English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Komşular

Komşular traducir español

5,317 traducción paralela
Komşular sabah dörtte silah sesi duyduklarını bildirdiler.
Los vecinos avisaron de que oyeron disparos sobre las 4 de la mañana.
Zor durumdaki kasabaya yardım eden iyiliksever komşular.
Simplemente son buenos vecinos... ayudando a una ciudad que lo necesita.
Komşuları bu olayı görmüşler mi?
¿ Esa gente le reconoce como vecino?
İkinci olay yerinde bir köpek onu görüyor. Ve komşuların ayağa kalkmasına neden oluyor.
En el segundo escenario, despertó a un perro que puso nerviosos a todos los vecinos.
Biz sizin komşularınızız.
Somos sus vecinos.
Abbs, komşular ambulansın beyaz ve turuncu çizgili olduğunu söylüyor.
Abbs, el vecino dice que la ambulancia era blanca con una raya naranja.
Gazeteleri kesmediğinde, ya da komşuları süzmediğinde, o mağaraya saklanıyor, ve kıymetli oyuncaklarıyla oynuyor.
Cuando no está recortando el periódico o chupándole la sangre a los vecinos, está encerrado en esa cueva, jugando con sus pequeños trastos.
Sanki komşuların duyduğundan emin olmak istemişler.
Como si quisieran que los vecinos se enterasen.
Komşular yanda kalanların bir uyuşturucu karteli olduğunu biliyorlar mıydı acaba?
¿ Crees que los vecinos sabían que vivían junto a un cártel de la droga?
Özelime değer veriyorum ve komşularım buna saygı duyuyor.
Resulta que yo valoro mi intimidad y que mis vecinos respetan eso.
Komşular Rebecca Schroeder'ı çekingen olarak tanımladı.
La vecina ha descrito a Rebecca Schroeder como poco amigable.
Görünüşe göre çıktıklarımız aynı zamanda komşularımız.
Parece que nuestras citas también viven en nuestro edificio.
Komşuları siz misiniz?
¿ Están tus vecinos en casa?
JJ, okul kayıtlarına bakalım komşuları, öğretmenleri ve bulabildiğimiz herkesle konuşalım.
JJ, busca su expediente escolar, habla con vecinos, profesores, con cualquiera a quien podamos encontrar.
Komşularının köpeğini ölene dek tekmelemesi dahil. Elinde ne var?
Resulta que mató al perro de su vecino a patadas. ¿ Qué tienes?
Doktor Roney'in komşuları bizim iki ziyaretçimiz arasında eve yaklaşan biri ne görülmüş ne duymuşlar.
Ninguno de los vecinos de la Dra. Roney oyeron ni vieron a nadie acercándose a su casa entre nuestras dos visitas.
Komşularınız bizi iki ziyaretimiz arasında sıradışı bir şey görüp görmediklerini hatırlamıyordu. Köpeğinizin havlaması dahil.
Sus vecinos no recordaban oír algo inusual entre nuestras dos visitas, incluyendo el ladrido de su perro.
Komşularıyla takılan tiplerden değil.
No es de la clase de gente que pasea por ese barrio.
Ağzını tıkadıkları için muhtemelen komşuları bir şey duymadı.
Los vecinos no oyeron nada, probablemente porque la amordazaron.
Birlikte büyüdüğümüz komşularımızın ve arkadaşlarımızın önünde sanki savaş esirlerinin geçit göreni gibiydik.
En fila como prisioneros de guerra delante de los amigos y vecinos junto a los que habíamos crecido.
Komşularımız bahçelerini günde 4 defa 15er dakika suluyorlar... tamamen kural dışı!
Los aspersores de nuestro vecino se encienden cuatro veces al día, quince minutos cada vez... completamente contra el código.
Zenci komşuların var mı?
¿ Tenéis vecinos negros?
Komşular Malcolm ve Lida Taffert'ı bu sabah erken saatte giderken gördüklerini ve geri dönmediklerini bildirdi.
Los vecinos dicen que vieron a Malcom y Lida Taffert marcharse temprano esta mañana y no han vuelto.
Doğru, komşular.
Cierto, son vecinos.
Yan komşularımızdan yana şansımız hiç yaver gitmedi.
No hemos tenido suerte con nuestros vecinos del patio trasero.
Hey, yan komşular!
¿ Hola, vecinos del patio de atrás!
Komşularımızdan birine nakliyecilik yaptığını söylediniz değil mi?
¿ Dijiste que hizo la mudanza de uno de nuestro vecinos?
Komşular bir şey duymadan onu hemen burdan taşımamız gerekiyor.
Tenemos que actuar rápido en caso de que uno de los vecinos haya oído algo.
Spartan görünüşü, komşuları bize başladığımız zamanı hatırlattı.
El aspecto espartano, el vecindario... me recuerda a nosotros comenzando.
Komşular da geberdiğini biliyor.
Los vecinos saben que te mueres de hambre.
Eski sevgililer, iş arkadaşları Rada'nın dairesinin komşuları.
Ex amantes, compañeros, un... vecino con diseños en el departamento de Rada.
Katolikler, Protestanlara karşı, komşular, komşularına karşı.
Católicos contra protestantes, vecino contra vecino.
Komşularımız da yok değildi ama.
Antes teníamos vecinos.
Komşular, çocuklar ve tanımadığım bir sürü insanla beraber...
Hay vecinos, niños, gente que ni siquiera conozco...
Ama Argos, komşularımız gibi bizim için tehdit oluşturmuyor.
Pero Argos, nuestro vecino, no representaba una amenaza.
O küçük listesinde köpek boku, araba alarmları okunmaz trafik işaretleri, ikiz bebek arabaları düşük bel modası, erkek kolonyası sakızlar, bisikletler, hamsterlar çöp kamyonları, komşular, metal askılar, TV kumandası kutlama kartları, taklalar, ucuz saç kesimleri için el ilanları, şişkolar güvercinler, Hava Durumu, çiş kokusu, çiçeği burnunda anneler kredi kartı teklifleri, engellenmiş telefon numaraları büyük şemsiyeler, F treni, JFK, BQE ATM servis ücretleri, bir milyoncular, radyo karakterleri örgülenim, Starbucks, Knicks Knicks, Knicks ve Tanrı.
En su corta lista también decía : Caca de gato, alarmas de autos, señas indescifrables de estacionamiento, coches de bebé dobles, moda con raja de nalga, colonia para hombre, chicle, bicicletas, hámsteres, camiones de basura, vecinos, ganchos metálicos, controles de TV, tarjetas de felicitaciones, chancletas, volantes para cortes baratos, gente gorda, palomas, Canal del Clima, olor a orina, madres nuevas, ofertas de tarjetas de crédito, números bloqueados, sombrillas grandes, tren F, JFK, vía Brooklyn-Queens,
James, istersen komşularını ara, galiba köpeklerinin üstüne düşüp öldürdüm.
 ¡ Oye, James, llama a tus vecinos porque creo que matà © a su perro al caer!  ¡ Puedo tener quemaduras de segundo grado!
Komşularınla selamlaş. "
Saluda a tus vecinos ".
Seni şu filmde gördüm hani şu bütün komşularını katleden adamı canlandırıyordun.
Te vi en aquella película sobre el hombre que mata a todos sus vecinos.
Bir krallıkta sizin benim gibi insanlar yaşarmış. Başlarında da kibirli, hırslı bir kral varmış. Ellerindekiyle hiç yetinmez komşularının zenginliklerini ve güzelliklerini kıskanırlarmış.
En un reino vivían gentes como tu y yo,... con un Rey codicioso para reinar sobre ellos estaban por siempre infelices,... y tenían envidia del mundo y la belleza de sus vecinos.
Şey, Peder iki kafalı bir köpekle ilgili hikayeler duydum Tardust'da dehşet saçan vahşi bir yaratık. Doğal olarak annem ve komşular onu aramaya çıktılar.
Eh, bueno, reverendo, oí algo sobre un perro de dos cabezas, una cosa temible corriendo salvaje en Tardust, así que por supuesto un montón de gente y mi mamá fueron a buscarle.
Komşularınızdan bazıları, korkarım ki, kafasında bir tahta eksik olduğunu düşünüyor.
Algunos de sus vecinos, temo creen, que está tocada.
Benim için sorun değil, ama Deirdre işini yaparken komşuların onu izlemesinden bıktı artık.
No me importa, pero Deirdre de cansarse de la vecinos observándola hacen su negocio.
Artık komşular evden, herhangi bir çıt sesi bile işitmediklerini söylüyor. Ta ki 7 Ekim gecesine kadar.
Ahora, los vecinos no reportan audiencia ningún tipo de alteraciones de la casa hasta la noche de octubre, la séptima.
Ve çok kalabalık olması, komşular ile iyi geçinmeyi gerektiriyor.
Y siendo tan populada, vale la pena llevarse bien con los vecinos.
Karımla en son birlikte olduğumuzda komşular polisi aradı.
Escucha, la última vez que estuve en casa yo y mi esposa follada muy duro Los vecinos llamaron a la policía.
Komşularınızı tanımak istemez misiniz?
¿ No quereis conocer a vuestros vecinos?
Komşularını rahatsız ediyorsun!
¡ Eres un vecino molesto!
Komşular. Selam.
Vecinos.
- Selam! - Siz yeni komşular mısınız? - Evet biz yeni komşularız!
- ¿ Son nuestros vecinos?
Tanrı aşkına, komşularımız var bizim!
¡ Tenemos vecinos, por Dios!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]