Kiliseye traducir español
4,311 traducción paralela
Bugün kiliseye girdiğinde benim şu andakinden daha iyi biri olduğumu fark etmemi sağladın.
Y cuando entraste en esa iglesia, hiciste que me diera cuenta de que soy mejor que eso.
Tamam, kiliseye 1000 dolar yardım yapıyorum.
Bien, 1000 dolares para la iglesia.
Babamın kimsenin özel yerlerimize dokunmasına izin vermemesi ve kiliseye gitmememizin sebebi bu.
Es por eso que Papá fue siempre tan obsesionado - ¿ En serio? - Si. Es por eso que Papá fue siempre tan obsesionado sobre que nadie nos tocara nuestras partes privadas.
Bunun yerine, kiliseye girdi.
En cambio se mete en la iglesia.
Hepimiz buradayız çünkü kiliseye giderken yanlış bir yönden döndük.
Todas estamos aquí porque nos equivocamos de camino al ir a misa.
Büyükannem neden birden kiliseye gitmeye başladı?
¿ Por qué la abuela comenzó a asistir a la iglesia?
Annem, onunla kiliseye giden kadınla beni yapmaya çalışıyor.
Mi mamá me quiere enganchar con esta mujer que va a su iglesia.
Kiliseye gitmenin mutlu olmakla alakası yok.
Ir a la iglesia no tiene que ver con ser feliz.
Tekrar kiliseye gitmeye başladım.
Volví a ir a la iglesia.
Mükemmel bir yerdi. Ta ki Maw Maw, evdeki eski eşyaları kiliseye bağışlamaya karar verene dek.
Era un escondite perfecto hasta que Maw Maw decidió donar cosas al mercadillo de la iglesia.
Ailenle bizim kiliseye geliyorsun.
Tu familia ha ido a mi iglesia.
- Ben kiliseye bakacağım.
Miraré en la iglesia.
Nicky'nin adamlarını Cassie'nin olduğunu kiliseye götürmeni istiyorum.
Escúchame. Necesito que lleves a los hombres de Nicky... a la iglesia en la que está Cassie.
Ben kiliseye geç kaldım.
Llego tarde a la iglesia.
Bak, kiliseye aldılar seni.
Ves, has vuelto a la iglesia.
Peki, onu bugün kiliseye bırakırım.
Bueno, voy a dejarlo en la iglesia mas tarde.
Bilinçli bir şekilde kiliseye gitmeye yirmi bir yaşımda başladım.
Empecé a ir a la iglesia voluntariamente cuando tenía veintiún años.
Yine de, Peder Adam'ın iyiliği için onu bir başka kiliseye transfer ettik.
Pero, para bien de nuestro padre Adán nosotros lo trasladamos a otra parroquia.
Yarın kiliseye böyle gelemezsin.
No puede ir mañana a la iglesia así.
Geçen hafta kiliseye geldi, Peder Santoya'ya bağırıyordu.
Él vino a la iglesia la semana pasada y él estaba gritando al Padre Santoya.
Kiliseye getirdim.
Lo llevé a la iglesia.
Onu kiliseye götürmemin tüm sebebi bu zaten.
Es la única razón que lo llevó a la iglesia.
Pazar günü kiliseye gitsem ve pazartesi hep esnesem.
# Si a la iglesia el domingo voy # # Y vibrando el lunes estoy #
Pazar günü kiliseye giderdi. Salı geceleri Ala Wai'de golf oynardık.
Los domingos íbamos a la iglesia, y los martes por la noche, íbamos a golpear algunas pelotas al campo de golf de Ala Wai.
İkisini eve götürüp, hangisinin daha iyi uşak olduğuna bakalım. Diğerini de kiliseye geri verelim.
¿ Llevarlos a casa, ver cuál de los dos es mejor mayordomo, y devolver el otro a la Iglesia Católica?
Gidip, her pazar yaptığımız gibi "Kiliseye gidiyorum kıyafeti" ni giy.
Ve a ponerte en su imaginación ir a la iglesia en equipo como lo hacemos todos los domingos.
Babamın beni saçımdan sürükleyip kiliseye götürmesinden dolayı mı isyan ediyorum? Bu yüzden mi Katoliklik bu kadar çok keyfimi kaçırıyor?
¿ Me rebelaba porque mi papá me empujó la Iglesia en la garganta y por eso el catolicismo me desvió?
Yani o kiliseye gidip vaftizini iade etmekle başlayalım.
Así que empecemos yendo a esa iglesia y revertir tu bautismo.
Baba, sen de bizimle kiliseye gelebilirsin.
Sabes, papá, podrías venir a la iglesia con nosotros.
Kiliseye mi gitmek istiyorsun, git.
Quieres ir a la iglesia, bien.
Kızımı kiliseye götürüyorum. Sen yanımızda olmadan.
Llevare a mi hija a la iglesia... sin ti.
Kızıma, kiliseye yanlış nedenlerle geldiğini söylemenizi istiyorum.
Quiero que le diga a mi hija que ha venido aquí por las razones equivocadas.
Doğru, bağışlayın beni Peder ama eskiden, çocukken kiliseye dilleriyle dizlerini yalayan kızları görmek için gelirdim.
Sí, perdóneme, Padre, pero de niño, solía venir aquí para ver a las chicas de rodillas con sus lenguas afuera.
Evladım, Tanrı insanları birçok farklı şekilde kiliseye getirir.
Hijo mío, Dios trae gente a la Iglesia de muchas maneras.
Kiliseye gitmem ben.
Yo no voy a la iglesia.
Glades'deki bir kiliseye epey telefon etmiş.
Hizo muchas llamadas a una iglesia en los Glades.
Öyle pek kiliseye gitmeyiz.
No somos de ir a la iglesia. Misa de Gallo.
Çocukları bu sabah kiliseye götürmeyi düşünüyordum.
Estaba pensando en llevar a los niños a la iglesia esta mañana.
- Kiliseye mi?
- ¿ A la iglesia? - Sí.
Kiliseye gitmeyi düşünüyordum da.
Estaba pensando en ir a la iglesia.
Babam kiliseye katılmamı istemişti.
Mi padre quería que me uniera a la iglesia.
Bir kiliseye kaçtı ama Edward onu çıkardı.
Huyó a una iglesia, pero Eduardo lo arrastró afuera.
Her pazar kiliseye giderim, ayda en fazla beş kez Rahip Francis eve yemeğe gelir.
Solo voy a la iglesia los domingos, el padre Francis viene a cenar cinco veces al mes, Max.
Kiliseye gidecek olmandan endişelenmeli miyim?
¿ Debería preocuparme que vayas a la iglesia?
Kiliseye yalnızca bir kere gittin.
Has ido una vez a la iglesia.
Bu kadın her gün kiliseye gidiyor.
La mujer va a la iglesia todos los días.
- Kiliseye gidiyorum.
Voy a la iglesia.
Her pazar kiliseye giderim, ayda en fazla beş kez Rahip Francis eve yemeğe gelir.
Solo voy a la iglesia los domingos, el padre Francis viene a cenar cinco veces al mes, máximo.
Kiliseye gitmeyeli uzun zaman oldu.
Ha pasado un tiempo desde que estuve en un iglesia.
Annem kiliseye gitmek istiyor.
Mamá quiere ir a la iglesia.
Kiliseye falan mı gideceksin?
Los zapatos.