English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Köylüler

Köylüler traducir español

1,022 traducción paralela
Şimdi de köylüler Davut ve Calut'luk oynuyor.
Sabemos que los Bailey nunca han ganado un centavo.
İnsanlar tıpkı diğer yerlerdeki dağlı köylüler gibidir... özgür, gösterişsiz.
La gente como los campesinos montañeses de todas partes, simples e independientes.
- Köylüler.
- Un cantante tirolés.
Köylüler kalbine bir kazık saplıyorlar!
Los del pueblo le clavaron una estaca en el corazón,
Köylüler kulübelerinden çıkmaya korkuyor.
A los del pueblo les asusta salir de sus chozas.
Köylüler onlara Amerikalı avcılardan bahsetmiş olmalı.
Alguien del pueblo les habrá hablado del cazador.
Beni dinleyin, köylüler!
iEscuchadme, campesinos!
İşte öyleyse, köylüler!
iEso es, campesinos!
Büyük ve korkutucu Kali, bütün ihtişamıyla orada oturuyor... köylüler de hastalık, kıtlık ve yangından korunmak için ondan yardım istemeye toplanıyordu.
La gran y terrible Kali representada en su corte con gran magnificencia,... y la gente del pueblo se reunía para pedirle protección... de las enfermedades, el hambre y el fuego.
Köylüler bilmek istiyor.
Los campesinos quieren una respuesta.
Burada yaşayan köylüler, senede bir gece yani dün gece bütün hadis ruhların, cinlerin, hortlakların, cadıların serbest kaldığına itikat ederler.
Los habitantes locales creen que aquí una noche al año.. anoche.. .. Todas las almas malvadas, demonios y brujas, son puestas en libertad.
Gazetelerden okuduğuma göre Puglia ve Sicilya'da.. .. köylüler arazi yüzünden isyan ediyormuş, ben buradan memnunum.
Cuando leo en la prensa que en Puglia y en Sicilia los campesinos se rebelan para tener la tierra, me alegro.
Olayların en azda kalması çok iyi.. Umutsuz ve fakir olsalar da isyan etmezler.. Köylüler hiç yüzünden bozuşup, kavga etmezler.
Ellos al menos tienen una esperanza, pero aquí hace mucho que la tierra es de los campesinos, así que no pasa nada.
Bu köylüler şüpheci, güvenmiyorlar.
Los habitantes son desconfiados.
Köylüler çil yavrusu gibi dağılıyorlar!
- Si, los aldeanos están huyendo en todas las direcciones.
Köylüler de öyle düşünüyor olmalılar.
Los del pueblo también piensan lo mismo.
Köylüler o öğretmenin çok pinti olduğunu söylüyorlar.
La gente dice que el profesor es un tacaño.
Köylüler gece gündüz aramayı devam ettirecekler!
¡ Los aldeanos continuarán la caceria día y noche!
Bu dangalaklar mı birini yakalayacak? - Köylüler korktu.
Todo esto es una idiotez, sólo por cazar un hombre los aldeanos se asustan.
Köylüler de büyük acıyla kıvranıyor.
Por supuesto, pero los campesinos también son personas.
Köylüler, samurayların onlara yakın olmasından memnun olmayacaktır.
A los del pueblo no les gustará que los samuráis las cortejen.
Bu köylüler ücretinizi nasıl ödeyecek.
Esos campesinos no pueden pagarles.
Yoldan çekilin köylüler!
¡ Apártense del camino, campesinos!
Yarın, Dr. Sigmund, köylüler, kısaca herkes... benim sahte bir rahip olduğumu öğrenecek.
Mañana todos sabrán, el Dr. Sigman, los aldeanos que yo era un farsante
Ülkelerine yapılan saldırıya karşı koymak için, Rus köylüler, Fransızlar'a yıkılmış ve dağılmış topraklarda hoşgeldiniz dedi.
Para combatir la invasión de su patria, los rusos recibieron a los franceses con graneros quemados.
Napolyon yaklaşır yaklaşmaz, köylüler hasatlarıyla kaçıyor.
Cuando Napoleón se acerca, los campesinos huyen con su cosecha.
Gerçek köylüler.
Éramos siete. Campesinos.
- Köylüler söyledi.
- Me lo dijeron unos campesinos.
- Köylüler gelmeden onu gömelim.
Enterrémoslo antes de que lleguen los del pueblo.
- Çiftçiler üşütükler, köylüler, ev kadınları, yatalaklar, göçmenler.
- Blancos locos, montañeses, enfermos, obreros.
Generaller subaylar için, milletvekilleri de köylüler için.
Generales para los oficiales, congresistas para los peones.
Anlayamadım. Bu kadar altını olan köylüler, ha?
¿ Cómo es que unos campesinos tienen tanto oro?
Köylüler kaçmış.
Los aldeanos salieron huyendo.
Köylüler tarafından öldürülmüş bir yığın Japon askeri vardı.
Había un montón de soldados japoneses asesinados por los propios aldeanos.
Birayı köylüler içer.
La cerveza es para los campesinos.
Belki de köylüler kendi milis kuvvetlerini oluşturmuşlardır.
Deben haber formado su propia milicia.
Ya da tüm kuzeylilerin yaptığı gibi sömürerek mi yaşasaydım? Calabrialı köylüler açlıklarını gidermek için, tuzlayıp... kulaklarını yerken!
O vivir de la explotación, como hacen todos estos del norte, mientras los campesinos calabreses se comen sus orejas con sal.
İspanyol unutmak için içmiş... Senin köylüler neyi unutacaktı?
El español bebe para olvidarse de palurdos como vosotros.
Bir gün sana bakan köylüler seni baronun köşküne götürdüler.
Un día, los campesinos que te cuidaban,... te llevaron hasta los jardines de la villa del Barón.
Kralcılar, cumhuriyetçilere karşı Katalanlar, özgürlükleri için anarşistler, devleti yok etmek için köylüler de, toprak ağalarına karşı ayaklandı.
Los monárquicos contra la República, los catalanes por la autonomía, los anarquistas contra el estado, los campesinos contra la guardia civil.
Köylüler, kadınlar, çocuklar ve işçiler, gönüllü olarak İspanya'yı savunuyorlardı.
Una multitud de campesinos, obreros, mujeres y niños están dispuestos a defenderla.
7 gün süren kuşatmanın ardından kent düştü. Cumhuriyeti destekleyen binlerce kişi militanlar, kadınlar, işçiler, öğrenciler, köylüler yargısız infaz edildi.
En los siete días que sucedieron a la caída de la ciudad, miles de simpatizantes de la República : militantes, obreros, mujeres, campesinos, son ejecutados sin juicio previo.
Köylüler ona, yani sana, kafir Katerina ve hatta cadı Katerina derlerdi!
La llamaban Katerina la hereje, la bruja.
Köylüler tarafından ortaklaşa kullanılmakta olan suyun duruşma sonuna kadar gene ortaklaşa olarak kullanılmasına mahkememizce ihtiyat tedbiri olarak karar verilmiştir.
El tribunal ha decidido que el agua es un recurso comunal y puede ser usado como tal hasta que el caso concluya.
Bütün köylüler benimle eğleniyor.
Todo lo que los aldeanos hacen es burlarse de mí.
O kadar yalancı ki köylüler ona :
Era tan mentiroso que los vecinos, ya hartos, le dijeron :
Köylüler de ona eşlik ediyormuş, köyden köye...
Los campesinos lo escoltaron... de aldea en aldea.
Ve Yuki ona üç çocuk verdi, yakışıklı ve açık renk derili. Köylüler arasında çok iyi bir eş olmakla şöhret saldı.
Yuki le dio tres hijos hermosos a Minokichi y resultó ser una buena esposa.
Köylüler ve prens.
A campesinos y a príncipes.
Köylüler de sana böyle yalvarmadılar mı? Peki, ya sen onları dinledin mi?
¡ No mereces vivir!
Köylüler evlerini savunacaktır.
Los aldeanos defenderían sus hogares.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]