Kusuruma bakmayın traducir español
644 traducción paralela
Sizi rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın.
Siento haberle molestado.
Kusuruma bakmayın. Bitmiş durumdayım.
Discúlpeme, estoy muy fatigada.
Kusuruma bakmayın.
Discúlpeme.
Bunu söylediğim için kusuruma bakmayın, ama sizleri seviyorum.
Yo le admiro mucho.
- Rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın.
- Disculpen si los importuno.
Sevgili dostlarım, lütfen kusuruma bakmayın... ama biraz larenjit olmuşum da.
Mis queridos amigos, deben disculparme, lo siento de verdad... pero tengo un leve toque de laringitis que me molesta.
Kusuruma bakmayın.
Lo siento.
Kusuruma bakmayın.
Yo... discúlpeme...
Kusuruma bakmayın. Gizli işlerden nefret ettiğimi bilirsin Fran. Arada sırada acımasızca davranmasaydım şu an bulunduğum yere asla gelemezdim.
Siento haber tenido que recurrir a una investigación, Fran, pero con ciertas personas no hay más remedio que ponerse en su terreno.
İyi akşamlar. Lafınızı böldüğüm için kusuruma bakmayın ama bu parlak numune, uzun mu yuvarlak mı kare mi yoksa dikdörtgen mi kıvırcık istediğinden pek emin durmuyordu. Ben de hepsinden getirdim.
Buenas noches, perdón por meterme en sus asuntos privados pero este magnífico ejemplar no sabía si querían una lechuga larga, cuadrada u oblonga, así que traigo variado.
Bir şeyleri böldüysem kusuruma bakmayın.
Disculpad que os moleste.
- Bu saatte habersiz geldiğim için kusuruma bakmayın.
- Gracias. - Lamento venir a estas horas...
Demin öne doğru uzandığınızda korktuğum için kusuruma bakmayın.
Disculpe que me pusiera así cuando se apoyó en el muro, señor.
- Kusuruma bakmayın.
- Perdóname.
Sizi birdenbire bırakacağım için kusuruma bakmayın.
Espero que perdonen mi tosquedad al despedirme de ustedes.
Kusuruma bakmayın.
Por favor, perdonen.
Kusuruma bakmayın.
Debe perdonarme.
Kusuruma bakmayın ama sol çizmenizin topuğundaki çamur sadece Seven Oaks'a özgü bir toprak türünden.
Perdone que lo mencione, pero en su bota izquierda tiene un poco de arcilla que sólo existe en Sevenoaks.
Kusuruma bakmayın.
No me haga caso.
Siz bu rüzgarda beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Siento haberos hecho esperar con este viento.
Sadece bir ölü, kusuruma bakmayın.
Con un cadáver, disculpe la expresión.
Lütfen beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Le ruego me perdone por haberla hecho esperar.
- Kusuruma bakmayın, kalkmayı bilemedim.
- Disculpen que me haya alargado tanto.
- Rahatsızlık için kusuruma bakmayın hanımefendi.
- Hola. - Hola.
- Lütfen kusuruma bakmayın efendim.
Lamento haberle causado problemas, desconocido.
Affedersiniz, kusuruma bakmayın.
Lo siento.
Bu kadar zahmet verdiğim için kusuruma bakmayın ama geceleri korkuyorum ve...
Lamento haberles molestado. Pero de noche me pongo nerviosa.
Kusuruma bakmayın, resmi olarak tanışmadık.
Pero no nos hemos presentado.
Siz kusuruma bakmayın.
Excusadme.
Kusuruma bakmayın, ama beni şaşırttınız peder.
Me soprende usted, padre, si me permite decírselo.
Kusuruma bakmayın.
Por favor, discúlpeme.
Kusuruma bakmayın.
Disculpadme.
Lütfen kusuruma bakmayın.
Por favor, no se enfade. - No, aún tengo que agarrarlo.
Şey, kusuruma bakmayın hanımefendi.
Vaya. - Perdóneme.
Kalmak isterdim ama bu saçmalık iştahımı kapatıyor. Kusuruma bakmayın.
Lo siento, pero esta comida italiana me ha estropeado la digestión.
Bu üzücü olayı anımsattığım için kusuruma bakmayın.
Disculpe despertarle este recuerdo tan triste.
Bayan Emma, kusuruma bakmayın ama bu soruyu sormalıyım.
Srta. Emma, discúlpeme, tengo que hacerle otra pregunta.
Kusuruma bakmayın Bay Gauge.
¿ Me disculpa, Sr. Gage?
Kusuruma bakmayın, benim alışverişe gitmem gerek. - En kısa sürede görüşmek dileğiyle.
Perdonad, tengo que hacer unos recados.
Gidebilir miyim? Kusuruma bakmayın. Asıl benim kusuruma bakmayın.
Me despidió de su fábrica, porque tenía una hija sin estar casada.
Kusuruma bakmayın!
- Me disculpa.
Kusuruma bakmayın efendim ama çocukla yalnız kalmam gerek.
Con perdón señor, yo... yo lo tengo que ver a solas.
Kusuruma bakmayın, Gracchus.
Perdóname, Graco.
Kusuruma bakmayınız.
Si me disculpa...
Geç vakitte rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın.
Lamento molestarte tan tarde.
Kusuruma bakmayın, geç oldu.
- Tengo que hablar con usted.
Edeceğinize eminim, ama kusuruma bakmayın.
Estoy completamente seguro de que puede hacerlo,... pero perdóneme, señor.
Kusuruma bakmayın, bayan.
Perdone, señorita.
Kusuruma bakmayın.
Discúlpenme.
Kusuruma bakmayın.
Ah, le pido perdón.
... kusuruma bakmayın diyorum.
No siempre os aprecié, pero... no me guardéis rencor, os pido perdón.