Madıson traducir español
85 traducción paralela
- Madıson City, Missouri, komutanım.
- De Madison City, Missouri, señor.
Patronları tanımadığını sanma.
No te engañes acerca de que no sabe quiénes son los jefes.
Bakışlarını onun üzerine dik, hiç tanımadığın 1.000 kadına dikercesine ama asla "benimdir" diye düşünme çünkü ondaki gizem bitmez tükenmez.
Mírala como si miraras a mil mujeres extrañas pero no digas que es tuya. Sus secretos son infinitos, jamás los descubrirás todos.
Bunu kalpten istememiştik belki, ama aşka dair, henüz tanımadığımız derin öfke nöbetleriyle sarılmıştı dört yanımız.
En el fondo, no éramos malas personas, sólo nos roía la rabia... Para los niños, los asuntos de amor son todavía desconocidos, y se obsesionan con ellos
Tanımadığı nişanlısına yazdığı son mektupta şöyle diyordu :
En la última carta a su novia desconocida, le decía...
Flavius Maximus'u tanımadığınıza göre siz gerçekten barbarlarsınız.
Pues sí que son bárbaros, no conocen a Flavius Maximus.
Sana çok fazla kendimi açıp muhabbet etmediğimiz için suçluluk hissediyorum. Oysa doğru dürüst tanımadığım, benim için bir şey ifade etmeyen insanlarla gün içinde durmaksızın muhabbet ediyorum.
Pero tengo remordimientos por no hablar mucho contigo, mientras que tengo largas charlas con personas que no conozco y que no son nada para mí, sólo relaciones pasajeras, ¿ entiendes?
Bunlar bizim tanımadığımız insanlar.
Son dos personas que ni siquiera conocemos!
Ben hiç iyi bir asker tanımadım
Los soldados nunca son buenas personas
Bak, Elmyr'e onu tanıyıp tanımadığı hiç sormadım.
Sabes, nunca pensé en preguntarle a Elmyr sobre él. Después de todo ambos son húngaros.
Bu yağmurluğu giyiyorum çünkü bildiğiniz gibi müstehcenlik yüzünden bir kaç kez tutuklandım ve en son tutuklandığımda Los Angeles'taydım ve paltomu giyecek zaman tanımadılar.
El motivo por el cual tengo puesto el impermeable es que, como saben me arrestaron las últimas veces por obscenidad. La última vez que me arrestaron fue en Los Angeles y no tuve tiempo de agarrar mi abrigo.
Hiç acımadığım bir hayvan varsa, o da tavuk.
Los pollos son animales por los que no siento ninguna compasión
Sadece memnun etmeye çalışıyordum, ancak daha önce hiç İngiliz erkeği tanımadım, dolayısıyla bilmem imkansız, sizin sizin cinsel alışkanlıklarınızı.
Sólo intentaba complacerte. Pero nunca había conocido a un inglés, así que no puedo saber cuáles son... vuestras costumbres íntimas.
Son yapmak istediğim şey geceyi tanımadığım insanlarla geçirmek.
Lo último que quiero hacer es perder toda la noche con gente que no conozco.
Bu hiç tanımadığı genci kurtarmak için ölümü göze alan bu polise birden ne olduğunu anlıyor musunuz?
Las imágenes son antropomórficas.
Tanımadığım pek çok kişiden telefon alırım.
Muchas llamadas son de desconocidos.
Tanımadıklarınızı da onların ne kadar iyi olduğunu ve onlara ne kadar değer verdiğimi hayal bile edemezsiniz.
Quiero a todos los que me rodean. Todos aquellos que no conoces... y no puedes imaginar qué buenos e interesantes son... y cuánto me importan.
Peki hastalığı mutantların taşımadığı ne malum?
¿ Cómo prueba con eso que los mutantes no son portadores?
Bu da Mad Libs.
Y éstos son comics.
"Huzur içinde yatsın" sözünün kutsal bir anlam taşımadığı insanlardan mısınız? Unutmuşum.
¿ Las palabras "Que en paz descanse" no son sagradas para tu gente?
Oğlunu hiç tanımadığı insanlar için terkettiğini mi? Kanından olmayan insanlar için mi?
¿ Que su padre abandonó a su hijo para irse con unos desconocidos... que no son de su misma sangre?
Dinleyin, bize iş için fazla zaman tanımadınız. Fakat bazen işler böyle yürür işte.
Bueno, no hemos tenido mucho tiempo pero así son los plazos.
Hepsi az tanıdığım veya hiç tanımadığım kişilerden.
Son de hombres que casi no conozco o que nunca he visto.
Aileni tanımadığın için çok şanslısın.
Louie el Gordo... tienes suerte que no sabes quiénes son tus padres.
Önemli olan bir grup tanımadığımız anasını düzdüğümün hergelesinin insanlara internette bizim beş para etmez pislikler olduğumuzu söylemesi.
Lo importante son esos mierdas que no conocemos y nos llaman idiotas en la Internet delante de adolescentes y tipos que no consiguen tirar.
- Hiç tanımadığın kişileri, baştan çıkarmayı hayal edebiliyor musun?
Son como nosotros. - ¿ Te imaginas solicitando total extraños?
Birbirimizi uzun süredir tanımadığımızı biliyorum.. ama beraber olursak bazı şeyler daha kolay olur.
Sé... que nos conocemos desde hace poco, pero... las cosas son tan sencillas cuando estamos juntos.
Çevremde tanımadığım ve sürekli sorular soran birisiyle yapamam.
Y no puedo tener a alguien en casa que no conozco y que no sabe como son las cosas conmigo.
Kabul, son dakika ayarlamaları can sıkıcı olabiliyor. Tabii tanımadığın biriyle çıkmak timsah güreşi kadar tehlikelidir.
Los arreglos de última hora son molestos y las citas a ciegas pueden ser peligrosas...
Neyse o konuya sonra döneriz, bir liste okuyacağım, bana tanıyıp tanımadığını söyle.
Luego hablamos de eso, Leeré una lista de nombres para ver si te son conocidos,
Tatlım tanımadığın bir kadının resmiydi.
Son solo un montón de fotos de una mujer que ni siquiera conoces
Homoseksüeller, kimseyi tanımayan ve kimsenin tanımadığı erkeklerdir.
Son hombres que no conocen a nadie y que nadie conoce.
Son olarakta, senin aksine aileleri olan ve hiç tanımadığın kardeşlerini kurtardın.
Y finalmente, liberaste a hermanos que jamás conociste... con la familia que nunca tuviste.
Fakat ben onları tanımadım, demek istediğim benim ailem sizlersiniz.
- Pero no los conocí. Ustedes son mis padres.
Bu komik, çünkü Jack, çocuğu kum yerken son dört saatini sigara içerek ve cep telefonuyla konuşarak geçiren deli bir kadının, tanımadığı iki insana nasıl ebeveynlik tavsiyesi verdiğini merak ediyor! Ayrıca adını "Brantley" koymadığımız için de teşekkür ediyor!
Qué curioso, porque Jack quería saber... por qué la loca que fuma como un tren... y habla por el teléfono mientras su hijo come arena... se ha acercado a dos desconocidos y les ha dicho cómo criar a su hijo.
Bay Mumsford, son sınıflardan üç öğrenci hamile ama okulumuz prezervatif dağıtmıyor.
Además de eso, Mad ya está trabajando en una historia... sobre el show de talentos y su feriado.
İkinizin birbirinizi tanımadığınız son andı.
Fue el último momento en que ustedes dos dejaban de ser desconocidos.
Hepimiz topun ağzındayız ve ben tanımadığım insanlarla çalışmam.
Son las cabezas de todos nosotros... y yo, antes que nadie, quiero saber con quién trabajo.
Herkes Amerikalı olmasına rağmen, tanımadığın bir insanın evine gidemezsin.
No puedes ir a la casa de alguien que no conoces, aunque todos son estadounidenses.
Müslüman bir kadın tanımadığı erkeklere cevap vermez.
Cuando una hermana abraza al Islam deja de ser costumbre dirigirse a hombres que son desconocidos.
Tropik kuşakta bir milyona yakın farklı mantar türü olduğu sanılıyor ve çoğu da bilimin henüz tanımadığı canlılar.
Se piensa que hay alrededor de un millón de clases diferentes de hongos en los trópicos... la gran mayoría son aún desconocidos para la ciencia.
Tanımadığın birini,... son bir kaç aydır evin etrafında gördün mü,... sokakta tanımadık bir yüz,... mesela kamyonunu tamir ederken öylesine oturan biri?
¿ Alguien desconocido ha estado cerca de la casa en los últimos meses cualquier cara no familiar en la calle quizás el remolque que parece haberse detenido ahí?
Avluda hiç tanımadığım onlarca insan var.
¿ Qué son todos estos nuevos guardias?
İlk olarak tanımadığımız kişilere mi söylüyoruz? - Vikanlara mı?
Le dijimos a este gente que son extraños?
Ölenlerin hepsi pis işlerle uğraşan tipler, kimseye güvenmez ve özellikle tanımadıkları birine kolay kolay kapı açmazlar.
Deben hacerlo. Estos tipos son todos basuras. No confiarán en nadie ni abrirán la puerta para nadie, especialmente si no los conocen.
Niye insanlar hiç tanımadıklarına karşı çoğu kez o kadar iyiler?
¿ Por qué a menudo los humanos son tan buenos con completos desconocidos?
Buldum. Beni tanımadı çünkü en son karşılaştığımızda üzerimde kostüm vardı.
Lo tengo, no me recuerda porque la última vez que nos vimos estaba disfrazado
Aslında onları tanımadığımı itiraf edebilir miyim?
Ahora... ¿ puedo admitir que no se quienes son?
Son altı aydır hiç tanımadığım biri gibi davranmaya başladı.
Más de seis meses atrás le convirtió en alguien a quien ya no podía reconocer.
Soruşturma açısından bir değer taşımadıklarına karar verirsem geri vereceğim.
Se lo devolveré cuando decida que no son valiosos para la investigación.
- Tesadüfen aldığın ve daha önce hiç tanımadığın birisi ile ilgili kayıp şahıs davasına.
- Las malas noticias son que ha muerto. - ¿ Qué? Es por eso que era tan difícil encontralo.