Koçaman traducir español
10,622 traducción paralela
Kocaman olmuşlar.
Ahora son mayores.
Dışarıda daha önce okumamıştım,... kocaman gökyüzünün altında.
En realidad nunca había leído fuera, bajo el... el cielo azul.
Nede o karın kaslarını ve kocaman alnını alıp odamdan defolmuyorsun.
Así que porque no coges tus abdominales marcados y tu frente de lavar ropa, vete al infierno fuera de mi oficina.
- Kocaman bir dangalak olmamak.
No ser un imbécil de primera.
Yani hosuna gitmeyen bir durum varsa siktirip gitmen icin kocaman kapi var orada. Gidip kendine kalacak baska yer bulabilirsin.
Así que si no te gusta, la puerta está lo suficientemente abierta... para que te vayas a la mierda y busques otro sitio en el que vivir.
Ben de ama kocaman ve mutlu bir ekip olarak buradayız.
Yo tampoco. Pero aquí estamos. Una gran y feliz unidad.
Bu gerçekten kocaman ve çok çıplak bir cesetmiş.
Esto es realmente gordo, un cadáver de verdad desnudo.
Birincisi, bacakları çok güzel bu yüzden kimse seninkilere bakmayacak ve ikincisi saçı kocaman ve savurup sahnedeki herkesi geride bırakmaya bayılıyor.
Ella tiene ese pelo que le encanta sacudir y con el que eclipsa a todos.
# Görüyor konuştuklarını kocaman gülümsemelerle #
# Les ve hablando con una gran sonrisa #
Rachel kocaman bir kız.
Rachel es una mujer adulta.
Önümüzde kocaman bir hayat var.
Tenemos toda nuestra vida por delante.
Fakat kocaman ormanı yakmak için küçük bir kibrit çöpü yetiyor.
Es cierto que eres un actor secundario, aunque solo se necesita una cerilla para quemar completamente acres de bosque.
Büyük bir hayal. Tabii odadaki Elijah'nın yarattığı kocaman boşluğu saymazsak.
Ahora, eso suena grandioso, menos la gran ausencia de Elijah en la sala,
Aslında, Oliver'ın Lian Yu'da kocaman bir hapishanesi var.
En realidad, Oliver tiene una prisión entera en Lian Yu.
Kocaman, mutlu bir aileyiz.
Una gran familia feliz.
# Evet, kocaman araban olabilir # # Ama neler yaptığını söylemezsin #
"Oh cierto, y como tu coche grande." "No me digas lo pedante que eres."
Kocaman, değil mi?
Es grande, ¿ eh?
- Kocaman adam olmuşsun.
- Has crecido.
- Kocaman aç bakalım Dan.
- Abre bien, Dan.
"Bu kocaman yatakta onsuz uyuyamıyorum," diyordum.
Que no podía dormir en esa enorme cama sin ti.
Kocaman bir çarpı şeklinde yatıyorum.
¡ Duermo en forma de una "X" gigante!
Hayır, bak, Carlo, Karen'a kocaman bir elmas alacağım
No, mira, Carlo, le voy a regalar a Karen un diamante enorme.
Hâlâ kocaman, betondan bir oluk.
Sigue siendo una alcantarilla de hormigón gigante.
- Büyük kulaklar, kocaman bir gülümseme.
¡ Con orejas y una gran sonrisa!
Şimdi, kocaman aç ağzını.
Abre, ya. Vamos. Abre.
Çünkü iki taraf da biliyor ki işlerin değişmesi gerekiyor ve orada onlara bırakılan kocaman arazi var, bu yüzden...
Porque... ambos bandos saben... bueno, que ahora las cosas tienen que cambiar... y que tienen un montón de tierra abandonada por ahí, así que...
Önde kocaman dev bir tavuk.
Con una gallina gigante en el frente.No puedes perderte.
Kocaman elbiseleri vardı.
Sus grandes vestidos.
Vinci soruşturmasını kapattık Geldolf bir anda kocaman bir savaş bütçesiyle valilik kampanyasına başladı.
Cerramos la investigación de Vinci y Geldof anuncia su candidatura para Gobernador con un tesoro de guerra repentinamente masivo.
Kocaman olmuşsun.
Como has crecido.
Kocaman bir sığınak var.
Es un... es un gran bunker.
- Kocaman bir çıkmaz sokak.
- Gran callejón sin salida.
Umurumda olan tek şey o. O küçük çocuğun önünde kocaman bir yaşam vardı ve sen onu öldürdün, böylece hiç olmamış gibi davranabilirsin.
Ese niño tenía toda una vida por delante, y lo mataste para hacer como si nunca hubiera ocurrido. ¡ Admítelo!
Bütün yemekler kızartılıyor ve etrafta kocaman yılanlar var.
Toda la comida está frita y hay serpientes, serpientes grandes...
Bunca yıl boyunca sürekli, gün gelecek de kocaman olmuş, mutlu bir hâlde kapıma gelecek diye düşündüm.
Todos estos años... seguía pensando, ya saben... que algún día, simplemente... aparecería, adulto y feliz...
Bak Ian, kocaman bir yüreği olan iyi bir çocuk olduğunu bilmeni istiyorum.
Escucha, Ian. Quiero que sepas... que eres un buen chico con un gran corazón.
Ben "Kocaman yaşIı adamım".
¡ Soy un "hombre grande"!
Kocaman kızsın.
Eres una niña.
Bu, küçük bir çocuğun kocaman bir oyuncak mağazası keşfetmesi gibi.
Es como un niño suelto en una tienda de juguetes.
Randy'nin kocaman topları var.
Randy tiene unos huevos enormes.
Bedelia Du Maurier olarak, kendimle ilgili yürekten inandığım gerçekler kocaman birer aldatmacadan ibaretti.
Cualquier certeza sobre mí misma como Bedelia Du Maurier eran puras cortinas de humo, espejismos.
Kocaman biriydi.
Él es tan grande como un buey.
- Kocaman olmuşsun.
Maldita sea, has crecido.
Eve attığım karılar için kocaman yer yatağım var.
Tengo un buen saco de dormir para las putas que traigo.
Buradakiler çocuğun kocaman ağzı olduğunu söylüyorlar.
La gente de aquí dice que el chico era un hablador.
- Sevgi dolu, kocaman bir kalbin var.
¿ Tienes un gran corazón lleno de amor. Deténgase.
Kocaman gülümseyin.
Grandes sonrisas.
Diğeri de Sırbistan kocaman, derin bir kara delik.
Y Serbia es un inmenso agujero negro.
Kocaman gözleri olan kibar sarışın bayan.
"La guapa rubia con los ojos azules y grandes".
Kocaman güzel bir çavuş.
Es un palo genial y majestuoso.
Tek gördüğüm, çüke benzeyen kocaman bir kaya.
Solo veo una piedra vieja que parece un pito.