English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ L ] / Libido

Libido traducir español

222 traducción paralela
Kendisine gelen, libidosu dibe vurmuş kadınların mücevherleriyle ilgili çetrefilli bir iş yürütüyor.
Usa un método complejo para robar joyas a las chicas... que lo van a ver con la libido decaída.
Howard Cole, gerileyen libido... Oedipus kompleksi, şizofreni... ve aşırı boyutta azalan alıcı isteksizliği hastasıydı.
Howard Cole era un tipo extrovertido que padecía de libido regresiva... complejo de Edipo, esquizofrenia y muy baja resistencia a las ventas.
Ama benim yaşımda, libido, en sağı solu belli olmayan şeydir.
Pero a mi edad la libido es de lo más impredecible.
Yani, bizim görüşümüze göre bu, doğal içgüdülerinin ve libidonun ağır bir şekilde... bastırılması vakası.
En nuestra opinión, sufre de represión aguda de la libido, de los instintos naturales.
Genç, şizofren kadınların, cinsel yönden çok çekici olduklarını söylemeliyim.
Le diré que las jóvenes esquizofrénicas a menudo tienen una libido muy fuerte.
- Peki. Belli ki baskı altında libido kompleksi çekiyorsunuz. Olasılıkla mutsuz çocukluk ve güvensizlik duyguları libido kompleksini hafifletmiş.
Veo que padece un complejo de libido reprimido... seguramente a causa de una infancia desgraciada... y de una gran inseguridad en la adolescencia... que ha desembocado en una atenuación de la libido.
Nabız ayarlama kapısında bir libido düzenleyicisi kaybolmuştur.
Se ha extraviado un regulador de la libido cerca de la compuerta.
Cinsel içgüdüm kontrollü değil
Que mi libido No ha sido controlada
Ama zihnim kendine ait bir cinsel içgüdü geliştirmişti,... ve artık bacakların veya diğerlerinin teşvikine ihtiyacım yoktu.
Pero mi mente desarrolló un libido propio... y no necesitaba estimulación de piernas y así sucesivamente
Batı dünyamızda hızla artan yeni bir libido beraberinde yıkıcı bir karşı güç getirebilir.
Un nuevo auge de la libido en nuestro mundo occidental... puede generar sentimientos adversos hacia la profesión de su padre.
Devlet serseri, kayış tiz, dikit yasa, statü manevra oğlan enik küçük çocuk, bebek, yavru şerit, çatlak, hassas, cezalı yırtıcı, vahşi, öfkeli evcil bukolik, idilik arkadyen, pastoral otlak pastörizasyon sınırdışı, ayırma yok etme masturbasyon özlem, abartılı ruhsuz, donuk baba babalık, büyük baba babadan kalma, aile reisi himaye elektron, nötron, sigorta lamba, radyo lambası... çeşitli elektronik parçaların içine vakumlanarak yerleştirildiği camdan yapılmış bir tüptür. Ana parçaları : "plaka," "filaman," "katrot" katot...
Estado, estallido, estaño... estatal, estatua, estatuto... estrechez, niñez, párvulo... infante, lactante, bebé, libido... atractivo, arrebato, rapaz, ave... selvático, agreste, alpiste... bucólico, idílico, arcaico, pastoril... pastoral, pastoreo, pasterización... deportación, separación, exclusión... masturbación, libido... turbado, lánguido, laico... padre, patriarca, padrino... patrono, Padre Eterno, patrón... electrón, núcleo, posible, bombilla, válvula... está constituida por un globo de cristal... al que se ha hecho el vacío... y se ha colocado un filamento de platino o carbón... placa, filamento, cat... odo cátodo...
Gary, büyük çapkın ne yapıyor?
Gary, ¿ qué tal la libido?
Bir taş kadar azgınsın ama yine de seviyorum seni.
Tienes la libido de una piedra, pero te quiero.
Bay Okona'nın önsezisi de, cinsel arzusu da mükemmele benziyor.
El Sr. Okona parece tener una visión excelente, además de una libido sana.
Ben tutkuyum, şehvetim, şehvetin başıbozukluğuyum, romantiğim ve de aşığım.
Soy la pasión, la libido. La anarquía de la lujuria. Soy el romántico y el amante.
Bu faza giren bir Betazoid kadınının, cinsel dürtüleri dörde katlanır.
Cuando una mujer betazoide pasa por la fase... Cuadruplica su libido.
Baban her zaman sekse düşkün biriydi,... ama New Jersey'den döndüğünden beridir çılgın gibi.
Tu padre siempre fue un hombre con una gran libido... pero desde que volvió de Nueva Jersey, ha enloquecido.
Libidom kıvranmaya başladı.
Me sacudes la libido.
Kimse seni cinsel çekiciliğin için suçlayamaz ama...
Nadie podía reprocharte tu libido, que es un diez en la escala de Richter.
Gloria kadın hareketi hakkında bir kitap okuyor.
Gloria estuvo leyendo un libro sobre la libido en mujeres.
Seks arzunuzu yok eder.
Te destruye la libido.
Herkesin libidosu fırladı.
La libido de todo el mundo se vuelve loca.
Dünyaya "penis kıskançlığı" kavramını armağan eden adam, Rüya Tabirleri'nde kadın libidosunun mazoşist olduğunu beyan eder.
En su "Interpretación de los Sueños" quien diera al mundo la "envidia del pene" declara que la libido femenina es básicamente masoquista.
Şehvetini bozduğum için beni suçlamanı istemem.
no quiero que me culpes por frustrar tu libido.
"Gögüs ucu, dil, boyun ve dudaklar belki kullanılabilir... Sürdürmek ve arttırmak için ilişkideki cinsellik içgüdüsünü."
'Los pezones, la lengua, el cuello, y los labios, pueden usarse para mantener e incrementar la'libido sexualis'
Anlaşılan Howard kadınlarının libidosu çok güçlüymüş.
Las mujeres de la familia Howard parecen tener mucha libido.
Laf aramızda, bunun cinsel güçsüzlüğüne feci etkisi var.
Lo cual hace efecto en tu libido.
Şimdi de cinsel gücüme mi saldırıyorsun?
¿ Ahora te metes con mi libido?
- Saldıracak bir cinsel gücün yok ki.
- No me meto con tu libido.
Cinsel gücüme meydan okudu.
Ella desafió mi libido.
Bulldog, cinsel dürtüsünü sonsuza dek tutamaz.
Buldog no puede controlar su libido eternamente.
Sizden görevimize konsantre olmanızı rica ediyorum. ve lütfen cinsellik iç güdünüzü biraz dinlendirin.
Me gustaría que se concentre en nuestra misión... y que deje descansar a su libido.
Libidon, kendine güvensizliğinle eş güdümlü hareket ediyor.
Tu libido aumenta con tu inseguridad. No me quejo.
O dergideki her başlıkları tek, tek okuttururum....... Norman Mailer'ın azalan libidosu hakkındaki son palavrası dahil.
Te obligaría a leer todos los artículos. Incluidas las perogrulladas de Norman Mailer sobre su decadente libido.
Her yerinden cinsellik fışkırıyordu. Şehvetli bir ses tonuyla teklif etti. Sonra, çıktığımızda, midye yerken, bunun cinsel gücü ne kadar etkilediğinden bahsetti.
Se me insinuó en tono lascivo y cenó marisco, para su libido.
Charlotte, Kevin'in libidosunu engellediğini farketmişti kendini tutmasını istemesi bile gerekmemişti.
Cuando Charlotte descubrió que Kevin había guardado su libido para complacerla estaba aun más conmovida por su autocontrol.
Porno filmleri de libidonu korur, senin yerine biri geçer çünkü.
Las películas pornográficas, también, protegen tu libido. Ves una imagen substituta.
- Eğer her gün o şekilde giyinseydiniz, sürekli libidonuzla ve seksten ne kadar hoşlandığınızla ilgili imalarda bulunsaydınız, iş yerinde cinsellik dolu bir atmosfer yaratılmasına katkıda bulunmuş olurdunuz.
Si hablase constantemente sobre su libido, sobre cómo le gusta el sexo, eso cargaría el ambiente sexualmente. Si digo algo como :
Coşkulu bir libidonun yol açtığı ruhsal bir sakatlıktan dolayı mı bu kadınla evlendiğinizi söylüyorsunuz?
Se casó por debilidad mental causada por la libido. Soy sexualmente compulsivo.
O bozuk libidonun seni batırdığı gün babacığın bile yardım edemezse sakın beni tanık olarak çağırma.
El día en que tu libido desatado te meta en problemas no me llames como testigo principal.
Ron'da bu libido varken anlamı yok.
No tiene sentido con la libido de Ron.
Bazı insanlarda libido azalır.
Hay gente cuya libido decae.
- Annem sağlıklı bir cinselliğe sahip.
- Mi mamá tiene una libido sana.
Roger Corwin yarış dünyasına ilk girdiğinde, birçok kişi azalan cinsellik içgüdüme geçici önlem olduğunu söyledi.
Cuando Corwin entró al mundo de las carreras muchos dijeron que era un sustituto para mi libido menguante.
Libido için iyidir.
Es bueno para la libido.
Bence bu penis gücü cinsel gücümün artmasına... ve boşaldıktan sonra bile sertliğimi korumama yardım edecek... ayrıca boşalmamı kontrol etmemi de sağlayacak, bebek.
Esto del Pene Potente aumentará mi libido, mantendré erecciones firmes y fuertes. Y podré controlar mis eyaculaciones, nene.
Düşük cinsellik dürtüsü bile onu durduramadı.
Se iba a casar. Ni siquiera una libido baja podía detenerla.
İnsanların tam aksine, Vulkan cinsel içgüdüleri yaşlandıkça daha artar.
Al contrario que en los humanos, la libido Vulcana se incrementa con el tiempo.
- Demek saldıracak cinsel güç yok.
- ¿ No te metes con mi libido?
Ona söyledim, yapma dedim. Ben bakire bir kızım, yapma dedim. Ben bakireyim, dedim.
Y yo le dije : no debe, no debe, a una muchacha virgen no, no lo haga, yo soy virgen, pero lo que hizo fue apretarme con toda su fuerza, y desató su libido...
Libido.Yaşamgücü.
"Mojo". La libido, la fuerza vital, lo que hay que tener.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]