English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ L ] / Lavaş

Lavaş traducir español

428 traducción paralela
Sen, denizin dalgalarında banyo yapan koyun
Tú que lavas el ganado en la espuma
Ve sen, akıntıda banyo yapan koyun
y tú que lavas el ganado en los ríos
Benimkini de yıkar mısın?
¿ Me lavas las mías?
Sen sadece yüzünü yıkarsın zaten.
Nunca lavas nada, excepto tu cuello.
Artık kendi başına mı yıkanıyorsun?
¿ Te lavas tu solo?
Bakışlarımı, yıkandığın su gibi içinde hareket ettiğin hava gibi seni aydınlatan ışık gibi düşün.
Imagina que te miro como te mira el agua con que te lavas o el aire en que te mueves, o la luz que te ilumina.
"Bakışlarımı, yıkandığın su gibi..." "... içinde hareket ettiğin hava gibi... " "... ya da seni aydınlatan ışık gibi düşün. "
" Imagínate que te miro como te mira el agua con que te lavas o el aire en que te mueves, o la luz que te ilumina.
Gelip herkesin ortasında kirli çamaşırlarını yıkıyorsun.
Vas y lavas tu ropa sucia en público.
Burada ellerini yıkıyorsun.
Aquí es donde te lavas las manos.
Şu gazeteyi bir kenara bırakıp bulaşıkları yıkar mısın?
¿ Por qué no dejas el periódico y lavas los platos?
Fakirsen, evde kalır, çamaşır yıkar ve çatak bıçak parlatırsın.
Cuando eres pobre, te quedas en casa y lavas la ropa, limpias la vajilla.
Sabahları yüzünüzü yıkamıyor musunuz siz?
¿ No te lavas tú la cara por la mañana? ¿ Lavarlo?
Yıkıyorsun gidiyor.
Te lavas las manos.
Git yıka şunu.
¿ Por qué no te lavas?
Bezlerini yıkıyorsun, geceleri birlikte uykusuz kalıyorsun.
Le lavas los pañales, pasas noches en vela con él.
Neden şurada temizlenip, zaman kazanmıyorsun?
¿ Por qué no te lavas aquí y ahorras tiempo?
Döndüğünde bağır, çünkü temizlendiğinde farklı görünüyorsun.
Grita cuando vuelvas, porque cuando te lavas pareces otro.
Yıkanmayacak mısın, Nicole?
¿ No te lavas, Nicole?
Daha kahvaltı bulaşıkları yıkanmamış.
Aún no lavas los platos del desayuno.
Bayan P'yi oraya götür, arabayı yıkar, onu al ve geri getir.
Lleva allí a la Sra. P, lavas el coche, vuelves a recogerla, y la traes aquí.
Yatacağı yeri ve yemeğini hazırla ve peştemalini de temizle tabiki.
Te encargas de su cama y las comidas... y le lavas la ropa.
Onun bezlerini yıkadım, sonra sen onları ikinci kez yıkadın.
Lavo sus pañales, y tú los lavas por segunda vez.
Şimdi neden temizlenmiyorsun?
¿ Por qué no te lavas?
İşten önce dişlerini fırçaladın mı?
¿ Te lavas los dientes antes de un consejo de administración?
Sadece vakit geçsin diye çamaşır yıkıyorsun!
¡ Yo creo que sólo lavas para llenar tu puñetero tiempo!
Neden "tatlı" nı eve götürüp kafasını bir mürekkep kasesine batırmıyorsun?
¿ Por qué no te llevas a tu "cariño" a casa y le lavas la cabeza?
Arkamı yapar mısın?
¿ Me lavas la espalda?
- Yemekten önce ellerini yıkamaz mısın?
- ¿ No las lavas antes de comer?
Bir senedir yıkanmamış gibi kokuyorsun.
Parece que hace un año que no te lavas.
Pekâlâ... - Yıkanırsın. Yarın da ayrılırsın.
Te lavas, duermes y mañana te vas.
Hiç yıkanmıyor musun?
No te lavas mucho, ¿ verdad?
İyi ki arabanı yıkamamışsın.... Perşembe gecesi konsere iki biletim var......
Por fortuna nunca lavas el auto.
Onunla yaşıyor, onunla yatıyorsun, onunla yıkanıp, onunla sıçıyorsun.
Vives con ella, duermes con ella, te lavas con ella, cagas con ella.
Yıkanmıyorsun üzerini bile güç bela giyiyorsun.
No te lavas, apenas te vistes.
Hani aslanı temizleyecektin?
Dijiste que lavarías al tigre y, ¿ no lo lavas?
- Neden şunu temizlemiyorsun?
- ¿ Por qué no lavas eso?
Ayaklarını yıkamalısın evlat.
A ver si te lavas los pies.
Saçınızı her gün mü yıkıyorsunuz?
¿ Te lavas el cabello todos los días?
-... yıkarsın...
- Le lavas.
Onu yıkayıp, onla ilgilenip... onu pek çok fırçayla fırçalıyor musun?
¿ Donde lo lavas, lo cuidas y lo cepillas con muchos cepillos?
- Penisini yıkıyor musun?
¿ No te lavas nunca el pene?
Önce, şu saçını kes.
¿ Por qué no te lavas?
Her akşam banyo yapıp bu pis saçı haftada iki kez yıkayacaktın, değil mi?
Que te bañas cada noche y te lavas el pelo dos veces por semana.
Fabrikadan çıktığında, koltukaltlarını yıkamalısın. Buraya geliyorsun, düdüklenmek için bacaklarını açıyorsun ve evine gidiyorsun.
Sales de la fábrica, te lavas los sobacos, vienes aquí, abres las piernas para echar un polvo y te vas a casa.
Iggy, sen yıkıyorsun.
Iggy, tú lavas los platos.
Yıkanmazsan bit de olur, pire de olur.
Si no te lavas, te pones asqueroso.
Su getirdik, şimdi niçin yıkanmıyorsun?
Tenemos agua, por qué no te lavas?
En son ne zaman yıkandın?
- ¿ Cuánto hace que no te lavas?
Neyle yıkadın?
¿ Con qué lo lavas?
Senin için dert değil. Hiç çamaşır yıkamıyorsun.
Tú nada, como nunca lavas tu cosas...
Sonra soğuk suda yıkayabilirsin.
Luego lo lavas con agua fría.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]