Kerosene traducir español
48 traducción paralela
Parafin.
Kerosene.
Fakir insanların alabileceği... yeterince ucuz, gazyağlı buzdolabının nasıl yapılacağını... bulmaya çalışıyorum.
Si pudiera entender cómo hacer éstos refrigeradores de kerosene lo suficientemente baratos para que la gente pobre pueda permitírselos.
- Gaz yağı!
- ¡ Kerosene!
Kerosenle ateş çıkaracağım.
Estoy apagando fuego con kerosene.
Tabii yine görmezsiniz... Görmezsiniz bu kürtaj karşıtı tiplerin kendilerini gaz yağına batırıp ateşe verdiklerini.
Tampoco vemos... a un grupo de gente pro-vida bañándose en kerosene y prendiéndose fuego.
... gazyağı, fitil, kibrit, bom!
... kerosene, mecha, fósforos... ¡ Boom!
20,000 galon Kerosene!
20,000 galones de combustible.
Kuyruğunun üzerine gaz döküp yaktılar ve ipi kestiler.
Le mojaron la cola con kerosene, la encendieron y cortaron la cuerda.
Neden heryere parafin dökerler ki?
Para qué desparramar kerosene por todo el lugar?
Hayır, ve yağmur parafin kokusunu güçlendiriyor.
No, y la lluvia hace más fuerte el olor a kerosene.
Gazyağı.
Kerosene.
Kulübeye kadar gidip eskiden oraya koyduğum gazyağını aldı çatı katındaki odaya gidip Tim'in üzerine boşalttı.
Asi que fué al cobertizo y tomo la lata de kerosene que mantengo ahí... Subió al dormitorio en el ático y la vació la lata sobre Tim.
Ama gazyağı benzin kadar yüksek sıcaklıklara ulaşamaz.
Pero el kerosene no incendia tan bien como la gasolina.
Sonra da aşağıya inip, mutfakta yerde yatan Mary'nin üzerine gazyağını döktü ve üzerine bir kibrit çaktı.
Luego bajo y derramo el kerosene sobre Mary que yacía en el piso de la cocina, encendió otra cerrilla y se lo tiró a ella.
Aynen gazyağının evi yakacağını sanması gibi yanılmıştı.
Se equivoco igual como se equivoco queriendo incendiar toda la casa con el kerosene.
Gelincigin üzerine benzini döküp yakacaksin ve arabanin içine atacaksin.
Viertes kerosene sobre un hurón, enciendes ambos extremos, lo pones dentro.
Evet. Yabani olursa, benzini iyi emmez.
Sí, porque si es salvaje, no toma el kerosene muy bien.
Ama ulaşıp yardım edemeden bir gaz lambası duvara çarptı ve patladı.
Antes de que pudiera ayudarla una lámpara de kerosene golpeó la pared y estalló.
Gazyağı ve kömür tozu uçucu bir karışım oluşturur ve millet bu patlamayı on iki kilometre öteden hissetti.
El kerosene y el polvo del carbón son una mezcla volátil. Sintieron esa explosión a ocho millas de distancia.
Şurada da hayatımın en büyük felaketi olan soba duruyordu.
¡ Acá esta la estufa de kerosene con la que tanto sufría!
Tüm gazyağlarını ve mumları kullanıyoruz!
¡ Estamos utilizando todo el kerosene y las velas!
Kerosene, sessiz öldürücü.
Da da du, el querosén. Sí, el asesino silencioso.
Burada gaz yağı var mı?
¿ Qué... ¿ Tenemos un poco de kerosene?
Cheung-On, git ve Kerosene'i bul.
Cheung-on, encuentra a Kerosén.
Şef, Kerosene Cheung Lok Sokaktaki İmperyal Bilardo'da.
Jefe, Kerosén está en el Salón de Billar Royal, calle Cheung Lok.
Kerosene büyük bir baş belası.
Kerosén es una gran molestia.
Kerosene.
Kerosén.
Babam 2 Rupee verip, beni gazyağı almaya gönderdi.
Él me envió al mercado para comprar kerosene vale 2 rupias.
Oradan gazyağını alıp, babama verdim..
Compré el kerosene de allí y se lo di a padre..
Sıradan temizleyicilere bağışıklık kazandığım için gazyağı, aloe vera ve kendi buluşum olan ağartıcı bir maddeyle kendime özel yapıyorum.
Desarrollé una inmunidad contra los desinfectantes comunes. Entonces yo preparo uno propio con kerosene, aloé vera, y un ingrediente blanqueador patentado por mí.
Dur bakalım, gaz yağı mı ekliyorsun?
Whoa, whoa, espera, ¿ estás agregando kerosene?
Gaz yağı bir yakıttır, Brian.
El Kerosene es combustible, Brian.
Yani gaz yağı, Red Bull'dur.
Kerosene es Red Bull.
Babam da ondan biraz kandil yağı istiyor.
Mi padre necesita algo de kerosene.
Üç tane koli bandı, büyük boy naylon poşet 15 metre ip, gaz yağı ve gaz lambası. Hepsi de dün arabası evimin önünde olan adam tarafından alınmış.
Tres rollos de cinta, laminado plástico, 15 metros de soga, kerosene y una linterna, todo comprado por el mismo tipo cuya camioneta estaba estacionada afuera de mi casa.
ona gaz lambasını ver. Sorun olmayacak.
Katarina, dale la lámpara de kerosene.
Dışarıda bir kedi üzerimize sıçradı ve gaz lambasını kırdı.
Un gato saltó sobre nosotros afuera y rompió la lámpara de kerosene.
İki şişe de gazyağı istiyorum.
Deme también dos botellas de kerosene.
Yeminle seni tekrar gazyağına bularım, Shibata.
Te voy a sumergir en kerosene de nuevo, Shibata.
Geldiği ilk yıl, Fujiwara Shibata'yı yenemedi ve gidip üzerine gazyağı döktü.
Primer año, Fujiwara, no pudo derrotar a Shibata así que lo baño en kerosene.
Yağa bulanmış durumdasın!
¡ Estas rociado en kerosene!
Kazara döktüğün gazyağına, ayağım kayıp düştüm. Hepsi bu.
Me resbalé como un tonto en el kerosene que derramaste, eso es todo.
Gazyağı gibi bir şey.
Como kerosene o algo así.
Gazyağı tadı var.
Tiene gusto a kerosene.
Gazyağı nerede?
Donde está el Kerosene?
- Onlara geri götürsem iyi olur.
Kerosene. Debe pertenecer a Nick.