Malaria traducir español
536 traducción paralela
Ormanın etkileyiciliğinden dolayı kendimden geçtim, gözlerim beni yanıltmıyorsa, petrol, teneke ve daha bir çok şey.
Aunque estuve enfermo de malaria casi todo el tiempo, mis ojos no me engañaron... sobre la abundancia de petróleo, estaño y otros recursos.
binlerceniz sıtmadan ölüyor.
Miles están muriendo por malaria.
Günde bir hap içenin doktora ihtiyacı kalmaz.
Una píldora diaria y no cogerás la malaria.
Sömürgelerden bana kalan tek şey o.
Él y la malaria. ¡ Quince años!
Aşağıdaki salgın hastalık yuvasında 12 bin adamımız jandarmalık yapıyor ve raporlara göre, bir tür "ahlaki" sıtma mikrobu kapmışlar.
Doce mil muchachos americanos están destinados allí abajo y según nuestros informes han sido infectados por una especie de malaria moral.
- Sıtmadan yatıyorum.
- Mucha malaria, hijo.
- Sıtma, ha?
¿ Malaria? ¿ Es contagiosa?
Muhtemelen sadece sıtma ateşi.
Debe ser una malaria muy leve.
Sence sıtmaya yakalanma riskimiz var mı? Olmadığını söylüyorlar.
¿ Habrá peligro de coger la malaria?
Esas düşmanımız ormandı. Sivrisinekler ve yengeçler. Sıtma.
La selva se convirtió en nuestro principal enemigo, con la malaria, ictericia el sol y las lluvias tropicales.
Sanırım sen sıtmasın Andy.
Quizás tengas malaria.
Hayır, sıtmayı bilirim.
Estoy bien, no tengo malaria.
Ayakları kanıyor ve sanırım bir enfeksiyonu var.
Le sangran los pies y tiene principios de malaria.
Sıcak sıtmana iyi gelmiş olmalı.
Este calor es fantástico para tu malaria.
Tahmin etmiştim. Sıtma nöbeti.
Me lo temía, es la malaria.
Öldüler sıtma, dizanteri, beriberi ve kangrenden.
Murieron de malaria, disentería, beri-beri, gangrena.
Sadece sıtma. Kinin alsın.
De todos modos es malaria ; dale quinina.
Bu sıtma.
Es malaria.
Uçak doktorumuz sivrisinekler sıtma taşır diyor. Onlar da uçuyor.
El médico dice que los mosquitos tienen malaria y siguen volando.
Aptal hastalık. Sıtma.
La malaria es una enfermedad estúpida.
Ya sarhoşsun, ya da çok kötü sıtma olmuşsun.
Es eso o estas con malaria.
Hayır, sıtmadan, olağan dışı değil.
Para un hombre con malaria, no.
- Her zaman sıtması vardı.
- Siempre coge la malaria.
Beyinsel sıtma.
Malaria cerebral.
- Hayır, tifüs ve sıtmayı gördüm.
Váyase. - No. Ya vi el tifus y la malaria.
O sıtma.
Él tiene malaria.
Beyinsel sıtması varmış.
Ha tenido malaria cerebral.
Sıtma hastasısın.
Has cogido la malaria.
Sıtmadan payınızı alana kadar bekleyin.
Esperen a tener su cuota de malaria.
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
Nos gustaría oír un resumen de los tipos clínicos letales... diferenciados de malaria crónica o latente.
Biz hastadan ateş alıyoruz.
Hemos recibido malaria.
Onların sıtma, çiçek ve kızamıktan öldüklerine şahit oldunuz.
Les has visto morir a causa de la viruela, el sarampión y la malaria ;
- Sıtma, iskorbüt.
- Malaria y escorbuto.
Nasıl olur da sıtmayı ilaçla kontrol edemezsiniz?
¿ Por qué no controla la malaria con medicamentos?
- Lanet olası sıtma.
- Es la maldita malaria.
Kamptaki herkes sıtmaya tutulmuş.
Todos los internos podemos contraer malaria.
Ama o sıtma çok kötüydü.
Pero la malaria es muy grave.
- Bu sıtma hapları, olağanüstü şeyler.
- estas píldoras para la malaria son geniales.
Sıtma için en iyi tedavi dinlenmedir.
La mejor cura para la malaria es descansar..
Neredeyse sıtma haplarım bitmek üzere.
Quedan pocas píldoras para la malaria.
Kiunga'ya gitmek için George'u terkettiğimizde sıtma ataklarından kurtulmuş görünüyordu, aynı gün biz de Elsa'nın okyanusa vereceği ilk tepkiyi merak ediyorduk.
Parecía que George ya se había curado de la malaria y salimos para Kiunga el día siguiente imaginándonos cómo reaccionaría Elsa cuando viera el mar por primera vez.
Kilometrelerce uzunlukta bataklık. İçi leş gibi su, çamur, zehirli yılan ve sıtma mikrobu dolu.
Hay kilómetros y kilómetros de agua sucia, arenas movedizas, serpientes venenosas y malaria.
Evet, eski sıtma zaman zaman tekrarlıyor.
Fue un toque de la antigua malaria.
Büyük Okyanusta geçirdiğim sıtma yüzünden.
Es por la malaria. La contraje en el Pacífico.
1947'deki sıtma salgınında adada çok insan öldü.
Muchos isleños murieron por la epidemia de malaria de 1947.
Sıtmaya iyi geliyormuş.
Dicen que evita la malaria.
- Bütün gece sıtmaya karşı mücadele mi ettin?
- ¿ Toda la noche luchando con la malaria?
Etiyopya'da 18 ay, sıtma ve dizanteriyle birlikte.
18 meses en África, me agarré malaria y disentería.
Ateşi çok fazla. Sıtma, ya da her ne ise, Bilmiyorum.
Tengo 100 ° de fiebre, es malaria, rápida y algo mas, no lo se.
- Hararet ve belki, conta arızası.
- La malaria.
Malarya bu.
Es malaria.