English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ L ] / Lisbeth

Lisbeth traducir español

319 traducción paralela
Aç kapıyı!
Lisbeth, abra rápido.
Canım Lisbeth'im -
Mi pequeña Lisbeth...
Senin Lisbeth'in falan değilim!
No soy ni Lisbeth, ni su pequeña.
Lisbeth SCHOLL Yaş 48, Ev Hanımı
Ama de casa
Keşke açıklayabilseydim, Lisbeth.
- No tienes que explicarmelo vete ya de aquí. - Si pudiera contártelo, Liesbeth.
Annemin yemeklerini yemek istiyorum. Annem çok güzel yemek yapıyor.
Nada más comer un poco de la salsa de mi mamá y uno de los pasteles de la Tía Lisbeth.
Lisbeth öldükten sonrakilerde yas tuttuğunu söyleyebilirim.
He vuelto a oír la... grabación que hizo tras la muerte de Elisabeth y se nota su luto.
Siz de bu arada Lisbeth'in galeride sergilenmeyen fotoğraflarını görmek ister misiniz?
Estaba pensando... Jan, ¿ quisiera ver los autorretratos de Lisbeth que no han sido expuestos?
Guillaume! Sen, benim ve Lisbeth'in oğlusun.
Guillaume, eres mi hijo y de Lisbeth.
- O, bana Lisbeth'i hatırlattı.
- Me ha recordado a Lisbeth.
Üstelik de bu merkezlerin sayısı 12. Ve bir de Lisbeth Polanski'nin fotoğraf sergisi var ki o konuyu açmıyorum bile.
Y esa exposición de fotos de Lisbeth Polonski...
Sence Jeanne, Lisbeth'e benziyor mu? Anneme mi? Hayır.
- ¿ Crees que Jan se parece a Lisbeth?
Lisbeth'ın öldüğü akşam da bardakları yıkamıştın, hatırlıyorum.
Y vuelvo a ver la noche en que murió Lisbeth. También lavaste las copas.
- Lisbeth'e de yardım ettim.
- A Lisbeth también la ayudé.
- Hâlbuki Lisbeth'i çok severdin.
- Querías mucho a Lisbeth...
Lisbeth Nørregaard?
- ¿ Lisbeth Norregaard?
Lisbeth, artık gidiyorum.
Lisbeth, me voy ahora.
Pil bana... Lisbeth'in kulübede olduğunu söyledi.
Pil me ha dicho... que Lisbeth fue al bungalow.
Elisabeth'le evliyken, dünyanın, sekse en az ilgili duyan kadınıydı.
Cuando Lisbeth y yo nos casamos, no podía estar menos interesada en el sexo.
- Elisbeth'den sonraki ikinci eşim.
- Mi segunda mujer, después de Lisbeth.
Elisabeth var tabi ki.
Está Lisbeth, obviamente.
- Lisbeth.
- Lisbeth.
Lisbeth'le ayrıldığımızda mahvolmuş durumdaydım.
Cuando Lisbeth y yo rompimos estaba hecho una mierda.
- Lisbeth?
- ¿ Lisbeth?
Hayır, Lisbeth anlaşmamızdan gayet memnun.
No, Lisbeth está totalmente de acuerdo con nuestra situación.
Bence Lisbeth'den bahsetmiyordu.
No creo que estuviese hablando de Lisbeth.
Lisbeth.
Lisbeth.
Jailbait'den vazgeçtim, Ve sen de Lisbeth'den vazgeçmiştin.
Yo pasaba de Jailbait, y tú de Lisbeth.
Tabi Lisbeth'e tekrar sahip olursam, yine eskisi gibi herşeyi berbat ederdim.
Pero claro, si volviera con Lisbeth probablemente volvería a estropearlo todo de nuevo.
Burada kariyerim söz konusu, Lisbeth'le olan ilişkimden bahsetmiyorum bile.
Mi carrera está por medio, sin mencionar mi relación con Lisbeth.
Olmaz, Duncan tekrar Lisbeth'le görüşüyor James de..
No, Duncan está viendo a Lisbeth de nuevo, y James no está...
Yüzlerce süpermodel Manhattan'da olacak, ama sen büyük ihtimalle Lisbeth'le meşgul olacaksın.
Cientos de modelos merodeando por Manhattan, pero probablemente estés demasiado ocupado con Lisbeth para ocuparte de eso.
Eğer o kara rehber Lisbeth'le olan ilişkimi mahvedemiyorsa, şehir dolusu manken bunu yapacak.
Entonces, si esa agenda no destruye mi relación con Lisbeth, tengo una ciudad llena de modelos para hacerlo por mí.
Lisbeth Collinsworth.
Lisbeth Collinsworth.
Bu arada, seninle tanıştığıma da memnun oldum Lisbeth.
Y me alegro de conocerte, Lisbeth.
Sen Jailbait'i aldın, ben de Lisbeth'i Evet, anlaşma bozuldu.
Tu conseguías Jailbait, y yo conseguía a Lisbeth.
Yani Lisbeth.
Te refieres a Lisbeth.
Yani, Lisbeth için dünyanın bir ucuna giden sen değil miydin?
Quiero decir, ¿ no has ido ya por un globo para Lisbeth?
Lisbeth'in daha hızlı jeti olan biriyle çıkmasında ne tuhaflık var?
Da la casualidad que Lisbeth sale con un tío con un jet más rápido.
Yani, Lisbeth ve ben birbirimizin pek çok şeyi olduk..
Quiero decir, Lisbeth y yo hemos pasado por muchas cosas juntos...
Doğru. Ben bu adam olmak istemiyorum, Lisbeth'le olmaz.
Bien, no me interesa ser ese tipo, no con Lisbeth.
Mesela sen, kendini tamamen Lisbeth'e verdin oysa o ayrılmak istiyor.
Cuando estás listo para Lisbeth, ella se aleja.
Peki Lisbeth'le ilgili ne yapacaksın?
¿ Qué vas a hacer sobre lo de Lisbeth?
Lisbeth beni sevmediğini söyledi.
Lisbeth me dijo que no me quiere.
Lisbeth!
¡ Lisbeth!
Lisbeth?
¿ Lisbeth?
Lisbeth'in 911'le konuşmasını internetten indirebilirsin hatta.
Sí, de hecho puedes bajarte la llamada al 911 de Lisbeth en Internet.
- İstediği kadar inkar edebilir... ama Lisbeth beni hala seviyor.
¿ Y es? Ella no puede negarlo por mucho que quiera... Pero Lisbeth todavía me ama.
İyi ki doğdun Lisbeth.
Feliz cumpleaños, Lisbeth.
Lisbeth... benimle evlenir misin... yeniden?
Lisbeth... ¿ Quieres casarte conmig? ¿ De nuevo?
Zavallı Lisbeth...
No sé si es a usted a quién debo decírselo, pero...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]