Larda traducir español
3,930 traducción paralela
Mısır'lılarda bunun için 50 farklı sözcük var.
Los egipcios tiene mas de 50 diferentes palabras para eso.
Ama 190'larda kazanırken toplamda 200 milyonum falan vardı.
Pero cuando ganaba en el 190 creo que eran sobre doscientos millones.
Bu kadın isteketi 2004'te kazılarda ortaya çıktı.
Su esqueleto fue excavado en 2004.
İnsanlar kentte düz çatılarda yürüyor, ve evlerine çatıların üstündeki basamaklardan giriyorlardı.
La gente recorría la ciudad caminando sobre los tejados y desde ahí accedían a sus casas usando escaleras.
- Pali Otoyolu'nun yanındaki çalılarda.
- En los arbustos de la autopista de Pali.
Bütün oyuncakçılarda, elektronik mağazalarında bulabileceğiniz bir şey.
para los aviones teledirigidos. Pues encontrarlo en cualquier juguetería, tienda de electrónica.
McGarret'larda Noel kutlamak bulunmaz bir fırsat mı yani?
Eso no son planes. Claro. pero las Navidades con los McGarrett es algo que no te puedes perder.
Aynı yaşlarda, aynı yapılarda.
Mismas edades, misma contextura.
Toplantılarda yaptığımız şey gerçekten zor.
Es difícil el trabajo que hacemos aquí.
- Isabell Nora'larda.
- Soy yo.
Aşağılarda bir hareketlenme hissediyorsun, değil mi?
La ansiedad está subiendo a tus pelotas, ¿ no?
Kıyafet ve ayakkabılarda zevklerimiz aynıdır...
Tenemos gustos similares en ropa y zapatos...
Asıl problem bu yapılarda çok fazla kör nokta olduğu.
El problema es que estos edificios crean demasiados puntos ciegos.
Seon Hwa'larda değil Kyong Song Konağında kalacağım.
Ya no iré a la casa de Sun Hwa. Me quedaré en la Posada Gyeongseong.
Ben 10 yaşımdan beri dışarılarda gezmekteydim.
# Me extravié en este mundo durante 10 años
Bize bakacağını, dışarılarda sürtmeyi bırakacağını söyledin.
Dijiste que te ocuparías de nosotros y dejarías de andar por ahí.
Burası tamam ama askılarda çok fazla kıyafet var.
Esta parte está bien, pero allí hay demasiada ropa en el estante.
Kapılarda nöbetçi var.
¡ Las puertas están vigiladas!
30'larda, diğer parçacıklar keşfedildi. 1960'lar itibarıyla yüzlerce yeni parçacık bulunuyordu, her hafta yeni bir parçacık keşfediliyordu.
En los años 30, se descubrieron otras partículas, y para los años 60, había cientos de nuevas partículas, y se descubrían nuevas cada semana.
Teorisi, 1960'larda Peter Higgs ve bir grup teorisyen tarafından yazılmıştır.
Su teoría fue descrita en los años 60 por Peter Higgs y un grupo de teóricos.
FRANSIZ ALPLERİ Sonra, 60'larda mülteci olduk.
ALPES FRANCESES y en los años 60, nos convertimos en refugiados.
Şuradaki uzun çalılarda olabilir mi?
 ¿ Quà © hay del arbusto alto de por allà ¡?
60'larda florür yaptığı gibi.
- Sí. Como hicieron con el flúor en los años 60.
Aşağılarda yukarıya bakıp seni düşünen biri?
¿ Alguien allí mirando arriba, pensando en ti?
... Onun bronz heykeli,... tam bu sütunun üzerinde duruyordu,... ama 1960'larda bazı eşkıyaların,... şiddetine maruz kaldı.
Su estatua de bronce alguna vez estuvo sobre este pedestal, Pero fue víctima del vandalismo, A finales de 1960.
1940'larda yazdığı ve yayımlanmasını hiç istemediği şeyler.
Los cuentos que nunca quiso que se publicaran en absoluto, que había escrito en la década de 1940.
1960'larda Çavdar Tarlasında Çocuklar kült bir kitap olmaya başlar.
En la década del 60,'El Guardián entre el Centeno'salta a la fama, convirtiéndose en un fenómeno cultural.
Bu arada Amerikalılarda ise patlamalar ve başarısızlıklar üst üste yığılıyordu.
Mientras los americanos coleccionaban una explosión tras otra, un fracaso tras otro.
Bu 1990'larda, öncelikle İtalyanlarda belirgin hale geldi.
Se empezó a notar en los años 90. Primero, con los italianos.
Aslında anemi tedavisi için geliştirilen ilacı, bisikletçiler 1990'larda performans artırıcı ve iyileştirici olarak kullanmaya başladı.
Era un tratamiento de anemia. Los ciclistas lo usaron en los años 90 para mejorar su desempeño.
- Logan'larda bunu giyebilir miyim? - Oley!
¿ Puedo ir así a casa de Logan?
Bu tesadüfi bir şey değildi, Romalılarda böyle olurdu.
Así que no es una coincidencia, que los romanos fueran ;
Kaiju'larda anlamadığımız daha fazla şey var.
El Kaiju es más complejo de lo que entendemos.
Avustralyalıların % 95'i kıyılarda yaşar.
95 % de los australianos viven en la costa.
Bizim malzemelerimiz de kıyılarda daha iyi satış yapar.
Podemos mejorar su calidad de vida.
Sahte anılarda bir aciliyet hissi, ayrıntıda eksiklik olabilir.
Recuerdos falsos pueden tener un... Un sentimiento apresurado en ellos la falta de detalles.
Gece geç saatlere kadar dışarılarda kalıp bütün gün ortadan kaybolunmaz.
No puedes salir a la noche y desaparecer en el día.
Terk ettiğin taşıyıcılarda bin tane adam kaybettik.
¡ Perdimos 1.000 hombres en los remolcadores que abandonaste!
'Çünkü dönüşte Tull'larda duraklayıp, ahırın çatısını biraz yükseltmeyi düşünüyorum.
Porque quiero bajarme en lo de Tull de regreso a casa y poner el techo del granero.
Biz beraber bir iş kurduk... ve bilirsin derler ki asla aileyle yapma, ve haklılarda.
Teníamos un negocio juntas... y sabes lo que dicen que nunca deberías hacer eso con los familiares, y tienen razón.
Rüzgârlar zirvede batıya doğru eserken daha aşağılarda doğu yönünde eser.
En la cima el viento sopla hacia el oeste y un poco más abajo hacia el este.
Birlikte geçirdiğimiz anılarda özel bir adamsın.
" eres un hombre especial, y aprecio los momentos que compartimos.
Beni dinle, Gubin yukarılarda bir yerde.
Escúchame, Gubin está allí arriba en alguna parte.
Sen patlayıcılarda uzmansın.
tu eres un experto en explosivos.
Aşağılarda yaşarsın.
Vives en el centro.
Ben 60'larda bir dergi yapıyor çalıştı. Ah, Kral.
intente hacer una revista en los años 60.
Şarkılarda nasıl olduğundan falan. Bilirsin.
Es lo que dicen las canciones.
1930'larda falan geçen elektronik bir aygıt yaratan bir bilim adamı hakkında bir hikaye yazmıştı devasa bir diyapazon.
Escribió una historia en 1930 más o menos. Trataba de un científico que había creado un dispositivo, Un tenedor gigante como sintonizador.
O toplantılarda çok bulunmadı, hepsi bu.
No, es sólo que las reuniones no le gustan mucho.
Kapılarda Bakmak olmayın.
No espíes por las puertas entreabiertas.
Bugün, Yoon Jae Shi Won'larda yemek yerken soya sosunu döktü ve üzerini Shi Won'un tişörtüyle temizledi.
Pero en la parte de atrás de la camisa había un autógrafo de Tony.