Lamer traducir español
589 traducción paralela
Tetiği yiyebilirsin bile.
Se puede lamer el cerrojo.
Beni tekmeleyen ayağı yalar mıyım?
¿ Lamer la bota que me pega?
Hayvanın boğazı kesilir kesilmez Hausalar kanı içmek ya da sunak taşından yalamak için ileri çullanıyorlar.
Pero en cuanto es sacrificado los Hauka se abalanzan para beber la sangre y lamer la piedra.
Size dilinizle pisliği yalatırlar!
¡ Te harán lamer la tierra con la lengua!
Elini yalamayacağım ve sen avucunu yalayacaksın, gardiyan.
No le voy a lamer la mano y eso es lo que le consume, alcaide.
Kaşığı yaladığın için teşekkürler.
Sí, bueno, gracias por lamer la cuchara.
alevlerin onun bacaklarını yaladığını gördüm, göğsüne uzandı onun başını sardı ve tamamen tüketti.
Vi las llamas lamer sus piernas, llegar a su pecho, calcinar su cabeza y consumirlo por completo.
Ve biraderlerim, inanır mısınız sizin sadık arkadaşınız, kurban edilmiş anlatıcınız iki km'lik kırmızı yabzikini çıkarttı vonili ve grahznili ayakkabıları yalamak için.
Y entonces, hermanos, ¿ quieren creerlo? ...... su fiel amigo y sufrido narrador sacó más de un palmo de yayuzka y se puso a lamer aquellos grucios y pestosos zapatos.
Sanırım yarasını temizlemek için kanyonlardan birine kaçtı.
Me imagino que él bajó por uno de los cañones para lamer sus heridas.
- Ben yazdım. Şimdi bu sahilde seninle koşacağım. Tamamen çırılçıplak.
Vamos a correr a la playa, completamente desnudos, y te voy a lamer tu piel salada.
Bu ölümcül kayıplarla sendeleyen U-Botlar, yaralarını sarmak ve ölülerinin yasını tutmak üzere geri çekilmiştir.
Sacudido por las pérdidas fatales los submarinos se retiró a lamer las heridas y llorar a sus muertos.
Yalamak... Senin kucuk seyini yalamak!
Déjame lamer tu linda concha rosadita.
Örnek olarak bunun zevk deneyimi olmak,... Kadın tarafından bir köpek ya da kedi ye vulvayı yalatmak,...
Como si, por ejemplo, para tener un orgasmo una mujer se hace lamer la vulva por un gato o por un perro.
Bana bir damla yalamak edelim.
Dejame lamer una gota.
Ama savurganca döküyorsunuz İslam ise kovanızdan dökülen damlaları topluyor.
Pero lo derraman inútilmente y el Islam debe lamer las gotas que caen de su cubo.
Artık ısıramıyor, ama hala yalayabiliyor.
Ya no puede morder, pero aún puede lamer.
Benim krala yakışır basurumu yalayabilirsin, seni şişko domuz.
Puedes lamer mis Reales hemorroides, cerda gorda
- Ne olduğunu biliyorsun. Veziri öylece yalayamazsın.
- No puedes lamer la reina.
Hiçbir veziri yalayamazsın.
No puedes lamer la reina.
Yazılmamış bir veziri-yalamama kuralı mı var?
¿ Hay una regla no escrita sobre no lamer la reina?
Gel, Fanny, zarfı sen yala.
Ven, Fanny, y te dejaré lamer el sobre.
- Seni yalamak istiyorum demek.
- Significa que quiero lamer tu coño.
- Ellerine dikkat et.
Y lamer las puntas.
Cotton. Sanırım yatağa gidip, yaralarımı yalayacağım.
Cotton, creo que me iré directo a acostar y a lamer mis heridas.
Wilkie, bir numaralı kıç öldüğüne göre... şimdi kimin kıçını öpeceksin?
Ya. Wilkie, ¿ a quién le vas a lamer el culo... ahora que tu culo número uno està muerto?
Küllük yalamaya benziyor değil mi?
¿ Es como lamer un cenicero?
Rica etsem şu pulu yalar mısın?
¿ Te importaría lamer esta estampilla?
Hep birlikte, ve, yala, dök.
Todos juntos. ¡ Y! Lamer, agitar, lamer.
Yaralarımı yala... ya da onları benim için yalat.
A lamer mis heridas... o a que alguien me las lama.
Sadece saplantılı yalakalık hastaları için... özel ayrılmış bir bölümüm var burada.
Vamos, tengo una sección reservada para gente... con una necesidad compulsiva de lamer suelas.
Bir kez daha sevişebilmemiz için yalayıp temizlememi istemiyor musun?
¿ No quieres que la vaya a lamer para limpiarla... Y poder tener sexo de nuevo?
Uzun süre kıç öptüğün için hoşuna gitmeye mi başladı?
¿ Empieza a gustarte lamer culos?
Kahraman halkın evlatları zincirlere boyun eğemez.
Los hijos del pueblo heroico, no pueden lamer sus cadenas
Evet, bir keresinde tahtadaki tebeşiri yaladığı için okuldan eve gönderilmişti.
Bueno, una vez la mandaron a casa de la escuela por lamer el gis del pizarrón.
Bir kitapta, bir azizin bir duvarı yalayıştan sonraki hayalini okumuş.
Leyó que un Santo había tenido una visión luego de lamer la pared.
... Botlarımı yalamayı bile haketmiyorsun!
Cuando tú ni siquiera mereces lamer mis botas.!
Muz yemeyi, turşu yemeyi dondurma külahını yalamayı.
¡ Comerse una banana, un pepinillo, lamer un cono de helado...!
Yaralarını sarıp üstesinden gelebileceği ve belki 20, 25 kilo da alabileceği bir yere ihtiyacı var.
¿ Sabes, Elaine? Él es el mejor amigo que tengo. Sólo necesita un sitio en el que pueda lamer sus heridas y quizá recuperar unos 20 ó 25 kilos de peso.
Kıçımı yalayın.
Tú solo puedes lamer mis botas.
- Halı yalamış gibi oldum.
¡ Es como lamer una alfombra rugosa!
Bu nesnelere dokunmak ve hatta yalamak bile tehlikeli olabilir.
Es peligroso tocar e incluso lamer dichos objetos. Queda prohibido lamer las barandillas... de hierro.
Tekrar ediyorum : Demir korkulukları yalamayın. Donmuş kapı kollarını yalamayın.
Prohibido lamer... los picaportes helados.
Bileğini yalarsan falan işte.
Procura lamer tu muñeca.
Jules gibi, gerçekte istediğim onun çıplak vücudunu tepeden ayağa kadar, tıpkı bir posta pulu gibi yalamakken.
Pero como Jules, lo que quiero es lamer... su cuerpo desnudo de la cabeza a los pies como si fuera una estampilla.
Yerden yemek yalamayı tercih ederim.
Preferiría lamer la comida del suelo.
Zarfları yalayıp kapatmamı mı istiyorsunuz?
¿ Me hará lamer sobres?
Ne çeşit bir oyun? Mesela bir saatte kaç zarf yalayabilirsin gibi.
- Pues, por ejemplo... podrías ver cuántos puedes lamer en una hora.
Ayak bileklerinden dizlerine doğru dilimi gezdirmek Ve yukarıya, kalbine ulaşmak istiyorum.
"Deseo, entre lujuria y sollozos, lamer tus rodillas. " Y arriba, de tu vientre a tu corazón.
Yalakalık! Rahat ol.
- "Lamer suelas"!
Külah.
Me gusta lamer.
Zarf yalamak eğlenceli olabilir.
Lamer sobres puede ser divertido.