekli kağıtları ayarlamamla geçti.
Acabo de pasarme las últimas 12 horas redactando nuevas peticiones basadas en la idea errónea de que ese tipo está muerto.
Sadece bana şu kağıtları ver, Adama tebliğ edelim, sende ödemeni yap, ve herşey yoluna girsin, tamam mı?
Deme la citación, se la entregamos a él, usted nos paga y todo vuelve a estar en su sitio, ¿ de acuerdo?
Pekala, bak - - Biz sana kağıtları vereceğiz, Sonra fotoğrafını çekip gideceğiz.
Vamos a entregarte el papel, te hacemos la foto y luego nos vamos.
Uh, Steven Hirschbaum, Kağıtlar size tebliğ edildi!
Steven Hirschbaum, considérese comunicado.
- Oyun kağıtları nerede?
- ¿ Quién tiene la baraja?
Kağıtları ben dağıtıyorum, dostum.
Estoy en el disco, amigo
"En son hangi cumartesi geceni Jason Burkett'in mahkeme kağıtlarıyla geçirmedin?" dedi.
"¿ Cuánto hace que no pasas un sábado por la noche con los papeles de la corte de Jason Burkett?"
Boşanma kağıtları geldi, ve tam bir kaltak gibi davranıyor.
Sus papeles de divorcio llegaron, y está bastante irascible.
Boşanma kağıtları mı?
¿ Papeles de divorcio?
O kağıtları ben imzaladım.
Yo firmé los papeles.
Bay Beattie'ye teslim etmem gereken kağıtlar var.
Tengo que entregar un trabajo para el Sr. Beattie...
Parker, kağıtları bul.
Oye, Parker, el papel...
Depodaki kağıtların arkasına baktınız mı? Belki de...
Quiero decir, quizá ha construido una pared artificial- -
Elektrofizyoloji uzmanlarının da tuvalet kağıtlarını bizim gibi toptan aldığını kim bilebilirdi ki?
¿ Quién podía pensar que las tiendas electrofisiológicas comprar papel higiénico a granel igual que nosotros?
Kağıtları açmadan bunu bilemezsin.
Y puedes ganar o cuatro de un tipo o no puedes ninguna.
Belki de o kağıtların bununla bir ilgisi vardır.
Quizá esos papeles tengan algo que ver con ello.
Kağıtları evde bıraktım.
Yo... los dejé en casa.
Cadılar eskiden mesajları içe yazmak için kağıtları ayırırmış.
Las brujas solían separar el papel escribían mensajes en el interior.
Tanrı aşkına, o kağıtları yaptı.
Por el amor de Dios, llegó a los diarios.
Basılı kağıtların iç gıdıklayan kokusu.
¿ Esencia de páginas impresas?
İmzala hadi şu velayet kağıtlarını. İmzala da, daha High Line Park'a gidip otel pencerelerinde sevişen insanları izleyeceğim.
Firma los malditos papeles de la custodia para poder ir al Parque High Line y observar a la gente coger por las ventanas del hotel.
Elektrik akımlarının patlamasını camların kırılmasını bütün kağıtların büzüşüp daha sonra yok olmasını.
Circuitos eléctricos explotando, vidrios haciéndose añicos el gas de los electrodomésticos descomprimiéndose y luego explotando.
Kağıtları hazırladım.
Tengo los papeles preparados
Boşanma kağıtlarını imzalamak için avukatımın ofisindeydim
Estuve en la oficina de mi abogado firmando los papeles del divorcio.
İskambil kağıtlarında kullanılır.
Lo usan para las barajas de cartas.
Neden kağıtlarımız çabuk bitiyor?
¿ Por qué se acaba nuestro papel tisú tan rápido?
Hemen kağıtlarınızı çıkarın!
Saquen sus papeles ahora mismo.
Serena çiçekli kağıtlar alacak olan Ameri Fabrikası'nı temsil ediyormuş.
Serena representó a Ameri-mill en una toma hostil de la papelera Primrose.
Çiçek kağıtları davasında Serena ile çalışan avukat.
Estaba en el caso de la papelera Primrose con Serena.
Görünüşe göre, ele geçirdiğimiz kağıtlar, buzdağının görünen kısmıymış.
Aparentemente, el papel moneda que incautamos es solo la punta del iceberg.
Bütün o kağıtlar ne için?
Entonces, ¿ para qué son todos estos papeles?
Kağıtları Virginia'ya yolladım.
Lo llevé todo a Virginia.
Yapışkan not kağıtları gibi aynı.
Puedes llevarte uno por dos libras.
Tanımladığın durum, eve dönünce karının kağıtlar hakkında şikayet etmesi ve baskıcı olması konusuna pek tanıdık değilim.
La situación que describiste, volver a casa a una esposa que se queja porque su papel es muy masculino, no es una situación con que la que esté familiarizado.
Bir metre merdivenimin üzerinde tavana yakın duvar kağıtlarını kazıyordum.
Estaba en la escalera de 4 metros, cerca del techo quitando el papel tapiz.
Hayır, olmaz. Bu kağıtlar için daha kalıcı bir şeye ihtiyacım var.
No, necesito algo más permanente para unir estos papeles.
Neredesiniz? Kağıtların orada.
- Por los periódicos.
Bazı kağıtları düzenlemem için tutuldum, Katrina'yı temizlemek için değil.
Me dijiste organizar papeles, no limpiar Katrina.
Sonunda şu kağıtlar konusunda bir ilerleme kaydediyorum.
Estoy avanzando con los periódicos.
- Johnny, son iki gündür bir başkasının çöpünü temizliyorum, ve açıkçası, senin o yukarı taşıdığın... onca palyaço ve şeker kağıtlarına ne vaktim ne de enerjim var.
Johnny, pasé dos días revisando la basura de otro y la verdad, no tengo el tiempo o energía de pasar por los payasos y envolturas que tienes allá arriba.
Kağıtlarınızı çevirebilirsiniz.
Podéis darle la vuelta a vuestros exámenes.
Selam. Masamın üstündeki imzalanmış tazminat kağıtlarını gördüm.
He visto los papeles firmados del despido en mi escritorio.
Hangi kağıtlar?
- ¿ Cuáles periódicos?
Kağıtların yanındaki kağıtlar.
- Los que están tras los periódicos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]