Kuşkusuz traducir español
1,245 traducción paralela
- Avare Gezginci Hiç kuşkusuz ki kendine çıkar bir yol aramak için buradasınız.
Usted habrá venido para buscar su propio camino.
Bir alçağın son sığınağıyla bağlantılıdır kuşkusuz.
Que sin duda va al refugio de un canalla.
En kötü zamanlar, kuşkusuz rüzgarın esmediği zamanlardı. Hiçbir surette yol alamıyorduk.
Los peores días fueron, obviamente, aquellos en los que no había viento, que era la quietud absoluta.
Kuşkusuz ölmesi senin hayalin ve arzundu.
Era tu imaginación... Martha y tu deseo, también, sin duda.
Kuşkusuz, daha sonra dank etti.
Por supuesto, eso me hizo pensar.
Senin kendin yap türünde kitabın kuşkusuz dünyayı değiştirecek.
Tu libro tipo "hágalo usted mismo" sin duda cambiará el mundo.
Kuşkusuz, öyle sanıyorum ki, bu evin ana bölümü, ahır değil.
Supongo que esta es la casa principal, no el granero.
Kuşkusuz siz muhtemelen görevdesiniz, ne de olsa.
Además, supongo que está de servicio.
Kuşkusuz bütün bunları kanıtlayabilirsiniz.
Tendrá pruebas de lo que dice.
Kuşkusuz ortalık durulana dek gizlendiği yere dönmüştür.
Y sin duda, volvió a esconderse hasta que todo se calme.
Kuşkusuz, sana kişisel bir çek yazabilirdim ve o zaman her ikimiz de Potomac'a atılırdık.
Podría extenderle un cheque personal, y ambos acabaríamos... -... en el río Potomac.
Kuşkusuz, onun için izin belgesi var.
Por supuesto, tengo una orden.
Kuşkusuz, çoğu bir casus olarak senin kapasitende açıklanabilir, fakat büyük olanı değil.
Muchas se pueden explicar por ser usted espía. Pero la mayor no.
Kuşkusuz saf bir çekiciliği vardı ama kası yoktu.
Tenía un cierto encanto inocente pero nada de musculatura.
Kuşkusuz adamımız yalnızca Nietzsche'yi değil, aynı zamanda... Huysmans'ı da biliyordu.
Seguramente nuestro hombre sabía no sólo Nietzsche, sino también Huysmans.
Her zaman aklında değildim kuşkusuz.
No siempre fue obvio.
Kuşkusuz, tarih her zamanki gibi kendi sözünü söyleyecektir.
Y la historia siempre tiene algo que decir y nunca dejará de decirlo.
Fakat kuşkusuz, sen karına gitmek zorundasın.
Pero si tiene que irse...
Kuşkusuz.
Por supuesto.
Kuşkusuz, onun huysuzluğunu, içmesini ve kocasıyla kavgalarını duymuşsunuzdur.
Habrá oído hablar de su temperamento... del alcohol y de las peleas con su marido.
Ve, kuşkusuz, kocanızın katilini bulmağa, Bayan Clay.
Y de encontrar al asesino de su marido.
Kuşkusuz, Bayan Clay'in o gece tam olarak nereye gittiğini bilen tek kişi sizdiniz.
Ud. era el único que sabía dónde estuvo la Sra. Clay.
Kuşkusuz, tam burada bürosundaydı.
Claro, estaba aqui en su oficina.
Kuşkusuz, sizin tarzınıza sahip değilim, fakat oldukça iyi sonuçlar alıyorum.
Claro, No tengo su estilo, pero tengo buenos resultados.
- Oyuncuların ve tabi ki yönetmenlerin önemini kuşkusuz anlıyorum.
- Quiero decir personas maravillosas. - Ciertamente entiendo la importancia de los actores y luego, por supuesto, los directores.
Bu hiç kuşkusuz ki bir problem gibi gözüküyor.
Es un problema, sin lugar a dudas.
Kuşkusuz öyleyiz, Bay Stahr.
- Eso seguro, Sr. Stahr.
Ama sana katılıyorum kuşkusuz öldürülecekler.
Estoy de acuerdo contigo... probablemente los matarán.
Kuşkusuz çılgınca bir hareketti.
Claramente un acto de locura.
Ve şimdi de kuşkusuz üç numaranın altında ne olduğuna bakıyoruz.
Y ahora veremos que hay detrás de la cortina Nº3.
Bir başka korsan, kuşkusuz.
Otro pirata, sin duda.
Yani, aitmiş gibi göründüm, fakat değilim, kuşkusuz.
Quiero decir, fingi serlo, Pero no lo soy, esta bien.
Bilmiyorum. Ama kuşkusuz birlikte daha çok lokma paylaşacağız ve muhtemelen şişmanlayacağım.
No sé pero compartiremos muchos pastelitos y yo me pondré gorda.
Kuşkusuz giymek zorunda kaldığınız bu pis köylü paçavralarını dert etmeyin.
No debes preocuparte por vestir esos harapos de campesino que, sin duda, te viste forzado a vestir.
Hiç kuşkusuz.
Sin duda.
Kuşkusuz daha yeşil otlaklar bulmuştur.
Hallo pastos más verdes, sin duda.
Ve kuşkusuz, bir Cylon özel kuvveti.
Es, indudablemente, una fuerza Cylon.
Kuşkusuz onlar biraz dokunaklı renkte.
Pensé que un poco de color no caería mal.
Kuşkusuz sen değil.
Ciertamente tu no.
Kuşkusuz Almandır.
- Alemán, sin duda.
- Hiç kuşkusuz Joanna'ydı.
- Joanna, sin duda.
Kuşkusuz.
Sí, seguro.
Babanın hiç kuşkusuz... iyi bir öğretmen olduğunu bilmiyor musun?
¿ No te das cuenta de que tu padre es, sin ninguna duda, un profesor muy bueno?
Kuşkusuz, onlar benim hayatımı tehdit ediyorlar, ben de onlarınkini.
Por supuesto, están amenazando mi vida, yo amenazo la de ellos.
Kuşkusuz bir algılayıcı-verici bileşimi. Her şeyi kaydediyor.
Sin lugar a dudas una combinación de sensores y transmisores... grabando todo lo que hacemos y decimos.
- Kuşkusuz.
- Claro.
Kuşkusuz tersini düşünenler de vardı.
Otros creían todo lo contrario.
Kuşkusuz kızgınım.
Claro que sí. Tienes tan poco respeto a tu miedo.
Kuşkusuz bir izleyicimizin olmaması ölümcül... ama genellikle bu sıkıntının üstesinden gelmeyi beceririz.
La falta de público es fatal, claro. Pero la contrariedad normalmente se puede evitar.
Adamlarınız otel odasına kaçan bu Hollanda pasaportlu adamı ararlarken o, kuşkuşuz pasaportunu çöpe atıp yeni bir kimlikle ülkeyi terk etmeye hazırlanıyordur.
Mientras su gente busca al hombre... del pasaporte holandés que se alojó en el hotel... él, sin duda, se deshizo del pasaporte... y se prepara para irse del país con una identidad nueva.
Yeni paragraf.Uzun dönemde kuşkusuz haklılar.
Punto y aparte.