Lerın traducir español
974 traducción paralela
Bay Jordan ve ben, Lord ve Leydi Ferncliffe için küçük bir yemek veriyoruz. Ferncliffe'ler İngiltere'den iki yakın arkadaşımız olur.
El Sr. Jordan y yo damos una pequeña cena para Lord y Lady Ferncliffe... dos amigos muy queridos de Inglaterra.
Yarın akşam Allenbury'ler bir davet veriyor. Ben de davetliyim.
Mañana por la noche, los Allenbury dan una fiesta y estaré allí.
Oysa Rosenthal'ler 35 yıl içinde avlakları, gölleri, ekilebilir toprakları, meyve bahçeleri, tavşanlıkları, sülünlükleri ve bütün atalarının eksiksiz yer aldığı 3 resim galerisiyle 3 tane tarihi şatoya sahip olmanın yolunu buldular.
En 35 años, los Rosenthals han adquirido tres castillos con reservas de caza, granjas, huertos, animales, y 3 galerias de buenos ancestros.
Anne, yarın Kirby'ler gelmeden önce... her şeyi mahzene indirelim, daktiloyu, kedileri, vibrafonu...
Mamá, mañana, antes de que lleguen los Kirby, hay que bajarlo todo al sótano, la máquina de escribir, los gatos, el vibráfono...
Delikanlıya bakılırsa, Kirby'ler iyi insanlar olmalı. Yarın akşam her şey çok mükemmel olmasa bile sorun çıkacağını sanmam.
Por lo que he visto del muchacho, los Kirby deben de ser muy amables, y si las cosas no están impecables mañana por la noche, bueno, tampoco pasa nada.
James'ler çıkın ortaya.
¡ Salid y entregaros, Frank y Jesse James!
Babanızın cesedi soğumadan Collins'ler bizi sokağa atmış olur.
Esos Collins nos echarán de aquí antes que lo enterremos.
Bunu anlamış değilim Burası Pawnee yöresi ve Pawnee ler burada bufaloların bol olduğu zaman sığırlarla uğraşmazlar.
Pues no lo entiendo. Esto es territorio pawnee, y los pawnees no roban ganado cuando tienen cerca un montón de búfalos.
Fikrimi sormadın Norval, ve sana kanundan kaçmanı tavsiye edecek değilim, ama zorla bu duruma sürüklendin ve neticede bu olay da şimdiye unutulmuş durumda, Kockenlocker'ler gitti muhtemelen başka bir yere yerleştiler.
No me has pedido consejo, Norval, y ciertamente no es apropiado... que te aconseje burlar la ley, pero ya que te has visto arrastrado a esta situación... y ya está prácticamente olvidada, y los Kockenlockers se han ido... probablemente echando raíces en otro sitio.
B-25'ler ile yapılmasının imkansız olduğunu düşündüğünüz bir iş yapacaksınız.
En vuestro B-25, harán cosas que creían imposibles.
Barrigni'ler özür dilemez. Daha iyi bir teklif için Bulvar'ın karşısına geçmek üzere gösteriyi bırakıyoruz. Ciddi olamazsın!
Los Barrigni no se disculpan, dejan los Volatineros, y cruzan el Boulevard del Templo sobre un puente de oro.
Comanche'ler bu kayaya "Kadın Başı Kayası" der.
Los comanches la llamaban Roca Cabeza de Indio.
Öncelikle sen ve Minify'ler sırrımı saklayacağınıza söz vermelisiniz.
Tú y los Minify no deben delatarme.
Apache'ler onların dostu olduğunu bize söylediler, değil mi?
Nos dijeron que esos apaches eran amigos suyos, ¿ no?
Görünen o ki D'Ascoyne'ler de toprak sahibi soyluların geleneklerine uymuş ve ailenin aptalını kiliseye göndermişti.
Los D'Ascoynes parecían haber acordado... seguir la tradición de la aristocracia terrateniente... y habían mandado a la iglesia al idiota de la familia.
Halkınıza zarar vermeyen Apache'ler asıldı.
Hubo apaches que no causaron daño y los ahorcaron.
- Yerliler de mi yanınızda, efendim? - Ute'ler.
- ¿ También tiene indios?
Baylar, atları getirirken herhangi bir saldırıya uğrarsanız Yankee'ler bu saldırıyı bertaraf edecekler talimatını size iletmekle görevlendirildim.
Me pidieron que les dijera, caballeros, que si siguen trayendo estos caballos cualquier ofensiva que intenten los yanquis será frustrada.
Yankee'ler yakında dağı aşıp atlarını geçirecek, biz de onları durdurmaya çalışacağız.
Mientras los yanquis pasen caballos por la montaña trataremos de detenerlos.
Tremayne'ler öldüğüne göre yeni birilerini bulman gerekecek. Ne kadardır onlarlaydın?
Ahora que los Tremayne han muerto tendrás que buscarte otro.
Ute'ler her çalının arkasındaydı.
Los indios venían de cada arbusto!
Yıllık altı metrelik yat yarışlarının arifesinde..... 30 yıldır yaptıkları gibi, bu yıl da... Larrabee'ler bir parti veriyorlardı.
Era la noche previa a las carreras anuales de yates de seis metros y, como ya era tradicional en los últimos 30 años, la familia Larrabee daba una fiesta.
İlk başta, Tutsi'ler Hutu'ların barbarlığından kaçtılar
Primero, los tutsis habían huido de la barbarie de los hutus.
Kısa bir süre önce oldukça şaşırtıcı göstergeler ortaya çıkardım. Yok olmalarından önceki son günlerinde Krell'ler ırklarının tüm enerjisini yeni bir projeye uyguluyormuş. Onları fiziksel araçlara bağımlı olmaktan ebediyen kurtaracağını umdukları bir projeye.
Recientemente he encontrado indicaciones que me han dejado perplejo... de que en esos días finales antes de la aniquilación... los krell habían estado aplicando toda la energía de su raza... a un nuevo proyecto... y por lo visto tenían la esperanza... de que los liberara de una vez por todas... de la dependencia a la instrumentación física.
Benedict'ler birbirine yakın.
Los Benedict están muy juntos.
Cheyenne'ler adamı nasıl asar duydun mu. Bir adamın ölmesi yarım saat sürer.
Se de un ahorcado por los Cheyenne que tardó casi media hora en morir.
Bildiğim kadarıyla Comanche'ler dünyanın en iyi balta atanlarıdır.
Caray, los comanches son los mejores lanzadores de hachas que hay.
ama uyanana kadar, Apache'ler etraflarını sarmıştı.
Pero antes de que se despertaran, los apaches los atacaron.
Bunu yapın ve 50 mile kalmadan Apache'ler sizi görsün.
Si hacen eso, los apaches los verán venir desde 80 kilómetros de distancia.
Siz Bedevi'ler İbrahim'in tanrısını tanır mısınız?
Udes, beduinos, ¿ conocen al dios de Abraham?
Ne söylediğini hatırlıyorum, "Bu Hadley'ler için ders olsun oğullarını senin gibi bir pislikle beraber olmasına izin verdikleri için."
Recuerdo aún lo que dijo, "Eso les pasa a los Hadley.. por dejar que su hijo, juegue con un pordiosero como tu"
DJ'ler, müzik kutuları ve dükkanlar için onun plaklarının tanıtımını yapıyorum.
Me encargo de la distribución de sus discos a negocios, locutores de radio.
Kendini öldürtmek istiyorsa bırak bunu Hannassey'ler yapsın.
Si quiere que le maten, deje que lo hagan los Hannassey.
Hannassey'ler, Henry Terrill'ın kemikleri Blanco Kanyonu'nda dağılana kadar huzur bulamayacak!
Los Hannassey no descansarán en paz, hasta que los huesos de Henry Terrill sean esparcidos por Blanco Canyon.
MİG'ler nehri geçiyorlar. Ayrılın.
Los Migs están atravesando el río.
Ama Binbaşı, Prokoszny'ler en üst sınıftan aristokrattırlar.
Pero, Mayor, los Prokoszny pertenecen a la alta aristocracia.
Böylece, Viking'ler İngiltere'yi soymak ve yağmalamak üzere yola çıktıklarında kıyıdan çok uzaklaşmadılar. Saldırılarını gece baskınlarıyla sınırlı tutuyorlardı.
Cuando los vikingos zarpaban dispuestos a saquear Inglaterra, jamás perdían de vista la costa, y sus ataques se limitaban a rápidas incursiones nocturnas.
Hayashi'ler fırın veya ona benzer bir şey satın aldılar.
Los Hayashi compraron un hornillo o algo.
Bunlar da Confalonieri'ler. Roma'nın en güzel batakhaneleri onların.
Los dueños de media Calabria y las más bellas libertinas de Roma.
Kuzey Amerika'ya İspanyollarla gelen... ünlü Mustang'ler bugünün kovboylarının en yakın dostlarıdır.
... ven a Norteamérica con el español. Deja de vagar, ellos volvieron famoso al Mustang. El más leal compañero del vaquero hoy es el cuarto de milla.
Gibbs'ler, paranın kıymetini bilir.
Los Gibbs aprecian el valor del dinero.
Bu işte hırsızlar ve yerlilerden başka bir şey yok. Ve Johnny Reb'ler sınırı savaş kazanmak için değil hırsızlık için geçtiler.
En ese camino sólo hay cuatreros, indios y rebeldes que cruzaron la frontera para robar lo que no lograron en lucha leal.
"Peni'ler dengeyi çok az değiştirirler ama tüm mekanizmanın mükemmel çalışmasına yeterlidir."
"los peniques cambian el balance, un poco pero lo suficiente para hacer funcionar el mecanismo correctamente."
Çocuk odasının anahtarı bende yok, Dudley'ler de eve gittiler.
Yo no tengo la llave del cuarto de la niña y los Dudley se han ido ya.
İlanı gören Ronin'ler avluya akın ediyorlar.
Mientras hablamos, los ronin que leyeron el anuncio de búsqueda de samurai sin empleo se agolpan en los jardines del templo de Koishikawa Dentsu-in.
Cheyenne'ler ve onların peşindekiler kıtanın insan yaşamayan arazilerinde derin bir sessizliğe gömüldüler.
Los Cheyennes y sus perseguidores habían desaparecido en el vacío y el silencio de un continente escasamente poblado.
Carl, bu Cheyenne'ler en kısa zamanda bulununcaya, ya da sen yanlış bir hareket yapıncaya kadar bu kanun teklifini geciktireceğim, Tanrı yardımcın olsun.
Karl, combatiré ese proyecto de ley. Pero si no se encuentra pronto a los Cheyennes o das un paso en falso, que Dios te ayude.
- Thunderbird'ler yola çıksın
Thunderbirds en camino.
- Dünyanın para sistemi kaos olacak - Ve de Thunderbird'ler sorumlu tutulacak
El sistema monetario será un caos y los Thunderbirds serán los responsables.
- Asla başaramayacaksın - Neden Thunderbird'ler
- ¡ Nunca tendrá éxito!
Dalek'ler robotlarının öldüğünü biliyordur kontrol etmişlerdir.
Los Dalek debe saber que el robot está muerto que la controlaron.