Loro traducir español
774 traducción paralela
Papağanla ilgili telefon ettiğiniz şu ev, dün gece soyulmuş.
Esa casa, con la que usted trató sobre el loro, fue atracada anoche.
Sattığınız papağan hiç konuşmuyor.
El loro que me vendió no habla.
Konuşmayan bir papağan şikayeti daha.
Otro loro que no habla.
Bay Arlington'a papağanı siz sattınız değil mi, peki almaya kim gelmişti?
Usted vendió un loro a Mr. Arlington.
Bu ormanlarda bir tür kuş var, bir çeşit papağan.
Hay una especie de loro que vive en estas junglas.
Benim de bir papağanım var.
Sabe, yo tengo un loro.
Bir müzik aleti, birkaç resim, birkaç mücevher ve bir kuş kafesi vardı.
Tenía estas cosas, algunas fotos,... algo de bisutería y un loro.
Kutsal kitaptan yumurtlamayı kes ve söyleneni yap seni yaşlı papağan.
Deja de citar la biblia y haz lo que te he dicho, loro charlatán.
Mary papağanını götürebiliyorsa ben müzik kutumu neden götüremiyorum?
Si Mary puede llevarse su loro, ¿ por qué no puedo llevarme mi caja de musica?
Bir kedi ve papağan alıp yalnızlığın zevkini çıkaracağım.
Comprarme un gato y un loro y vivir sola en bendita soltería.
İğrenç bir papağan gibi konuşmayı bırak Murdoch.
¡ Deja de hablar como un loro! ¿ Cómo lo sabes?
Onu temiz yüzlü bir çocuk olarak denize yollayacağız ve bir de bakmışız ki, uzun bir sakal ve bir papağanla geri dönmüş.
Entrará con cara de niño... y acabará con barba y un loro.
Bir papağan.
O un loro!
- Papağanı yürüyüşe çıkardı.
Paseando al loro.
Eminim, orada oturmuş papağana içki ısmarlıyordur.
Sí, invitando al loro a una copa.
- Papağan gagaladı.
- Un loro me picó.
- Bir papağanın birini ısırdığını düşünebilir musun?
- ¿ Se imagina un loro picando a un hombre?
# Şef, eğer onu yakalayamazsam, en azından papağana benzeyen # # ve akvaryumu bile olan bir karım var. #
Capitán, si no la atrapo, por lo menos tengo a mi esposa. ¿ Quién parece un loro, Y hasta tiene un acuario?
Seni çirkin ilgi manyağı papağan.
Tú, loro fanático y feo.
Yoksa fidan mıydı?
¿ O es un loro?
Bu, söven bir papağanı olan evde kalmış bir kız hakkında.
¿ Y a ti? Este es sobre una solterona. Ella tenía un loro que era muy mal hablado.
Massachusetts'li teyzeleri.
Parece un loro y es insoportable.
Hiç bir papağan almayı düşündün mü?
¿ Y si te compraras un loro?
- Papağana nazaran mı?
- ¿ Antes que a un loro?
Dikkat.
Cara. Al loro.
Çay, kahve, boruların tamiri, papağana ilacının verilmesi.
Té, café, arreglar las cañerías, darle la medicina al loro...
Papağana ilacının verilmesi mi?
Darle la medicina al loro.
Papağan falan kovalamayacağım. Mareşal bile olsa umurumda değil.
No voy a cazar ningún loro, aunque sea mariscal de campo.
Ben bir bisiklet, papağan, itfaiye arabası ve ondan istiyorum.
Quiero una bicicleta, un loro, un carro de bomberos, y... Quiero eso.
O korsan Harufa, kuşuma göz dikmişti.
Este pirata de Harufa ya codiciaba mi loro.
Yaşlı köpeğe yeni numara öğretilmez.
Loro viejo no aprende a hablar.
Seni işe aldırdığında Furst'e öyle demiştim.
- No soy un viejo loro.
Yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsiniz. Günaydın.
Loro viejo no aprende a hablar.
Ama eminim sen istekli genç bir yavruya her şeyi öğretirsin.
Pero un loro joven y dispuesto aprende cualquier cosa.
Yeni Zelanda papağanı, 5 harfli bir kelime.
¿ Loro neozelandés de cinco letras?
Doğru cevabı ezberden okuyorsun da neden mektubuna aynısını yazmıyorsun?
Repites la respuesta correcta como un loro, ¿ pero qué fue lo que escribiste en tu carta?
"Cik, cik, cik!" papağan gibi.
Yak, yak, yak, como un loro.
Bir papağan.
Un loro.
Bir keresinde eve geldiğimde, kapı açıktı ve o, papağana bir şey söyletmeye çalışıyordu.
Una vez fui a su habitación, la puerta estaba abierta, e intentaba enseñar al loro a decir algo.
Beş para etmez, kompleksli, çarpık ayaklı.
Fea, enana y con pies de loro.
- Gel, şu papağana bir bak.
- Ven, mira este loro.
Ben papağan değilim.
No soy un loro.
- Papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç.
- Deja de repetir como un loro.
Ben aynı papağan gibi 200, bilemedin 300 sene yaşayacağım.
Como me gustaría ser un loro. Así viviría 200 ó 300 años.
- Bu Alman, papağan gibi konuşuyor.
- Este alemán habla como un loro.
Kremlin'de Pentagonla daimi radyo iletişimi yapan Rusça konuşan papağanımız var
En el Kremlin tenemos un loro que habla ruso, y está en permanente comunicación radial con el Pentágono.
Ben neden söz ettiğini anlayan dünyadaki tek papağanım.
Soy el único loro del mundo que entiende lo que ella dice.
Biz papağandan emir alan bir grup çılgınız.
Menuda pandilla somos, aceptando órdenes de un loro.
Bir cins papağan.
Una especie de loro.
- Bir papağan...
- Un loro.
Eminim üçünüz papağanı yakalayabilirsiniz.
¿ Entre tres no podéis atrapar un loro?