Lag traducir español
1,457 traducción paralela
İşte bir zamanlar güzel olan mutajenik lağım gölümüz.
! ¡ Contemplen! Nuestro lago mutagénico que alguna vez fue bello.
affedersin. jet lag'in bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum.
Disculpe, no sabía que el cansancio del viaje sería así. Nunca me dolió el cabello antes.
Bütün haftamızın "jet-lag" ile geçmesini istemiyorum.
No estropeemos esta semana por culpa del Jet-Lag. Debemos establecer un ritmo de sueño normal
- Soğuk algınlığı ilacı almış gibi mi?
Quizás tuvimos suerte y ha fallado el Jet-Lag.
- Belki jet-lag olmayız.
Eso espero, porque temos una semana cargadita.
Bay Jet Lag en iyi arkadaşı olmamı istiyor.
Mr. Jet-Lag quiere ser mi mejor amigo
Şimdi boşanacağız. - Benim jet-lag'ım ve senin aşk hayatın başımı döndürüyor.
O.k., mi jet-lag y tu vida amorosa me marean...
Ben bu sağlık kanallardan birini izlerken oldu kablo üzerinde... ve jet lag hakkında bir bütün gösterisi yaptı.
Estaba mirando un programa en un canal de salud por cable... y hablaban sobre los desfases por viajes largos en avión.
Belki de jet lag oldu.
Quizá fue por los desfases.
- Bariz bir şekilde jet-lag olmuşsun.
- Obviamente, tiene desfase horario.
1975 model bir RV ile lağım temizliyordum.
Limpié los ductos sépticos de una casa rodante 1975.
Bak lağım temizlemek bu işin parçası, ahbap.
Las aguas negras de las casas rodantes son parte del trabajo.
Lağım gazını ateşle!
¡ Enciendan el gas del desague!
Orası lağım dolu.
Está metida en agua de cloaca.
- Lağımdaki timsahlar gibi mi?
- ¿ Como los cocodrilos de las cloacas?
- Lağımda timsahlar var.
- Sí hay cocodrilos en las cloacas.
Bizi aydınlat. Lağımdaki timsahları bilirsin.
Sáquenos de dudas. ¿ Sabe de los cocodrilos que viven en las cloacas?
- Lağımdaki timsahların...
- Los cocodrilos en las alcantarillas...
Yani lağımda timsahlar var mı?
¿ Entonces hay cocodrilos en las alcantarillas?
Lağımda timsahların olduğunu kabul ediyor musun?
¿ Admites o no que haya cocodrilos en las cloacas?
Roma bir sirk... akan bir lağım.
Roma es un circo. Una cloaca a cielo abierto.
Fransızlar tepelerimde cirit atıyor ve Roma bir açık lağım haline geldi gündüzleri vahşi köpek ve kedilerle geceleri ise haydutlar ve zina yapanlarla dolu.
Perturbándome. La propia ciudad de Roma se convirtió en una cloaca a cielo abierto. Llena de perros y gatos salvajes de día... y asesinos y fornicadores por la noche.
Sanki lağıma düşmüşler gibi. Ah, anladım...
Mire pensé que estaba usando tranquilizantes.
Charpin adı layık olduğu yerde, lağımdaydı. "
"El nombre de Charpin estaba bajo tierra, donde pertenecía."
- Açık lağım kokuyor.
Huele a alcantarilla.
Şu lağım çukuru Morty O'Reilly.
Un idiota llamado Morty O'Reilly.
Eski şehirin içlerine kadar giden çok eski bir lağım buldum.
Encontré estas viejas alcantarillas que pasan justo por debajo de la ciudad antigua.
O zaman planımızın lağım boyunca sürünerek..... kalkan jenaratürüne kadar gitmek,....... yol boyunca karşılaşacağımız savunmayla başa çıkmak. jenaratörü patlatıp, kalkanı etkisiz hale getirmek... ve tüm birliklerimizle kuşatıp düşmanı yenmek olduğunu sanıyorum. Evet.
Entonces supongo que el plan es ir por esas alcantarillas llegar hasta el generador del escudo abrirnos paso entre sus defensas, volar el generador derribar la barrera de modo que nuestras tropas ingresen y acaben con el enemigo.
MGM, Paramount, hepsi para kaybediyor. Lağıma düşmüş durumdalar.
MGM, Paramount, todas pierden dinero.
Lağım faresi!
¡ Enano de mierda!
Zombileri öldürmesi, lağım canavarlarını meşaleyle yakması...
Veamos... matando zombies... torturando monstruos de alcantarilla...
Şimdiyse lağımların arasında....... zar zor yürüyüp yukardaki çıldırmış dünyayı bulmasın diye bir veledin peşine düştük.
Lo siento, yo no estoy... Estoy segura de que si no es entonces Matthew... probablemente sea algún monstruo horrible,... pero definitivamente no... Míranos.
Lağım boruları, hava menfezleri.
Tuberías de alcantarilla, agujeros para ventilación.
Bir tane listerine yutacağım. Bunlar ağzımı lağım gibi kokutuyor.
Si no tienes unas mentas para después, estas cosas te dejan aliento a rayos.
"Lağım ve fıstık."
Como el maní.
"Nefesini lağım gibi kokutsa da şekerlemeler galip geldi."
Aunque hagan que tu aliento sea horroroso fueron los Peanut Poppies lo que la sedujeron.
Bir düzine farklı türden gelirse lağım yepyeni bir anlam kazanıyor.
Las aguas residuales tienen un nuevo significado cuando provienen de una docena de especies diferentes.
Lağımı kontrol eden oldu mu?
¿ Alguien revisó ya las alcantarillas?
Elinizde, Las Vegas elektrik şebekesinin, lağım hattının haritaları....... sofistike kod kırıcı yazılımlara sahip bilgisayarlar var.
Usted tiene mapas de la metropolitana de Las Vegas de la red eléctrica, el sistema de alcantarillado... y equipos con sofisticadas para romper el código del software.
Bu lağım çukurunda bir gece daha kalmak istemiyorum anladın mı?
No pasaré otra noche en esta ciénaga, ¿ me entiendes?
Kravatını gün bitinceye dek sıkı sıkı bağla yoksa tüm bu pis ofis özentiliği lağımı taşacak ve seni boğacak.
Tú mantienes tu corbata arreglada a las once. A parte de eso, esta oficina gris envidia hasta el fango. Echados a la calle.
Artık, havaya uçmuş binalar ve lağım çukurları geride kaldı, Clark.
Edificios derruidos y agujeros son antecedentes.
Çağrınız- - LağımCom tarafından bağlandı.
- "Su llamada ha sido..." - "Conectada." Por AlcantariCom.
Bu yağmurda lağım tıkanabilir.
Esta lluvia atascó las aguas residuales.
Şu sa lağı ta kip et.
Sigue a ese idiota.
Lağımlar Burgundy'nin kanıyla kırmızı aktı.
La sangre de Burgundy corre por las alcantarillas.
Lağım gibi kokuyor.
Huele como un drenaje.
Hepimiz aynı lağım çukurunda yüzüyoruz.
¡ Estamos en la misma fosa séptica!
Lağım boks ringi gibidir...
La cloaca es como un ring de boxeo.
Milyonlarca ton lağımla birlikte denize akan bir tuvalet kağıdına bulaşmış dışkıyım.
Soy una mancha de excrementos en un pañuelo de papel... corriendo hacia el mar con millones de toneladas de aguas residuales.
Lağımdan çıkma bir dille aşağılayayım seni.
te rebajaré con el peor de los lenguajes ;