English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ M ] / Malesef

Malesef traducir español

845 traducción paralela
Oyunculuğuysa malesef...
De su actuación es absolutamente imposible... "
Oyunculuğuysa malesef bu eleştirmene göre eşi benzeri rastlanmamış bir kötülükte.
De su actuación no se puede decir nada, salvo que ésta, en la opinión del crítico, representa un nivel bajo.
Malesef bu kahramanların başına hep gelen şeyler.
Bueno, es lo que ocurre a menudo a los héroes, por desgracia.
Malesef bu kadar enerjik bir adamın kısıtlanmasının sonuçları aklının kaldırabileceğinden fazlaydı.
.. hizo que ese accidente cambiara su espíritu.
Malesef getiremiyor.
Esther no.
Bay Walters, eğer hakim olsaydınız ve bu adam, genç bir kızın kendisine malesef aşık olduğunu farketseydi ve kızın onu unutması için, yardım etmeyi kabul etseydi hoşgörülüğe meğilli birisi olmaz mıydınız?
Sr. Walters, si fuera juez y viera que la jovencita se cree enamorada de ese hombre y que el cooperara para que ella... - Yo retiraria la acusacion.
Malesef, bildireceğim bir şey yok.
- Capitán ¿ le gustaría venir también?
Malesef geciktik ve dansınızı izleyemedik.
Sentimos haber llegado tarde para verla bailar
Malesef, gece öldü efendimiz.
Lamentablemente, ha muerto esta noche, señor.
Malesef ona zaman yok, Bay Egerman.
Desgraciadamente, no tiene tiempo para eso, Sr. Egerman.
Malesef kocamın burnunda onu kontrol edebileceğim bir halka yok.
Por desgracia, mi marido no tiene una aro en la nariz para llevarlo.
Malesef, o bilmiyor. Hakikat, doğruluğun olduğu bir dünyada işe yarar.
Ella no se da cuenta de que la verdad sólo es para quien la respeta.
Malesef efendim, hiç vermedim.
Así es. No les he dado conferencias.
- Malesef, hiç.
Ninguna.
İnsan ırkının dejenere olduğunu anlamam bana bir savaşa mal oldu, malesef.
Es triste que la guerra haya tenido que convencerme de que el género humano se haya degenerado.
Malesef, genç Masbath, bu onun ölüm fermanı oldu.
Temo que a sido su sentencia de muerte, Joven Masbath.
- Malesef, orada değiller.
- No, no están allí.
Sizin içinizdeki iyiye bakmalıydım, şimdi malesef sizi kaybettim.
Debí haber estado buscando el bien en Uds., y yo... Les fallé, yo...
Zaman yok malesef.
- No tenemos tiempo.
Ama bu adaletsiz bir dünya. Malesef!
Pero el mundo es injusto. ¡ Mi compasión!
Malesef o konuda biraz hile yaptım.
Sí, me temo que hice un poco de trampa sobre eso.
Evet, çok heyecan vericiydi. Malesef bütün resimler çalınmıştı. Hatırladın mı?
Desgraciadamente todas las fotos eran borrosas.
Evet efendim, malesef var.
Sí, señor, yo le seguro maldición.
Malesef, savaşta böyle bir lüks yoktur.
no hay lujo desgraciadamente, en la guerra.
Malesef hayır.
Lamentablemente, no.
Malesef ikinci hata :
Segunda falta.
Malesef arama suresi yeterince uzun degildi.
Sí, la llamada no duró lo suficiente.
- Seni bir gece gözetimde tutmalıyım, malesef kanunlar böyle
Debo teneros en custodia una noche. Por desgracia es así la ley.
Malesef, sadece yapmış oldukları şeylerden ötürü temize çıkmak isteyenleri aklayabilirim.
Sólo puedo ayudar a gente que está dispuesta a aclarar lo que han hecho.
Malesef mesele bu değil.
Por desgracia, eso no viene al caso.
Malesef mesele bu degil.
Por desgracia, eso no viene al caso.
Buna bir çare yok malesef.
No hay razón para llegar a esto.
Malesef, rahibim de öyle söylüyor.
Lo sé, es lo que mi cura siempre dice.
Ama malesef oldukça çirkin ve üstelik kekemeydi.
Pero desafortunadamente era feo y tartamudo.
Farkında olduğunuz üzere, Galaksinin Batı Sarmal'ının planları doğrultusunda sizin yıldız sisteminizden geçen bir üstuzay yoluna ihtiyaç var, malesef yıkılacak gezegenler arasında sizinki de var.
Como probablemente saben, los planes para la región externa del brazo espiral occidental de la galaxia requieren que una ruta urgente hiperespacial sea construida a través de su sistema solar, y desgraciadamente su planeta es uno de los que se ha planificado demoler.
Bu sefer doğruydu, işe yarayacaktı ve kimse hiçbir şeye çivilenmeyecekti. Malesef, telefonla kimseye haber veremeden, dünya üstuzay yanyolu yapımı sebebiyle yıkıldı ve fikri de sonsuza kadar kayboldu.
Desgraciadamente, sin embargo, antes de que pudiese llegar a un teléfono para decírselo a nadie, la Tierra fue inesperadamente demolida para dejar sitio a una carretera de circunvalación espacial así que la idea se perdió para siempre.
Malesef, bu lombar ağzının diğer tarafında olmayı gerektiriyor.
Desgraciadamente, implicaba el estar al otro lado de esta compuerta.
Bu kaydedilmiş bir duyurudur, malesef hepimiz dışarıdayız.
Esto es un anuncio pregrabado porque me temo que todos estamos fuera en estos momentos.
Eee, malesef kaçamayız.
- Er, me temo que ninguna chicos.
Malesef, VI'hurg dilinde bu hayal edilebilecek en büyük hakarete denk geliyordu, ve bunun karşılığı sadece çok büyük bir savaştı!
Desgraciadamente, en la lengua VI'hurg, éste era el más espantoso insulto imaginable y no quedó nada más que hacer que embarcarse en una terrible guerra.
Binlerce yıl boyunca, kudretli gemiler uzayın boşluğunda ilerlediler, ve sonunda Dünya gezegenine doğru dalışa geçtiler, malesef boyutları hesaplamadaki felaket bir hata sonucu, tüm savaş filosu bir köpek tarafından yutuldu.
Durante milenios, las poderosas naves cruzaron las desoladas expansiones del espacio y finalmente llegaron en multitud al planeta Tierra donde, debido a un terrible error de cálculo de la escala, la flota de combate al completo fue tragada accidentalmente por un perro pequeño.
Malesef elinizde hiç birşey yok, halbuki benim elimde sadece aslardan oluşan bir deste var.
Pero usted no tiene mano que jugar.
Üzgünüm. Malesef böyleyim.
Bien Señor pero es lo que deseo.
Şimdiye kadar soruşturma açılmadı. Üzgünüm ama malesef bu müm- -
- Me temo que no hay posibilidad...
Avrupa'da kalabilirdik, ama yeni yerler keşfetmek istedik, Eğer Amerika'yı insanlarla değilde, robotlarla keşfetseydik, bu kadar insan ölmüyecekti, ama malesef bu yeni adaya girip, orada kaldık.
Creo que la respuesta es : Podríamos habernos quedado en Europa y explorado América mediante robots. Desde luego habría evitado la pérdida de muchas vidas humanas, pero por supuesto no lo hicimos.
Malesef değil.
Así es la vida.
Hayır, malesef kalmamış.
No, no tenemos.
Malesef, kırdık efendim.
- Sí, lo he hecho.
Malesef, Büyük Yeşil Arkleseizure teorisi
Pero la teoría del Gran Arklopoplético Verde no fue muy aceptada fuera de Viltvodle VI.
Malesef, programın bitmesine çok az bir süre kala,
Pero en el momento crítico de la lectura de datos, la Tierra fue inesperadamente demolida para dejar sitio a una nueva carretera espacial.
Hayatta kalmak için için mümkün olan her şeyi yapıyorlar, korkarım, ve, malesef, bunu bildikleri yoldan yapıyorlar.
Ellos están haciendo lo mejor que pueden para sobrevivir, primo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]